Güncelleme Tarihi:
ALMANYA’da altıncı Köln Uyum Konferansı Rautenstrauch-Joest Müzesi’nin VHS salonunda yapıldı.
Kentte bulunan 11 uyum ajansının tanıtıldığı konferansta ayrıca Köln Belediyesi’nin Uyum, Sosyal İşler ve Çevre Sorumlusu Henriette Reker, Almanya’nın İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana aldığı göç sürecine ışık tuttu.
Kuzey Ren Vestfalya (NRW) Eyaleti Uyum, Çalışma ve Sosyal İşler Bakanlığı’nın Uyum Sorumlusu Anton Rütten ise göçmenlerin topluma daha etkili biçimde dahil edilmeleri için yürürlüğe giren Uyum ve Katılım Yasası’nı güncel örneklerle tanıttı.
Konferansta yapılan açık oturumda NRW Uyum Meclisleri Birliği (LAGA) Başkanı Tayfun Keltek, Caritas Köln Uyum ve Danışma Bölümü Başkanı Susanne Rabe-Rahman, Müslüman Kadınlar Eğitim Kuruluşu’ndan Hanım Ezder ile Köln Belediyesi’nin Kültürlerarası Birimi’nin Başkanı İna Beate Fohlmeister, gazeteci Najima El Moussaoui’nin sunumunda Uyum ve Katılım Yasası’nın günlük hayattaki uygulamasını tartıştılar.
GÖÇMENLER DESTEKLENMELİ
Tayfun Keltek, ABD Başkanı Barack Obama’ya gönderme yaparak Almanya’da bir göçmen kökenli başbakanın olup olamayacağını soran El Moussaoui, şu cevabı verdi:
“Almanya’da Türk kökenli bakan veya üst düzey siyasetçilerin tamamı kadın. Bunlardan birinin başbakan veya cumhurbaşkanı olması son derece sevindirici olurdu. Ne var ki, göçmen kökenlilerin potansiyelleri değerlendirilmeli ve desteklenmeli. Almanya evrensel düzeydeki konumunu korumak istiyorsa, göçmenlerin eğitimine daha çok önem vermeli, onlardan yararlanmalı. Çok dillilik küreselleşen dünyada vazgeçilmez bir lütuf.”
Konuşmasında NSU örgütünün işlediği seri cinayetlere de değinen Keltek, şöyle devam etti:
“Söz konusu cinayetlerin zamanında açıklanmaması, toplumda var olan ırkçılığın göstergesidir. Bu bilinçli veya bilinçsiz olabilir. Sonuçta göçmen kökenliler günlük hayatlarında neredeyse her gün ayrımcılığa uğruyor. 1993 yılında yaşanan Solingen Katliamı’nın ardından bu konu daha ciddi ele alınmalıydı. Göçmen kökenlilere yönelik çifte vatandaşlık ve yerel seçim hakkı gibi adımlar atılsaydı, belki bu cinayetler işlenmezdi. Ancak bu cinayetler buz dağının tepesi. Bu bağlamda asıl sorunun günlük olarak yaşandığı tabana inilmesi gerekiyor. Eğer bu sağlanırsa, toplumun tamamı için son derece yararlı bir girişim olacaktır.”