FRANKFURT
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 19, 2023 16:30
Almanya, sonunda bastırılmış olsa da halk ayaklanmalarıyla başlayan ilk demokratik devrimini kutluyor. 18 Mayıs’ta Frankfurt’taki Paul Kilisesi’nde başlayan töreni Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steienmeier ve Federal İçişleri Bakanı Nancy Faeser temsil etti.
175 yıl önce halk tarafından seçilmiş ilk Meclis’in toplandığı ve ilk anayasanın kabul edildiği Frankfurt’ta 18 Mayıs günü başlayan resmi törenlerle ve şenlikler halen devam ediyor. 1848 yılında ilk Meclis’e ve anayasaya ev sahipliği yapan Frankfurt’taki Paul Kilisesi’ndeki ilk törende Federal Almanya Cumhuriyeti’ni Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steienmeier ve Federal İçişleri Bakanı Nancy Faeser temsil etti. Frankfurt şehri ise bu kentteki yerel yönetimin başındaki göçmen kökenli politikacılar, Suriye kökenli Büyükşehir Belediye Başkanı Mike Josef, İran kökenli Belediye Başkanı Nargess Eskandari-Grünberg ve Türkiye kökenli İl Genel Meclisi Başkanı Hilime Arslaner, tarafından temsil edildiler.
‘BUGÜNKÜ DEMOKRASİNİN TEMELLERİNİ OLUŞTURDU’Steinmeier, törende yaptığı konuşmada daha sonra dönemin gerici güçleri tarafından bastırılmış olmasına rağmen uzun vadede kazananın 18 Mayıs 1848 tarihinde başlayan devrim ve demokrasi süreci olduğunu vurguladı. Bu süreçte halk arasında ‘özgürlük ruhunun uyandığı’nı savunan Steinmeier, burada kabul edilen ilk anayasadaki hakların günümüz demokrasisinin temellerini oluşturduğuna işaret etti. Frankfurt’taki kutlama etkinlikleri pazar akşamına kadar devam edecek. Açık hava konserleri, sergiler, konferanslar gibi çeşitli siyasal, sosyal ve kültürel içerikle bu etkinliklerin gündemindeki bir konu da Almanya’daki seçmen yaşının 16’ya indirilmesi. Özellikle Frankfurt’tan gençlerin hazırladığı ve katıldığı etkinliklerde, törenlerden kısa bir süre önce Cumhurbaşkanı Steinmeier tarafından da dile getirilen bu konu konuşuluyor.
NELER OLMUŞTU?Büyük Fransız Devrimi’nin (1789) ve ardından Napolyon Savaşları (1792-1815) döneminde tüm Avrupa’da yayılan milliyetçi, özgürlükçü ve demokratik fikirler o dönem çeşitli krallıklar ve prensler halinde olan Almanya’yı sarstı. Napolyon’un ‘devrimci’ ordularına karşı birleşen Avrupa’nın gerici güçleri (Prusya, Avusturya, Rusya, İsveç, İngiltere krallıkları, Rusya çarlığı), 1815’te zaferle sonuçlandırdıkları ‘kurtuluş savaşı’nın ardından, 39 krallık ve prensliğin katılımıyla bir ‘Alman Birliği’ oluştu. Ancak bu bir ‘ulus devleti’ değil, federatif bir devletler birliği idi. Bu arada aydınlar, burjuvalar ve işçilerin oluşturduğu demokrasi güçlerinin fikir ve ifade özgürlüğü, demokrasi, ulusal birlik gibi taleplerle yürüttüğü mücadele devam ediyordu. Şubat 1848’de Paris’te başlatılan ayaklanma kısa sürede Almanya’da da etkisini gösterdi. Birçok yerde birbirine paralel hareketlenmeler oldu. 18 Mart 1948’de Berlin’de Prusya Kralı Friedrich Wilhelm’i devirmek hedefiyle başlatılan ayaklanma kanlı bir biçimde bastırıldı. Ancak bu arada otoritesi sarsılan Kral, askerlerinin öldürdüğü devrimcileri ‘şehitler’ olarak selamlamak zorunda kaldı. Sonunda iktidardaki krallar ve prensler ödün vererek, içine şimdiki Avusturya’yı ve Polonya’nın büyük bir bölümünü alan ‘Alman Birliği’nde ilk kez özgür seçimlerin yapılmsına ve seçilen milletvekillerinin bir anayasa hazırlamak üzere Frankfurt’ta toplanmasını kabul ettiler.
ÜÇ RENKLİ BAYRAK KABUL EDİLDİ18 Mayıs 1848-30 Mayıs 1849 arasında Almanların ilk parlamentosu olarak Frankfurt’taki Paulskirche’de toplanan 809 milletvekili oldukça dinamik ve şiddet içerikli bir süreç sonunda ‘meşruti monarşi’yi esas alan bir anayasada uzlaştılar. Günümüzdeki üç renkli bayrağı (siyah-kırmızı-sarı) tüm Almanların ortak bayrağı olarak kabul ettirdiler. Aralarında monarşinin tamamen kaldırılmasını savunan cumhuriyetçiler de vardı, ancak azınlıkta kaldılar. Başta Prusya ve Avusturya kralları olmak üzere iktidardaki monarklar ise bu durumdan bile memnun değillerdi. Kendi bildikleri yolda devam ettiler, Frankfurt’taki devrimci parlamentoyu askeri birliklerle abluka altına aldılar. Buna karşı yeniden patlayan ayaklanmayı da kanlı bir biçimde bastırdılar. 1848-49 devrimi bastırıldı, ancak Almanya’daki özgürlükçü, birlikçi, demokratik fikirler yayılmayı sürdürdü. Daha sonra önce Avrupa, sonra da insanlık tarihi için çok ağır yıkımlar da içeren bir süreç sonucu günümüze gelindi. Frankfurt işte önceki günden itibaren çok sayıda siyasal ve kültürel etkinlikle bu devrimin başlangıcını kutluyor...
İLK ANAYASA BURADA KABUL EDİLDİ
Yapımı 1833’de tamamlanan Paul Kilisesi (Paulskirche) 1848’de Almanya’nın ilk halk Meclis’ine ev sahipliği yaptı. Almanya’nın ilk anayasası burada kabul edildi. İkinci Dünya Savaşı’nda tamamen yerle bir edilen kilise, 1948’de ‘tüm Almanların ortak evi’ olarak yeniden açıldı. O günden bu yana önemli siyasal ve kültürel etkinliklerin gerçekleştirildiği mekân olarak değerlendiriliyor. Çağdaş Türk edebiyatının önde gelen yazarları Yaşar Kemal (1997) ve Orhan Pamuk (2005) da Uluslararası Frankfurt Kitap Fuarı kapsamında verilen ‘Barış Ödülü’nü burada düzenlenen törenle almışlardı. Hem federal hükümet, hem Hessen eyalet hükümeti ve hem de Frankfurt Büyükşehir Belediyesi’nin gündemindeki bir konu, bu binanın yanına ‘Demokrasi Evi’ (Haus der Demokratie) adı altında yeni bir binanın yapılması. Bununla ilgili plan ve projeler kent merkezindeki önemli bir meydanın küçülmesine neden olacağı için tepkiyle karşılanıyor, ancak bu konuda son karar henüz verilmiş değil.