Güncelleme Tarihi:
STUTTGART, Münih ve Berlin’deki çalışmalarından sonra Türk medya mensuplarına bilgi veren Başkan Sefer Üstün, “Konu çok önemli olduğu kadar çok karmaşık bir konu. Alman yetkililer de bazı eksik ve hatalar olduğunu kabul ediyor. Gelinen nokta memnuniyet verici, Türk ve Alman tarafı arasında ortak çalışma zemini oluşturduk. Daha önce Alman tarafıyla konuştuğumuzda ‘Bizde böyle bir sorun yok. Bunu da nereden çıkartıyorsunuz’ diyebiliyorlardı. Fakat şimdi sorunları kabul ediyorlar ve bunu rahatlıkla konuşuyoruz. Bundan böyle çözüme yönelik ortak adımlar atılacak” dedi.
ALINAN ÇOCUKLAR BİLDİRİLMİYOR
Gençlik dairelerinin aldığı Türk çocuklarını, konsolosluklara bildirmesinin uluslararası haktan kaynaklanan bir zorunluluk olduğunu söyleyen Başkan Sefer Üstün, alınan çocukların konsolosluklarabildirilmediğini, çocuk Almanya’da doğduğu için otomatik olarak Alman vatandaşı olmasının da buna gerekçe gösterildiğini kaydetti. Bu sorunu karşılıklı görüşerek halletmeye çalıştıklarını dile getiren Üstün, “Gençlik dairesine alınan çocukların kendi anadilini öğrenme hakkı var. Ancak gençlik dairesindeki çocuk ile anne ve baba arasındaki görüşmelerde Türkçe yasağı konulduğunu da görüyoruz. Önemli aşamalar kaydetmemize rağmen hala yapacak çok şeyin bulunduğunu, Türk ve Alman tarafının el birliğiyle bu sorunu aşacağını ümit ediyorum” şeklinde konuştu.
AİLE MÜŞAVİRLERİ ATANACAK
Alman yetkililerle yaptıkları görüşme ve çalışmaları bir rapor haline getirip Aile ve Sosyal Bakanlığı’na ileteceklerini söyleyen Üstün, “Gelecek dönemde de yapılacak bir kanun değişikliğiyle bu sorunlara yönelik çalışma yapacak sosyal pedagoglar ve müşavirler atanacak. Bu yasa çıkana kadar hizmet satın alma gibi bir uygulama yapabileceğiz” dedi.
Önce aileler dikkat etmeli
Çözüme yönelik Türk ve Alman yetkililer arasında çalışmaların başlamasını sevindirici olarak değerlendiren Neuss Umut Yıldızı Derneği Başkanı Kamil Altay ise, “Aslında Almanya’da doğan çocukların konsolosluklara bildirilmesi şart. Doğumda otomatik olarak Alman vatandaşı olunduğu için Almanya kendini haklı görüyor. Koruyucu aileler konusunda da sorunlar var. Kimi zaman yetkililer başvurumuza ‘elimizde Türk çocuğu yok’ yanıtını verebiliyor” dedi. Gençlik daireleriyle en büyük sorunun boşanma sırasında yaşandığına dikkat çeken Altay, “Boşanırken karı-kocanın birbirine karşı amansız suçlamaları çocuklarına zarar veriyor. Bir de genç kızlar biraz daha özgürlük isteğiyle yurtlara sığınıyor ve burada da gerekçesini anlatırken işin dozajını kaçırıp eğer evde kardeşleri varsa onların da koruma altına alınmasına sebep olabiliyorlar” diye konuştu.