Güncelleme Tarihi:
Dr. Ünver, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türk ve Alman İş ve İşçi Bulma kurumlarının işbirliği ile Alman işverenlerin talebi üzerine Türk işçilerin 1961 yılından itibaren bu ülkeye gönderilmeye başlandığını anımsatarak, ”Ancak Türk işçilerin Almanya’da istihdamıyla diğer Avrupa ülkelerinden getirilen işçilerin durumu, başlangıçtan itibaren farklı değerlendirmelerin hedefi olmuştur. Bunda, kültür, dil ve din farkı çok önemli rol oynamıştır.
Alman halkı ilk kez tam olarak tanımadığı, hakkında geçmişten gelen bazı klişeler dışında bilgi sahibi olmadığı ve aslında getirilmesine de pek taraftar gözükmediği bir yabancı grupla üstelik kendi ülkesinde birlikte yaşamak durumunda kalmıştır” dedi. Türk iş gücünün Almanya’da geçici istihdamıyla başlayan sürecin zamanla bu ülkede yerleşik hale gelmeleri ve azımsanmayacak sayıdaki Türkün Alman uyruğuna geçmesiyle, Türkiye ile Almanya arasındaki ilişkilerin Almanya’daki Türk varlığının gölgesinde gelişmeye başladığına dikkati çeken Ünver, Almanya’ya yerleşen Türklerin içinde yaşadıkları toplumun bir paçası haline geldiklerini söyledi.
Almanya’da Türklerin varlığına, davranışlarına, toplum içindeki rollerine ve algılandığı biçimiyle kültürel görünümlerine karşı çeşitli boyutlarda ve biçimlerde bütüncül tepki gösterildiğini savunan Ünver, şöyle konuştu:
”Tepki, siyasi, sosyal ve kültürel konumlara göre değişiklik göstermekte, sürekli olarak kamuoyunda sıcak tutulan Türk sorunu, ülke toplumunun en önemli konusu şeklinde sunulmaktadır. Bu nedenle de Almanya’da sorgulanan sadece orada yaşayan yurttaş ve soydaşlarımız olmamakta, onlarla doğal olarak özdeşleştirilen Türkiye de devamlı yeniden üretilen bir olumsuz eleştiri süreciyle gündemde tutulmaktadır. Bu eleştiri ortamının bir anlamda bilinçli olarak devamının sağlanması ve Türkiye ile ilgili konuların arka planında yer alan Almanya’daki Türkler sorunundan beslenmesi doğal olarak sadece yurttaş ve soydaşlarımızı değil, gelinen noktada Türkiye ile Almanya’nın çok boyutlu ilişkilerini de çeşitli biçimlerde etkilemektedir.”
Türkiye’deki Almanya algısının son 20 yılda özellikle Türklere karşı ölümle sonuçlanan ırkçı şiddet olaylarının da etkisiyle negatif kaymaya uğradığını bildiren Ünver, bu olayların tümünün Almanya’daki Türk varlığıyla doğrudan veya dolaylı olarak ilintili olduğunu söyledi. Kırılma noktalarına neden olan olayların algıları ne ölçüde etkilediğiyle ilgili gözleme dayanan bilimsel araştırma yapılması gerektiğini savunan Ünver, iki devlet ve iki halk arasındaki ilişkileri etkilediği düşünülebilecek unsurları şöyle sıraladı:
”Almanya’daki Türklerin topluma uyum sağlayamadıkları iddiası, Türklere karşı ırkçı kanaat, tutum, davranış ve şiddet olayları, Türk vatandaşlarına uygulanan katı vize politikası, Türk milli bütünlüğüne yönelik tehdit odaklarına Almanya’da bazı çevrelerce gösterilen hoşgörü, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğine karşı Almanya’nın katı muhalefeti.”
”Irkçı tutum tedirginliğe neden oluyor”
Almanya’da kamuoyunun Türkler ve Türkiye aleyhtarı genel bir tutumu benimsediği imajının ortaya çıktığını anlatan Ünver, ”Buna karşılık Türkiye’deki Almanya algısının da ampirik olarak bilinmese bile değişime uğramakta olduğu düşünülmektedir” dedi. Ünver, ırkçı şiddetin yanı sıra Almanya’da Türk aleyhtarı kanaat, tutum ve davranışlarla kendini gösteren doğrudan veya dolaylı ayrımcılığın tedirginliğe neden olduğunu bildirdi.
Türkleri ilgilendiren çeşitli alanlardaki mevzuat ayrımcılığının ve günlük yaşamda karşılaşılanların Almanya’da yaşayan Türkler ile çoğunluk toplumu arasında görülmez duvarların örülmesine yol açtığını belirten Ünver, bu durumun Türk toplumuna mensup bireylerin bu ülkede eşit fırsatlarla güvenli bir geleceğe kavuşma motivasyonlarını olumsuz yönde etkilediğini söyledi. Ünver,
”Son yıllarda siyasete aktif olarak katılmaya başlayan Türk asıllı Alman vatandaşları toplum içinde kanıksanmış, siyasi parti yönetimlerinde ve parlamentolarda Türk kökenli Almanlar etkili yerlere gelmeye başlamıştır Türk girişimcilerin artan yatırımları ve bu ülkede doğup büyüyen nitelikli Türklerin giderek toplumda kilit noktalara gelmeleri yeni ve Almanya’daki Türk toplumunu güçlendirici bir olgudur. Almanya’daki Türk varlığı, Almanya’nın Türkiye ile olan ilişkilerinde oynamaya başladığı rolle bu ilişkileri bir anlamda belirleyici ve düzenleyici bir konuma gelmektedir” diye konuştu.