Güncelleme Tarihi:
Resmi kurum ve kuruluşlarda da öyle...
İşçilerin, memurların çoğu tatilde...
Parlamento tatil...
Milletvekillerin çoğu da tatilde...
Tabii tatilde olmayanları da var.
Federal Meclis olarak bilinen Alman Parlamentosu’nun civarında ve Berlin caddelerinde dolaşırken rastladığım tanıdık Alman milletvekilleri hep aynı şeyi soruyor:
“Türkiye’de yeniden yaşanan PKK terörü Almanya’ya da sıçrar mı?”
“Türkiye’deki terör eylemleri ve çatışmalar yüzünden Almanya’da Türk ve Kürt kökenliler arasında da sürtüşmeler yaşanır mı?”
Belli ki, hepsi de tedirgin.
Basın Merkezi’ndeki Alman ve yabancı medya mensupları da benzer şeyler soruyor.
Bu sorulara, “Evet” veya “Hayır” gibi somut yanıtlar vermek mümkün değildir.
Nitekim Federal Anayasayı Koruma Teşkilatı da “Şu aşamada somut bir tehdit görülmese de hem ‘IŞİD’ kısa adıyla tanınan Irak-Şam İslam Devleti hem de PKK teröristlerinin Almanya’da da eylemlerde bulunabilecekleri” tehlikesine dikkati çekmekte.
* * *
Yukardakilere benzer soruları daha önceki yıllarda da hem polikicılardan hem de Alman medya mensuplarından defalarca duydum.
Onlara hep Almanya’da 1990’lı yıllarda yaşananları hatırlattım.
Türkiye’de terör estiren, suçsuz, günahsız onbinlerce insanı öldüren PKK’nın Almanya’da ‘palazlanmasına’ yıllarca göz yumulduğunu söyledim.
PKK yandaşlarının Almanya’daki Kürt ve Türk kökenli işverenlerden tehdit yoluyla ‘haraç’ toplayıp PKK’ya göndermelerine göz yumulduğunu hatırlattım.
Bu paralarla PKK’ya silah satın alındığını da...
24 Haziran 1993 tarihinde PKK yandaşlarının Münih’teki Türk Başkonsolosluğu’nu basıp 20 kişiyi rehin aldıklarını, aynı gün Almanya’nın çeşitli kesimlerinde düzenledikleri eylemlerde Türkiye’nin diplomatik temsilciliklerine, Türk iş yerlerine, Türk seyahat acentalarına, Türk bankalarına saldırdıklarını hatırlattım.
PKK yandaşlarının daha sonraki aylarda Almanya’da otoyolları bloke edip, otomobillerini belki sevgililerinden daha çok seven Almanları çileden çıkardığını söyledim.
Bu gelişemler üzerine dönemin Hıristiyan Demokrat Birlik Partili (CDU) Federal İçişleri Bakanı Manfred Kanther’in, “Almanya teröristlerin savaş meydanı değildir” diyerek PKK ve ‘uzantısı’ konumundaki bazı Kürt örgütleri, dernek ve cemiyetleri 26 Kasım 1993 tarihinde yasakladığını hatırlattım.
Yıllarca meydanlarda ‘boy gösteren’ PKK yandaşlarının Alman hükümetinin bu kararlı tutumu sayesinde birden ‘sus pus’ oluverdiklerini de.
* * *
Almanya bir demokratik hukuk devletidir.
Hukuk devleti kurallarına uyan herkes, bu ülkede düşüncelerini özgür biçimde ifade edebilir.
Ama şiddete ve teröre başvurmadan.
Almanya bu kararlı tutumunu sürdürdüğü taktirde, PKK yandaşlarının Almanya’da yeniden ‘palazlanmaları’ mümkün değildir.
Zaten buna fırsat da verilmemelidir.
Ancak Almanya’da son dönemlerde bazı ‘çatlak sesler’ yükselmeye başladı.
Almanya’nın başka ülkelere silah ihracına karşı çıkan Sol Parti, PKK’nın Suriye’deki ‘uzantısı’ konumundaki PYD’nin (Demokratik Birlik Partisi) silahlı kanadı YPG’nin (Halk Savunma Birliği) Alman silahlarıyla silahlandırılmasına alkış tutmaktadır.
Oysa ki, PYD’ye yani YPG’ye verilen silahların PKK’nın da eline geçeceğini Sol Partili bu parlamenterler de bal gibi bilmektedir.
Aynı Sol Partili parlamenterler, IŞİD’e karşı mücadele veren PYD’yi, yani YPG’yi ‘zayıflattığı’ gerekçesiyle Türkiye’nin PKK terör yuvalarını bombalamasına ateş püskürmektedir.
Hatta Türkiye’deki Alman ‘Patriot’ füzelerinin ve görev yapan Alman askerlerin ‘derhal geri çekilmesini’ istemekteler.
Çünkü onlar için IŞİD teröristlerine karşı savaşan YPG de Türk askerlerine, Türk polisine silah çeken, roket atarlarla saldırıda bulunan, uzaktan kumandalı bombalarla, mayınlarla, ‘canlı bombalarla’ suçsuz, günhahsız insanları öldüren PKK’lı teröristler de ‘özgürlük savaşçılarıdır’.
Yalnız Sol Partililer değil, teröristlere ve teröre karşı kararlı mücadele verilmemesi durumunda, silahın geri tepebileceğini Almanların hepsi bilmelidir...