Güncelleme Tarihi:
ÖZGÜR ANAYASA
Geçici bir yasa olarak hazırlanan Alman Anayasası bugün 70 yaşında. Başarılı bir yasama çalışması sayesinde halk oylamasından geçmeden kalıcılaşmış bulunuyor. 3 Ekim 1990’da iki Almanya’nın birleşmesiyle de ‘Temel Yasa’ya “Tüm Alman halkının anayasasıdır” cümlesi eklenerek kalıcılığı noktalandı.
Bu geçici olarak düşünülen anayasanın 1’inci maddesi “İnsan haysiyeti dokunulmazdır, tüm devlet erki ona saygı göstermek ve onu korumakla yükümlüdür” diye başlıyor. İlk 5 maddesi inanç özgürlüğü, ifade özgürlüğü, kadın erkek eşitliği gibi kişi temel hak ve özgürlüklerini güvence altına alıyor.
Anayasanın 20’inci maddesi ise “Almanya Federal Cumhuriyet’i demokratik ve sosyal bir devlettir. Egemenlik tümüyle halkındır” maddeleriyle devletin biçimini belirliyor.
Nazi diktatörlüğü, savaş ve yıkımdan sonra Almanya, 23 Mayıs 1949’da Meclis Konseyi tarafından imzalanan bu anayasayla özgür bir anayasaya kavuştu. Ancak Almanya’da anayasanın ilanıyla demokrasi hemen oturmadı. 1968 öğrenci hareketleri üzerine Başbakan Willy Brandt 1969 hükümet açıklamasında, “Biz daha fazla demokrasi istemeye cesaret göstermeliyiz” diyerek, gösterilere karşı hakların kısıtlanmasını değil, genişletilmesini savundu. 1970’li yıllarda Baader-Meinhof Grubu denilen Kızıl Ordu Fraksiyonu’nun terör eylemleri ülkede ulusal krize yol açtı ve ‘Almanya Sonbaharı’ olarak tarihe geçti. Dönemin Başbakanı Helmut Schmidt, terör eylemlerine karşı, “Devlet şantaja boyun eğmez” diyerek, şiddete karşı devletin kararlılığını gösterdi.
BUGÜN GÜVENCEDE Mİ?
Ancak Alman Anayasası’nın temelini oluşturduğu demokrasi ne kadar güvencede?
Anketlere göre Almanların yüzde 90’ı demokratik sistemden yana. Eğer ulusal çıkarlar söz konusuysa diktatörlükten yana olanların oranı yüzde 7.9. Güçlü bir lider isteyenlerin oranı yüzde 11.
Ancak anket sonuçları da demokrasiyi garanti etmeye yetmiyor. Almanya’da Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan ve Hitler’in iktidara geldiği 1933 dönemine kadar süren Weimar Cumhuriyeti örneği durumun ne kadar çabuk kötüleşebileceğini, demokrasinin nasıl hızla çökebileceğini gösteriyor.
Elbette tarih tekerrür etmez.
Bugün Almanya’da Weimar dönemindeki hava da yok.
Ama o dönemin işaretleri var. Almanya’nın birleşmesinden sonra ülkedeki siyasi partiler manzarası değişti. Federal Meclis’te İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ilk kez aşırı sağcı AfD anamuhlefet partisi.
HALKA BAĞLI
Bugün neonaziler üniformalar ve bandolarla gösteri yapıyor. Yabancı ve İslam düşmanlığı yükseliyor. Doğu eyaletlerinde başbakan, cumhurbaşkanı ve devlet yöneticileri “Vatan haini” sloganlarıyla protesto ediliyor. Özellikle 40 yıllık tek parti rejiminden sonra Doğulu Almanlar otoriter mirasın etkilerini henüz tam atamamış görünüyor.
Demokrasinin geleceği halka bağlı.
Her gün yeniden savunmayı gerektiriyor.
Demokrasinin geleceği aynı zamanda refahtan da geçiyor. Zengin olmayan ülkelerde işleyen eski bir demokrasi yok. Ekonomik istikrara paralel olarak demokrasi de istikrarlaşıyor.
Almanya’nın tarihi ve tecrübesi demokrasiyi korumak için yardımcı olabilir.