Güncelleme Tarihi:
YANGININ çıkış nedeniyle ilgili kesin sonuç henüz açıklanmasa da yetkililer binanın dış cephesinde başlayan yangının kundaklama sonucu çıktığını düşünüyor. Özellikle yangın öncesinde mülteci yurdunun tabelasına gamalı haç çizilmesi, kundaklamanın aşırı sağcılar tarafından yapıldığı şüphesini artırıyor. Federal İçişleri Bakanı Nancy Faeser (SPD) ve Mecklenburg-Vorpommern Başbakanı Manuela Schwesig (SPD), ayrı ayrı yangının çıktığı mülteci yurdunu ziyaret etti.
Yetkililerden bilgi alan Faeser, “Bunun bir kundaklama saldırısı olduğu ortaya çıkarsa, hukuk devletinin elindeki tüm araçlarla harekete geçeceğini açıkça belirtmek isterim” dedi. Bu durumda devletin tepkisinin ‘çok sert’ olacağını kaydeden Faeser, öncelikle yangının arka planının açıklığa kavuşturulması gerektiğine dikkati çekti. Mecklenburg-Vorpommern Başbakanı Manuela Schwesig yangının meydana geldiği bölgeyi ve binayı ziyaret etti.
MERZ’İ DE ELEŞTİRDİ
Yangından sonra siyaset de karıştı. CDU bünyesindeki ‘Değerler Birliği’ adlı sağ inisiyatif, mülteci alımının derhal durdurulması çağrısı yaptı. SPD Eş Başkanı Saskia Esken ise saldırıdan kısmen muhafazakâr politikacıları sorumlu tuttu. Esken, ‘Rheinische Post’ gazetesine verdiği demeçte, muhafazakâr siyasilerin, mültecilere karşı nefreti körükleyenlerin bu tür eylemlere zemin hazırladıklarını söyledi. Özellikle CDU Lideri Friedrich Merz’e gönderme yapan Esken, “Savaş mültecilerini tüm gerçeklerden uzak sosyal turistler olarak karalayanlar, daha sonra şiddete yol açan nefret ve kışkırtmada nasıl bir rol oynadıklarını kendilerine sormalıdırlar” dedi. Friedrich Merz, Rusya saldırı sonrası Almanya’ya gelen Ukraynalı mültecilerin zaman zaman Ukrayna’ya girip çıktıklarını belirterek, onları ‘sosyal turist’ diye tanımlamıştı. ‘Sosyal turist’ kavramı sığınmaya ihtiyacı olmadığı halde daha çok ekonomik sebeplerden dolayı Almanya’ya iltica etmeye çalışanlar için kullanılan bir kavram.
PAZAR MEYDANINDA NÖBET TUTULDU
Şüpheli kundaklama olayını yorumlayan Esken, sadece aşırı sağcı anayasa karşıtı AfD’nin değil diğer bazı muhafazakâr siyasilerin de mülteci karşıtlığı yapmasının korkutucu olduğunu ifade etti. Esken, “Muhafazakâr siyasetçiler de giderek popülist bir seviyeye düşüyor. Almanya’da sığınmacıların kabulüne ilişkin son açıklamalar sorumsuzcadır ve sadece toplumsal bölünmeye değil, nihayetinde bu tür suç eylemlerine de zemin hazırlamaktadır” dedi. Öğleden sonra Wismar’ın pazar meydanında, eyalet hükümetinin entegrasyon sorumlusu Jana Michael’ın çağrısıyla bir nöbet tutuldu.
30 YIL ÖNCE NE OLMUŞTU?
Yangın Almanya’da yaklaşık 30 yıl önceki Rostock ve Hoyerswerda saldırılarını hatırlattı. İki Almanya’nın birleşmesinden sonra özellikle Doğu eyaletlerinde mülteci ve yabancı düşmanlığı giderek arttı. Medyanın mültecileri hedef gösteren yayınları sonrası Rostock-Lichtenhagen’da ve Saksonya eyaletine bağlı Hoyerswerda’da ayaklanma benzeri görüntünler oluştu. Hoyerswerda’da 17-23 Eylül 1991 tarihleri arasında meydana gelen ırkçı motifli saldırılarda aşırı sağcılar sokakta gördükleri yabancılara saldırdı ve kovaladı. Bir taşeron işçi yurdu ve bir mülteci yurdu saldırıya uğradı. Saldırılara bazı sivil halkın da katıldığı görüldü. Zaman zaman 500 kişi sığınmacı yurdunun önünde durarak saldırılara katıldı. Polisin de saldırıları durdurmak konusunda isteksiz olduğu gözlendi. Hoyerswerda’daki ayaklanmalar, 1990’ların başında Almanya’da bir dizi yabancı düşmanı ayaklanmanın başlangıcı oldu. Rostock’ta ise 22-26 Ağustos 1992 tarihleri arasında Sığınmacı Kabul Merkezi’ne ve Rostock’ta Ayçiçeği Evi olarak adlandırılan eski Vietnamlı sözleşmeli işçiler için bir pansiyona karşı aşırı sağcılar tarafından saldırı düzenlendi. Saldırılarda binalar ateşe verildi.