Güncelleme Tarihi:
Türkçe eğitimin aile içinde başladığına dikkat çeken Önel, 'Ailelerimiz maalesef küçük yaşta verilecek dil eğitimi öneminin farkında bile değiller. Oysa o yaşlardaki çocuklarımız yuvalarda, anaokullarında Almanca öğreniyorlar. Evde ise görev aileye düşüyor. Türkçe kitaplar okutarak, evde düzgün Türkçe konuşarak çocuklarınıza anadilinizi iyi bir şekilde öğretebilirsiniz' diyor.
- Önel Verlag nasıl kuruldu?
Rahmetli babam burada eğitim müşavirliği yaptığı dönemde Almanya'da ilkokulda okutulan din dersleri için bir komisyon oluşturarak, Türkçe din kitapları serisi hazırlatmıştı. O sıralarda ben İşletme Fakültesi son sınıfta okuyordum. Bu hazırlıklar aşamasında Türkçe kitap hazırlama fikrini babama açtım. Baştan sıcak bakmamıştı, ama sonradan kafasına yattı. Resmi olarak 1982 yılında yayıncılık hayatımıza başladık. Ticari yönünden çok idealist düşünceyle başladığımız bir işti. Ama şimdi, iyi ki de başlamışız diyorum.
-İlk olarak neler yaptınız?
Burada doğan, büyüyen çocuklarımızın düzgün bir Türkçe öğrenmelerini sağlayacak yayınlar yapmayı hedefledik. Bu amaçla çeşitli eyaletlerde haftada iki üç saat verilen Türkçe derslerinde kullanılan okul kitapları ile başladık. Türkiye'den bu dersler için getirilen kitapların dili buradaki Türk öğrenciler için ağır geliyordu. Bu nedenle burada yetişen çocuklarımızın anlayacağı düzeyde Türkçe kitaplarla işe başladık.
- Hangi yaş gruplarına göre kitaplar basılıyor?
Okul öncesinden çocuklardan tutun, 9. sınıfa giden öğrencilerin seviyesine göre kitaplar hazırlıyoruz. Diğer bir deyişle 4 yaşından 15-16 yaşına kadar olan çocuklara uygun kitaplar diyebiliriz.
- Bu kitapları nasıl hazırlanıyor?
İki yöntemimiz var. Birinci yöntemde tecrübelerimize ve önceki kitaplardan aldığımız sonuçlara göre eksikliği hissedilen konuları buluyoruz. Ardından çevremizde başarılı olduğuna inandığımız öğretmenlere, eğitimcilere bu konuları iletip kitapları hazırlattırıyoruz. İkinci olarak da bu eğitimcilerin kitap önerilerini redaksiyonumuzda değerlendirip uygun bulursak yayınlıyoruz. Sonuçta buradaki çocukların dil seviyesini de göz önünde bulundurarak kitapları hazırlıyoruz.
-Kitapların içeriğinde neler var?
Okul öncesi için genelde iki dilli kitaplar hazırlıyoruz. Kalite olarak Alman kitaplarından farklı olmamasına çok dikkat ediyoruz. İki dilli kitaplarla çocuklarımızın hem yaşadıkları ülkenin dilini, hem de kendi anadilleri olan aynı anda ve oranda öğrenilmesini amaçlıyoruz. Anadilini iyi bilenlerin yabancı dili daha kolay öğrenebileceğinden yola çıkarak, küçük çocuklarımızın iki dile de hakim olmasını sağlayan kitaplar basıyoruz. Bunun yanı sıra içerik olarak, onların seviyesine ve algılama dünyasına göre, sevgi, doğa, uyum gibi konuları işliyoruz.
- Okul kitapların da neler yer alıyor?
Okullarda uygulanan müfredata göre ve çocukların Almanca derslerine paralel konular yer alıyor. Bu sayede o konuları pekiştirirken asıl hedefimiz olan Türkçe'yi de onlara vermiş oluyoruz. Bilginin yanında uzak kaldıkları Türk kültürünü de tanıma fırsatını bu kitaplarda bulabiliyorlar.
İçeriğine gelince, Türkçe dersleri genelde öğleden sonraları veriliyor. Çocuklar yoğun bir temponun ardından isteğe bağlı Türkçe derslerine giriyorlar. Onları bu derslere çekebilmek için en ağır konuları bile basite indirgeyen, okurken onların zevk almasını sağlayan, içinde hatta konuları eğlenceli hale getiren ufak oyunların da olduğu kitaplar hazırlatıyoruz.
- Okul öncesi Türkçe eğitimi konusunda neler yapıyorsunuz?
Okul öncesi Türkçe eğitimine önem veriyoruz. Bu yüzden Bambino-Lük isimli 25 kitaplık bir seri çıkaracağız. 3-6 yaş çocuklar için hazırlanan seride zeka geliştirme oyunlarından, algılama, pekiştirme ve ileride karşılaşacakları konulara yönelik oyunlarla eğitim seti olacak.
İlkokul seviyesi için de YUP (Yap-Uygula-Pekiştir) serimiz olacak. Bunun yanında Türkçe öğrenmekte zorlanan, ama Almanca'sı iyi olan gençlerimiz, çocuklarımız için Türk edebiyatının önemli eserlerini Almanca'ya çevirmeyi düşünüyoruz. Tanıtımını da Frankfurt Kitap Fuarı'nda yapmayı düşünüyoruz. Bunun dışında ilerisi için akademisyenlerin desteğinde yeni çalışmalarımız da olacak.
- Yılda kaç kitap basılıyor? Kimler alıyor?
Yaklaşık 200 bin adet kitap basıyoruz. Türkçe kitapları okullar, öğretmenler, bakanlıklar talep ediyor. Son zamanlarda ilginç bir gelişme de yaşıyoruz. Türkçe öğrenmeye yönelik çıkardığımız kitaplara Almanlar'ın ilgisi artıyor. Bunu sevindirici bir gelişme olarak değerlendiriyorum. Bizim toplumuzda bir özellik vardır; Başkaları bize ait bir şeylere değer verince aklımız başımıza geliyor.
- Almanya'da Türkçe kitap yayınlamanın zorlukları neler?
Almanya'da Türkçe yayıncılık yapmak sadece ticari açıdan değerlendirilecek bir konu değil. Bu iş için idealist düşünmek zorundasınız. Yoksa burada Türkçe yayıncılık yapamazsınız. Biz Alman yayıncılardan farklı çalışmak zorundayız. Mesela gerekliğine inandığımız bir kitap olursa senede 50 adet bile basabiliyoruz. Bu rakamlar bile bizim yaptığımız işin yayıncılıktan çok idealistlik olduğunu gösteriyor.
Okul kitapları basan Alman yayınevleri 50-100 bin adet basıyor. Onlar hem hizmet veriyor, hem de yeni hizmetler için kapitalini de sağlıyor. Bu anlamda bizlerin yeni bir yatırım yapma şansı kalmıyor. Bunun için de Türkçe'nin yanı sıra yavaş, yavaş Almanca yayınlara da başladık. Hatta aktüel konu olan Almanca İslam dersleri kitaplarını hazırlamayı düşünüyoruz.
- Türkçe öğrenmek için mutlaka Türkçe kitaplar okumak gerekiyor mu ?
Elbette. Ancak, biz toplum olarak okumayı pek fazla sevmeyiz. Almanya'da ise eskiye oranla ne yazık ki, Türkçe ders ve öykü kitaplarında önemli ölçüde azalma var. Aslında Türk çocukların sayısı artmasına rağmen Türkçe ders kitaplarında talep tam tersine azalıyor. Bunun birinci nedeni, çeşitli politikalar nedeniyle emekliye ayrılan Türkçe öğretmenlerinin yerine yenileri atanmıyor olması.
Öğretmen sayısı azalınca da Türkçe dersleri verilemiyor. Diğer önemli bir neden ise, velilerin bu konuda yeterli duyarlılığı göstermemeleri geliyor. Almanya'daki velilerin çoğu, çocuklarına kitap okuma alışkanlığını vermiyorlar. Kim bilir, belki kendilerinde de böyle bir alışkanlık yok. Ailelerimiz maalesef küçük yaşta verilecek dil eğitimi öneminin farkında bile değiller.
Oysa o yaşlardaki çocuklarımız yuvalarda, anaokullarında Almanca öğreniyorlar. Evde ise görev aileye düşüyor. Türkçe kitaplar okutarak, evde düzgün Türkçe konuşarak çocuklarınıza anadilinizi iyi bir şekilde öğretebilirsiniz. Anadilini iyi öğrenemeyen çocuklara ileri yaşlarda Türkçe öğretmek daha da zorlaşır. Çocuklarımızın Türkçe kelime hazneleri az olduğu için hislerinde ifade zorluğu yaşıyorlar.
Bunu Türkiye'ye izne gittiklerinde sık sık yaşadıkları gibi, kendilerini ister istemez dışlanmış hissediyorlar. Bu çocuklarımızın eğer Almanca'sı iyi değilse burada da zorluk yaşıyorlar. Sonuçta bunalıma giriyorlar. Anne ve babaların bu konuyu kesinlikle göz ardı etmemeleri gerekiyor.
- Türkçe'nin önemi konusunda neler söylemek istersiniz?
Bu konuyu ele alırken çocuklarımızın geleceğini göz önüne almak lazım. Türkiye ve Almanya sürekli ekonomik ilişkiler içerisinde olan iki ülke. Almanlarla işbirliği içinde olan birçok firmamız nedeniyle her iki dile hakim istihdama her zaman ihtiyaç var. Bu yüzden Almanca'yı iyi bilen Türk gençleri eğer anadillerini de iyi öğrenirlerse, iş hayatına atıldıklarında her zaman bir adım önde olurlar. Çocuklarımızın geleceği açısından Türkçe bence çok önemli.