Güncelleme Tarihi:
Almanya'da istihbaratın gizli belgelerini yayınlayan iki gazeteciye vatana ihanetten soruşturma, Berlin'de tam bir siyasi bir depreme yol açtı. Basın özgürlüğü ve sınırları üzerine ateşli tartışmalar yaşanıyor.
Tam bu tartışmaların zirvesinde başkentteki yabancı gazetecilere Parlamento binası ve çalışma yöntemi tanıtıldı. İlginçtir, Parlamento basın sözcüsü Ernst Hebeker, Meclis'i tanıtmaya Alman anayasasının 5. maddesiyle başladı. Başbakan Merkel'in de yüce değer diye nitelediği, bilimadamlarına göre “Demokrasinin kalbi” düşünce ve basın özgürlüğü maddesiyle.
Bu madde özetle diyor ki: “Herkes, düşüncesini söz, yazı ve resimle özgürce açıklayıp yayma ve herkese açık kaynaklardan hiçbir engele uğramadan bilgi edinme hakkına sahiptir. Yazılı basın, radyo ve film aracılığıyla haber verme özgürlüğü garanti altındadır. Sansür uygulanamaz.”
Peki düşünce ve basın özgürlüğünün sınırları var mı? Bu da aynı maddenin 2.inci bendinde yazıyor: Kişi haysiyeti ve gençleri koruma haklarının başladığı yerde basın özgürlüğü biter. Ama bu alanda bile basına sınır getirmek çok zor. Mahkemeler basın özgürlüğünden yana.
Gazetecilerle siyasetçiler arasında bir çatışma alanı var ve bu çatışma alanı bilinçli olarak da isteniyor. Bunun son örneği iki gazeteciye vatana ihanet soruşturması. Başsavcının böyle bir soruşturma açacağından yetkili bakanların haberi var mıydı? Bugün Berlin'de gazetecilerin harıl harıl ortaya çıkarmaya çalıştığı en önemli soru bu.
Ben de Parlamento basın sözcüsüne, vurucu ifadeleriyle tanınan Parlamento Başkanı Norbert Lammert'in vatana ihanet skandalı karşısındaki tavrını sordum. Şimdiye kadar bir açıklama çıkmadı.
Yanıt kısa: Parlamento Başkanı siyasi sorulara cevap vermez. Gerçi Parlamento Başkanı Lammert, birçok siyasi soruda açık tavırlarıyla da tanınır. Ama belli ki, bu soruda sesiz kalmayı yeğliyor.
Muhalefetin konuyu görüşmek üzere hukuk komisyonunu acil toplantıya çağırma talebini Parlamento Başkanı onaylamadı. Böyle bir aciliyete gerek görmedi. Parlamento yaz tatilinde. Milletvekillerinin her biri bir yerde. Komisyon üyelerinin Berlin'e gelmesi ek bir mali külfet. Bu masraflar vergilerden karşılanıyor. Tabii ki, asıl mesele masraf değil. Vatana ihanet skandalı koalisyon hükümet içinde bile krize yol açma yolunda.
STENOGRAFLAR
Alman Parlamento binasını gezerken beni etkileyen stenograflar üzerine verilen bilgiler oldu. Meclis oturumunda en önde oturan, dakikada elle 400 hece yazan ve tüm konuşmaları birebir not alan stenofgraflar.
Sadece konuşmaları mı? Meclis oturumunda her tepkiyi, her alkışı, her çıkışı birebir kaligrafik işaretlerle kayıt altına alıyorlar. Diyeceksiniz ki, Meclis'te konuşmaların ses ve görüntü kaydı yapıldığı dijital çağda, stenograflara ne ihtiyaç var?
Öyle değil işte. Stenograflar Meclis'te 631 milletvekilinden kimin güldüğünü, kimin bağırdığını veya alkış tuttuğunu isimleriyle yazıyor. Milletvekillerini sesinden tanıyacak bir bilgisayar sistemi henüz yok ve stenografların yeri doldurulamıyor. Onların görevi içeirde konuşulanları yazmak, gazeteciler ise kulisleri, perde arkasını, gizli belgeleri...