Alman muhafazakar parti, evde Almanca mecburiyetinden vazgeçti

Güncelleme Tarihi:

Alman muhafazakar parti, evde Almanca mecburiyetinden vazgeçti
Oluşturulma Tarihi: Aralık 10, 2014 09:38

Almanya'da federal hükümetin küçük ortağı ve Bavyera eyaletini tek başına yöneten Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi (CSU), bilimsel araştırmalara dahi ters düşen ‘evde ve kamuya açık alanda Almanca konuşmalı’ talebinden yoğun tepkiler üzerine vazgeçti.

Haberin Devamı

Konuyu gündeme alan CSU parti yönetimi, talebini ”Kim sürekli burada yaşamak istiyorsa, günlük hayatında Almanca konuşmaya teşvik edilmeli.” şeklinde düzeltti.

Hafta sonu Nürnberg kentinde düzenlenecek parti kurultayı için hazırlanan önergede yer alan "Kim sürekli Almanya’da yaşamak istiyorsa, evinde ve kamuya açık alanlarda Almanca konuşmalı.” cümlesi yer alıyordu. Bu talebe başta CSU ve CSU’nun kardeş partisi Hıristiyan Demokratik Birlik (CDU) partili milletvekilleri ve medya olmak üzere toplumun her kesiminden tepki gelmiş ve olay alay konusu olmuştu.

CSU Genel Sekreteri Andreas Scheuer, önergedeki tepki alan cümleyi olayı ‘yanlış anlamak isteyenlerden’ dolayı yeniden yazdıklarını, fakat temel prensiplerinden vazgeçmediklerini söyledi. Değişikliğin ardından açıklama yapan Sosyal Demokrat Parti (SPD) Bavyera Genel Sekreteri Natascha Kohnen, "Değişikliğe rağmen insanları hiçe sayan temel düşünce hâlâ önergede yer alıyor. CSU, uyumu teşvik etmek yerine azınlıklara karşı kışkırtıcılığı tercih ediyor.” dedi.

CDU Federal Milletvekili ve Birlik Partileri Uyum Politikaları Sorumlusu Cemile Giousouf da kardeş partinin çıkışını eleştirenler arasında. Giousouf, "Hristiyan Sosyal Birlik Partisi’nin bu önerisi akıllıca değil. Siyasetin ana görevi kamusal alanı ve kamusal hizmetleri düzenlemektir. Oysa bu öneriyle siyaset aile yaşantısına karışmış oluyor. Eğitim politikaları siyasetin önemli bir görevi. CDU olarak evde hangi dilin konuşulduğundan çok eğitim politikalarını iyileştirmekten yanayız. Mesela Almancanın iyi öğrenilmesi kadar anadilin derslerinin de okullarda yaygınlaşmasından yanayız." şeklinde konuştu.

Başbakan Angela Merkel de çocukların çift dilli yetişmelerinin yanlış olmadığını ve bunun avantajlı olduğunu söyledi. Türk Sosyal Demokratlar Föderasyonu (HDF), kamusal alanda herkesin işini Almanca yaparken, CSU’nun son çıkışının bu partinin göçmenler konusunda yanlış bir yerde olduğunu gösterdiğini ima etti ve anadilin bir insan hakkı olduğunu ve asla yasaklanamayacağını bildirdi.

TALEP, BİLİMSEL ARAŞTIRMALARA DA AYKIRI ÇIKTI

Almanya’nın en iyi üniversiteleri arasında yer alan Münih Teknik Üniversitesi rektörü Prof. Dr. Wolfgang Herrmann, daha birkaç ay öncesi üniversitedeki tüm mastır bölümlerinin İngilizce olmasını talep ederken, uluslararası sıralamalarda Almanya’nın en iyi üniversitesi seçilen Münih Üniversitesi de (LMU) evde ve kamu alanlarında sadece Almanca konuşulsun talebine bilimsel cevap verdi. LMU’da çok dillilik üzerine yıllardır araştırmalar yapan bilim insanları, CSU’nun söz konusu önergesinin son on yılın dil araştırmaları bulgularını hiç dikkate almadığını gösterdiğini açıkladı. Prof. Dr. Claudia Maria Riehl ve meslektaşları tarafından hazırlanan yazıda, ulusal ve uluslar arası araştırmalarda velilere "Kendinizi doğal ve en iyi hangi dilde ifade ediyorsanız o dilde konuşun ? bu dil genelde anadilinizdir." tavsiyesi yapıldığına dikkat çekildi.

Açıklamada ayrıca, velilerin Almancayı iyi bilmemesinin çocukların iyi derecede Almanca öğrenmelerine zarar verdiği ve bunun yanında çocuğun çift dilli olmasının engelleneceği belirtildi. Riehl ve arkadaşları, çift dilli büyümenin çocuk ve toplum için bir zenginlik olduğunu ve onun zekasına olumlu etki yaptığını, Alman toplumun çok dilli bir toplum olduğunu, Almanca’nın Almanya’da meslek ve eğitim hayatında başarılı olmak için, fakat çok dilliliğin Avrupa genelinde başarılı olmaya katkı sağlayacağını bildirdi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!