Güncelleme Tarihi:
AŞAÐI Saksonyanın Seevetal bölgesine bağlı Meckelfeld kasabasında yaşayan 73 yaşındaki Alman heykeltıraş Hans Melitzki, mahagoni ağacı kütüğüne muhteşem bir İstanbul manzarası işledi.
1950li yıllarda gemici olarak çalışan ve dünyanın bir çok liman kentini gördüğünü söyleyen Melitzki, "1954de Pergamon adlı yük gemisiyle Hamburgdan Malta üzeri İstanbula gittik. Orada Şam fıstığı yükleyip, Hindistana geçecektik. Sadece birkaç gün kaldığım İstanbul beni adeta büyüledi. Şehrin güzelliği, insanların sana yakınlığı bugüne kadar bende kalıcı bir iz bıraktı. Gemiciyim ama, İstanbulda iskelede yediğim balık-ekmeğin tadını bugüne kadar unutmadım. Mutlaka tekrar gitmek istedim ama yakalandığım ses telleri kanseri hastalığı yüzünden gidemedim. İçimde kaldı. Bende yıllardır ağaçtan heykeller, manzaralar ve mobilyalar yaptığım için İstanbul hasretimi böyle gidermeye çalıştım" diye konuştu.
"İSTANBUL YEMYEŞİLDİ"
Heykelleri ve tabloları yapmak için meşe, ıhlamur ve mahagoni gibi ağaçların kütüklerini kullandığını belirten Melitzki, "İstanbulun gelişmesini kitaplardan ve televizyondan takip ettim. Oyma yöntemiyle yaptığım üç boyutlu manzaraya benim gittiğim dönemde olmayan İstanbulun yeni simgesi haline gelen Boğaz Köprüsünün yanı sıra Aya Sofya, Topkapı Sarayı ve Boğazın görülüyor. Kenti çok sevdiğim için en üstede o zamanlar Türkiyede öğrendiğim Allah korusun cümlesini yazdım. Tüm tablo tek parçadan hiç yapıştırılmış veya eklenmiş bir bölüm yok. Özellikle bu eserimde en ince detaya ile çok önem verip, titiz çalıştım. Üç ayda bitirdim. Eşimin Türk arkadaşı Ayşe Türkel tabloyu görünce çok beğendi bunu herkes görmeli diyerek Hürriyete haber vermemizi sağladı" dedi. Evinin hemen altındaki atölyesinde yüzlerce birbirinden ilginç eserleri bulunan Melitzki, tarih yüklü İstanbulun betonlaşmasına çok üzüldüğünü söyleyerek, "Benim gittiğim dönemde İstanbul yemyeşil bir kentti. Boğazın bir yakasından diğerine baktığınız zaman suyun mavisi, ve kıyının yeşili muhteşem bir huzur yaratırdı insanda. Şimdi Türk aile dostlarımızdan kentin betonlaştığı, tarihi eserlerin çürümeye terk edildiğini duyunca içim kan ağlıyor" dedi.