Alman basınından Say'a övgü

Güncelleme Tarihi:

Alman basınından Saya övgü
Oluşturulma Tarihi: Aralık 20, 2008 14:46

Almanya'da yayımlanan Süddeutsche Zeitung gazetesindeki bir makalede, piyanist ve besteci Fazıl Say'ın Münih konserine ilişkin olumlu eleştiriler yer aldı.

Haberin Devamı

Gazetede, müzik eleştirmeni Wolfgang Schreiber 'Dip Noktası' adlı bir makaleyle Say’ın Münih konserini değerlendirdi. Yazısına, 'Kışın, güneşli bir Pazar sabahında, Münih’in yan duvarlarından süzülen loşluğu içindeki Prinzregenten Tiyatrosu’nun karanlığına çekilmek, büyük müzik sevdası ve sanatçıya duyulan hayranlıkla ilgilidir'
satırlarıyla başlayan Schreiber, salonun tamamen dolu olduğunu vurguladı. Fazıl Say’ın duyguların ve müzik heyecanının 'en uç' ve 'en radikal' temsilcilerinden biri olduğunun belirtildiği makalede, 'Besteci ve piyanist
Fazıl Say ile olan bu buluşma, aslında aynı zamanda Bach ve Beethoven müziklerinin çekirdeğine ulaşma beklentisi de içermekteydi' denildi.

-JAPONYA SONRASI MÜNİH-


Fazıl Say’ın 1 ay boyunca Japonya’da turnede olduğunu ve pek çok kentte konserler verdiğinin anımsatıldığı yazıda, sanatçının isteği üzerine programa Çek besteci Janacek’in 'Trajik Sonat'ının da eklendiği ifade edildi. Sanatçının, biri Busoni, biri Liszt ve biri kendisine ait üç Johann Sebastian Bach uyarlamasını seslendirdiği programındaki performansı şöyle değerlendirildi:'Fazıl Say’ın güçlü tını dünyası, enerjik, rafine, baş kaldıran, ama aynı zamanda sükuneti elden bırakmayan Bach performansı, ilk ’bravo’ seslerinin de haklı olarak sebebi oluverdi.

Janacek’in ’Önsezi ve Ölüm’ başlıklı eserini, Bach’a cevap olarak programa almak, Fazıl Say’ın derin ciddiyetini gösteriyordu. Eserdeki olağanüstü şiirselliği ve varoluşçu anlatımı yorumcu da nitekim aynen iletti. Fazıl Say’ın müzikle bütünleşmesi aslında her eserde otantik kalıyor. Müzikteki ifade gücü, ifade isteği, hatta ’ifade zorunluluğu’, aslında onun mırıldanmasına da tepinmesine de sebebiyet veren unsurlar oluyor. Ama kendisi
artık her şeyi kontrol altına alabilen bir teknik düzeye de sahip. Bu, başta Beethoven’ın en son sonatı olan ve en çok dışa vurumunu yansıtan ama zorluğu en uç noktalarda bile hesaplı kitaplı olmaya dayanan Opus 111’i de çok inandırıcı kıldı ve Beethoven’ın yaralı ruhunun altını özellikle çizdi.

Konserin sonunda Beethoven ve Mussorgski’den 2 bis parçası sunan sanatçı kulaklarda bıraktığı büyük bir tını potansiyeli ile ayakta alkışlanarak sahneden ayrıldı. Konsere gelen Türk vatandaşları da vardı. İnsan, onların Fazıl Say’a sımsıkı sarılmak istemelerindeki sebepleri anlıyor. Bu nedenle Fazıl Say da hep ama hep kalbini sonuna kadar açmak zorunda...'

HAREMDE BİNBİR GECE


Fazıl Say’ın ilk keman konçertosu 'Harem’de Binbir Gece'nin prömiyeri de yarın İstanbul’daki Cemal Reşit Rey (CRR) Konser Salonu’nda yapılacak. Dünya prömiyeri bu yıl İsviçre Luzern’de gerçekleştirilen yapıtın solistliğini ünlü keman sanatçısı Patricia Kopatchinskaja üstleniyor. Eserde, Ankara Devlet Opera ve Balesi sanatçısı Aykut Köselerli de kudüm, bendir ve darbukada Kopatchinskaja’ya eşlik edecek.

Şef John Axelrod yönetimindeki CRR İstanbul Senfoni Orkestrası’nın sahne alacağı konserin biletleri tükendi. Konserde, ayrıca Mozart’ın 'Saraydan Kız Kaçırma Uvertürü' ve '21 nolu Piyano Konçertosu' ile Fazıl Say’ın 'Keman ve Piyano Sonatı' seslendirilecek.

İsviçre’de Luzern Senfoni Orkestrası’nın siparişi üzerine 2008 yılı başlarında tamamlanan eser, ilk kez 20 Şubat 2008’de John Axelrod yönetimindeki Luzern Senfoni Orkestrası ve Patricia Kopatchinskaja’nın solistliğinde
seslendirildi. Yapıtın Ankara prömiyeri de 12 ve 13 Şubatta Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası eşliğinde gerçekleştirilecek. Konserde, orkestrayı Şef İbrahim Yazıcı yönetecek.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!