Güncelleme Tarihi:
ALMANYA beş gün içinde iki ağır şiddet olayıyla sarsıldı. Birincisinde uyuşturucu bağımlısı iki genç Münih metrosunda bir menajeri döve döve öldürdü. İkincisinde lise son sınıf öğrencisi bir genç kendi okulunda dehşet saçtı, ikisi ağır, 8 öğrenci ve bir öğretmeni yaraladı. İki polis sayesinde olay ucuz atlatıldı. Polislerden biri, üzeri molotofkokteyli dolu saldırgan gence beş el ateş ederek, etkisiz hale getirdi. Aksi takdirde bilanço çok daha ağır olacaktı.
***
Arka arkaya yaşanan bu iki olayda “saldırgan gençler Türk olabilir” diye yüreğimiz ağzımıza geldi. Çünkü bu konuda çok acı tecrübeler yaşadık. Türk gençlerinin karıştığı şiddet olaylarında koparılan gürültünün yankıları halen kulaklarımızda. Hele hele seçimler arifesinde “böyle bir olaya Türk gençleri karışmış olsaydı, ne olurdu” diye düşünmek bile ürkütücü. Dileriz bu iki olay kör şiddetin milliyeti olmadığını Alman kamuoyunda iyice bilince çıkarmıştır.
***
Bu iki güncel olayda “kim, milliyeti nedir” sorularını bir kenara bırakıp asıl soruya geldik: “Ne oluyor bu gençlere? Hayatın daha baharındaki bir genç, nasıl oluyor da, hem kendi hem de başkalarının hayatını karartabiliyor. Nereden alıyor gençler, bu kin, öfke ve şiddetin kaynağını? Ansbach’ta kendi lisesinde dehşet saçan 19 yaşındaki genç, gözünde beyaz koruyucu bir gözlükle giriyor sınıflara. Çünkü o, dünyayı karanlık görüyor artık ve başkalarına da karartmak istiyor dünyayı.
***
Ansbach kentindeki amok koşusu Winnenden ve Erfurt’takilere kıyasla çok daha ucuz atlatıldı. Saldırganın elinde silah olmaması da buna katkıda bulundu. Ama amok koşusu önlenemedi. O zaman Almanya’da okulların güvenliğinde çok büyük eksiklikler var demektir. Amok koşucusu elinde balta, satır, molotofkokteylleri okula geliyor ve kapıyı baltayla kırarak içeri giriyor. Ama kimsenin haberi olmuyor. Tüm resmi dairelerde bir kapıcı var ve cam kulübesinde gireni çıkanı izliyor. Yabancı biriyse kimlik soruyor. Eğer okulun kapısında bir kapıcı kulübesi olsaydı, belki Ansbach’taki acı olay yaşanmadan önlenecekti. Aileler çocuklarını okulun himayesine teslim ediyorsa, okuldan da bunun için gerekli güvenliği sağlamasını istemesi hakkı. Elbette tek başına güvenlik önlemleri yeterli gelmez. Gençlerin okulda, ailede şiddete karşı eğitilmesi lazım. Sorunlu gençler anında terapi imkanı bulabilmeli. Almanya’da okullarda terapi için başvuran bir öğrenci ortalama üç ay bekliyor. Çünkü yeterli psikolog yok.
***
Açık konuşalım, bu son iki olayda üç saldırgan Alman gencinin alacağı cezaları Türk kamuoyu çok yakından izleyecek. 20 yaşındaki Türk genci Serkan A. metroda bir Alman’ı döverek ağır yaralamaktan yetişkinler yasasına göre yargılandı ve 12 yıl ağır hapis cezası aldı. 17 yaşındaki suç ortağı Yunanlı Spyridon L. 8.5 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Son olayda Münih metrosunda bir Alman’ı döverek öldüren 18 yaşındaki Markus S. ile 17 yaşındaki Sebastian L. ve Ansbach lisesinde ikisi ağır 9 kişiyi yaralayan 19 yaşındaki Georg R.’nin alacağı cezalar Alman adaleti için de bir sınav olacak.