Güncelleme Tarihi:
Avrupa Cem Vakfı Genel Koordinatörü Alişan Hızlı'ya göre Alevilerle Sünniler arasındaki birlik ve beraberlik duygusunun gelişmesi birbirlerini ne kadar iyi tanıdıklarıyla doğru orantılı. Birbirlerini ne kadar iyi tanırlarsa, birlik ve beraberlik duyguları o kadar gelişir. Cem Vakfı Avrupa Genel Koordinatörlüğü işte bu nedenle Avrupa'daki cemleri herkese açık olarak düzenliyor. Sünniler de cemlere katılıp Alevi inancını yakından tanıma imkanını buluyorlar. Cem Vakfı Avrupa Genel Koordinatörü Alişan Hızlı herkese açık olarak gerçekleştirilen cemleri Avrupa'nın her kentinde düzenleyerek "Sünnilerle Alevilerin kardeşliği mücadelesini" sürdürmekte kararlı. Her fırsatta Sünnilere seslenerek kendilerini cemlere davet ediyor.
Alişan Hızlı ismi son yıllarda Aleviler ve Alevilikle bağlantılı olarak kamuoyunda duyuldu ancak kendisi yıllardır fahri olarak sosyal ve kültürel faaliyetler yürüten bir insan. 18 yıl seyahat acentası işleten, işyerini beş yıl önce kızına devrederek yavaş yavaş emekliliğe hazırlandığını söyleyen 58 yaşındaki Alişan Hızlı ile Cem Vakfı Avrupa Genel Koordinatörlüğü'nün çalışmaları, Aleviler ve Alevilik üzerine dizi halinde yayınlayacağımız uzun bir söyleşi yaptık.
Alişan Bey ne zamandan beri Alevi hareketin içindesiniz?
Ben 1990'lardan beri AABF'nin içerisindeydim ve AABF'ye bağlı 11 derneğin de içerisindeydim. 1998'lere kadar bu böyle gitti. Sonra AABF Turgut Öker'in başkanlığına geçti. Aleviliğin İslam içi-dışı problemleri ondan sonra başladı.
Peki, siz Avrupa'daki Aleviler arasında kendi konumunuzu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ben 2000 senesine kadar aktif rol almadım çalışmalarda. Kendi işlerimin yoğunluğundan dolayı sadece yardımcı olmaya çalıştım. Ama gördüm ki bizim gibi insanlar bu soruna el atmazsa, taşeron kişiler gelir, bu toplumu başka amaçlar doğrultusunda kullanırlar. Ülke aleyhinde kullanırlar. Atatürk'ün önderliğinde kurulan laik cumhuriyeti hep birlikte kurduk. Ve beraber de sahip çıkarız. Bizim sorunumuz devletin Anayasası'nda, 10. ve 24. maddesinde, eşit vatandaşlık haklarımızdan yararlanamıyoruz. Yani bizim Sünnilerle bir problemimiz yok.
Cem Vakfı'nın Avrupa Genel Koordinatörüsünüz. Görev alanınızın bir çerçevesini çizer misiniz? Nelerden sorumlusunuz?
Şimdi Cem Vakfı yönetim kurulu ve kongrenin bana verdiği görev alanım dahilinde, ben Alevi İslam inancını insanlara tanıtmak, cem ayinleri organize etmek, buradaki Alevi dernekleriyle temas kurarak, diğer inanç kurumlarıyla diyalog kurarak Alevi İslam inancını barışçı şekilde toplumlara anlatmak bulunuyor. Ve de kamuoyuna, medyaya Cem Vakfı'nın düşüncelerini aktarmak.
Biz sorunları kavgayla değil, konuşarak tartışarak yani diyalog kurarak barışçı şekilde çözmek istiyoruz. 2000 yılından bu yana Sünni ile Alevi toplum arasında bir birlik oluşturmaya çalışıyoruz. Sorunlarımızın çözümünde ortak bir nokta bulmamız lazım.
Ben son bu çalışmalarımızda Sünni toplumundan da büyük destek gördüm. Yani bu yaptığımız cem ayinlerinde veyahutta kültür programlarında, panellerde, çok sayıda Sünni toplumların çatı örgütlerinden katılımlar oldu. Aleviliği cemlerde gördükten sonra onlar da şaşkın duruma düşüyorlar. Yani biz böyle bilmiyorduk diyorlar. Onun için Alevi İslam Türk aydınlanma hareketi dediğim hareketle bu işe başladım.
Cem Vakfı Avrupa Genel Koordinatörlüğü'nün nasıl bir örgütlenme biçimi var?
10-12 kişilik bir yönetim kurulumuz var. Ben yönetim kurulunun başkanıyım. Biz bölge bölge cem ayinleri yapıyoruz. Ve cem ayinlerimize herkesi davet ediyoruz. Girişi de ücretsiz yapıyoruz, çünkü ticaret amaçlı hareket ettiğimiz gibi bir şüphe olmasın istiyoruz. Alevilik inancını bir çok kurum, kuruluş ticaret ve siyaset amaçlı kullanma çabasında. Bugüne kadar tüm etkinliklerimize girişi ücretsiz yaptık ve açık kapı yaptık. Berlin'de, Köln'de, Stuttgart'ta, Hollanda'da, Belçika'da, İsviçre'de, Avusturya'nın iki bölgesinde cemler gerçekleştirdik. Aydınlanma hareketine devam ediyoruz.
Ayriyeten size şunu söyleyeyim, sadece Sünni toplumundan değil, Alman toplumundan da çok ilgi var. Hoşgörü ve insan sevgisini temel alan Alevilik inancına herkes hoşgörü ve insan sevgisiyle yaklaşmak istiyor.
Cem Vakfı Avrupa Koordinatörlüğü'nün Avrupa'nın çeşitli kentlerinde örgütü var mı?
Var, mesela bizim paralelimizde çalışan 40'ın üzerinde dernek olduğu gibi bizim de Avrupa çapında temsilciliklerimiz vardır. Yalnız biz bu dernekleri bir çatı altına şimdiye kadar getirmedik ve getirmeye çalışıyoruz ama öyle bir çatı örgütü kurmak istiyoruz ki, kahve kültürüyle uğraşan dernekleri bu işin içine sokmak istemiyoruz. İnanç boyutunda çalışma yapmak isteyen derneklerle bu işi yürütmek istiyoruz ve alt yapısını sağlam kurmak istiyoruz. Bir seneden beri arkadaşlarım bunun üzerine çalışıyorlar. Ama henüz bir federasyon olarak kamuoyuna duyurmadık. Varolan federasyonlar da bizi temsil etmiyor.
Cem Vakfı Almanya'da 2002 yılından beri var, değil mi?
Cem Vakfı 2002'den önce vardı ama pek başarılı çalışmalar yapamadılar. Ben önce "Haksızlığa Uğramış Alevi İnancı Koruma ve Yaşatma Komitesi" kurdum. Daha sonra İzzettin Doğan'la konuşarak birlikte hareket etmeye başladık. Geçen de çıkmış biri diyor ki, "Alevilerin ben Aleviyim demesine biz vesile olduk." Yalan. 1987'de sayın Prof.İzzettin Doğan, Star Televizyonu'nda, Kırmızı Koltuk programına çıkarak Aleviliğin iç yüzünü anlattı ilk defa. Aleviler dedi "Korkmayın kendinize Alevi diyebilirsiniz". O zaman biz Ahmet Yesevi'nin, Mevlana'nın, Yunus'un, Hacı Bektaşi'nin seslerini duymaya başladık. Ondan sonra toplum yavaş yavaş kendisine "Aleviyim" diyebilmişti. Bunu da Prof.Dr. İzzettin Doğan'a borçluyuz. Buradaki örgütlenmelerde o tarihten sonra başladı.
ALİŞAN HIZLI KİMDİR?
Ben Tunceli-Ovacık doğumluyum. 17 yaşına kadar orada yaşadım. Abim Almanya'daydı. Ben 1966 yılında onun yanına geldim. 1969 senesine kadar işçi olarak çalıştım. O sene Türkiye'ye gittim ve iki yıllık askerlik görevimi yaptıktan sonra 1971 senesinde tekrar Almanya'ya geldim. Turizm işiyle uğraştım yıllarca. Tam 18 yıl. Alişan Seyahat Acentası'nı 2002'de kızıma devrettim. Ama firma hala aynı ismi taşıyor. Firmayı sıfırdan aldım ve bugünlere getirdim. Şimdi de Türk Hava yolları'nın resmi acentası olarak kızım o işi sürdürüyor. Ben de yavaş yavaş emekliliğe hazırlanıyorum. Yaş oldu 58. Şu anda kendimi tamamen fahri çalışmalara verdim.
Fahri çalışmalarım benim yeni değildir. Ben eskiden beri örgütçü bir insanım. HDF'nin, FİDEF'in kurucu üyeliğini yaptım. Mannesman Holding'te işyeri işçi temsilcisi olarak görev yaptım. Alman Sendikalar Birliği'nde bölge yönetim kurulu üyeliğinde bulundum. Almanya'da şehir kültür komisyonuna ilk seçilen insanlardan biriyim. Yaşamım hep mücadelelerle geçti. Hayatım hep sosyal sorunlara çözüm bulmaya uğraşmakla geçti. Vatandaşlarımıza yardımcı olmaya çalıştık.
GÖZCÜYÜ AVRUPA'DA KALDIRDIK
Ben çocukken köye haftada bir kere dede gelirdi ve köyde cem yapardık. Ayinleri gözcü ile yapıyorduk. Yani bekçi koyardık kapıya. Biz Avrupa'da onu kaldırdık. Gözcü koymuyoruz. Açık kapı yapıyoruz.
Neden gözcü konulurmuş?
Jandarma gelir, şu gelir, bu gelir baskın yapar, saldırı gelir diye konulurmuş.
Avrupa'daki ayinlerde gözcü koymadığınızı söylediniz, Türkiye'de hala konuluyor mu?
Yok, Türkiye'de de kalktı. Yine Cem Vakfı'nın katkısıyla kalktı. Biz Türkiye'de ilk cemi Abdi İpekçi Salonu'nda 25 bin kişiye yaptık. 2003 senesinde. Ondan sonra da ülke çapında yayıldı bu cemlerimiz. Ve yapmaya da devam ediyoruz.
Çocukluğunuzda ayin yaparken kapıya gözcü konulması size dışlanmışlık duygusu yaşatmıyor muydu?
Biz niye yapıldığını bilmiyorduk ki! Kim dışlıyor bizi, onun da farkında değildik. Ufak bir köydü bizimkisi. 10 hanelikti. Akraba köyüydü. Yani başka insan yoktu. Biz bunu niye yaptığımızı da bilmiyorduk. Çok sonra, Almanya'ya geldikten sonra Alevi-Sünni ayrımcılığını gördüm yani. Ve ben bu ayrımcılığın ortadan kaldırılmasını çok arzuluyorum.
YARIN: ALEVİLİK SİYASİ İNANÇ DEÐİLDİR!.......