Aleviler'den Rehn'e şikayet

Güncelleme Tarihi:

Alevilerden Rehne şikayet
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 07, 2008 17:34

Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Turan Eser, Avrupa Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn'e, Alevilerin Türkiye'de yaşadığı sorunları ve AKP hükümetinin Alevi sorunu karşısındaki politik tutumunu anlatan bir mektup verdi.

Haberin Devamı

Avrupa Komisyonu’nun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn ile dün akşam yemeğinde bir araya gelen Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Turan Eser (resimde), Alevilerin Türkiye’de yaşadığı sorunları anlattı ve konunun Türkiye-AB Troykası’nda ele alınıp görüşülmesi için Rehn’e bir mektup verdi.

Eser, mektubunda, 1998 yılından itibaren AB ilerleme raporlarına konu olan Alevi sorununa ilişkin olarak, 2008 yılına kadar olumlu değişim olmadığı gibi, AKP hükümeti döneminde sorunların daha da arttığını ifade etti. AKP hükümetinin Alevi sorunu karşısındaki politik tutumunun, Avrupa Konseyi’nin "insan haklarını, demokrasiyi ve hukuk kurallarını korumak ve geliştirmek" ilkelerine çok uzak olduğuna dikkat çeken Eser, şunları kaydetti:

'Bunun en somut kanıtı, AKP hükümeti sonrası, 2002 yılından beri yayınlanan AB ilerleme raporlarındaki ‘Alevilerin korunmasını ve tanınmasını’, ‘dini toplulukların temel haklarının eksiksiz olarak temin edilmesi’, ‘Aleviler ibadethane açmakta zorluklar yaşamaktadırlar’, ‘cem evlerinin dini merkez olarak tanınması’ ve ‘Zorunlu din eğitimine ilişkin güçlükler yaşamaya devam etmektedir’ değerlendirmelerine rağmen, demokratikleşme ve bu sorunların çözümü yönünde tek bir adım bile atılmamıştır."


"AKP’NİN ALEVİ AÇILIMI PROJESİ SAMİMİYETTEN UZAKTIR"

AKP’nin 'Alevi Açılımı Projesi’nin ise samimiyetten uzak bir adım olduğunu ifade eden Eser, 'Bunun samimi olmadığının en somut kanıtı ise, ABF’ye bağlı 178 kurum ve işbirliği içinde olduğu 30 civarındaki vakıf ve dergahlar davet edilmemiş ve bu açılım konusunda ABF ve vakıflardan tek bir görüş alınmamıştır" dedi.

Alevi köylerine zorla cami yaptırma girişimlerinin ve Alevi köylerine Sünni din görevlisi imamların gönderilmesinin halen sürdüğünü anlatan Eser, mektubuna şöyle devam etti:

'Alevilerin inanç merkezi olan cemevleri halen ibadet yeri statüsüne kavuşmamış ve AKP hükümeti cemevinin ibadet yeri olarak kabul edilemeyeceğini resmi bir politik tavır halinde savunmaya devam etmektedir. Gerek AİHM, gerekse Türkiye’de 8. Danıştay zorunlu din derslerinin içeriğine ilişkin, insan hakları ve inanç özgürlüğü açısından kesin bir hak ihlali olduğu değerlendirmesini yapmasına rağmen, AKP hükümeti hukukun evrensel ilkelerine karşı açıktan karşı çıkarak, mevcut zorunlu din derslerinin devamını savunmaktadır.


"ALEVİ VE GAYRİ MÜSLİM ÇOCUKLARI ÜZERİNDE BASKI VE ŞİDDET ARTTI"

AKP hükümeti döneminde artan kadrolaşma ile birlikte kamusal alanda, Sünni anlayış doğrultusundaki dindarlaşma, kamusal hizmetlerin sunumuna yansımış olup, örneğin eğitimde skandal düzeye varacak kötü örnekler artmaya başlamıştır. Zorunlu din derslerinde, öğrencileri korkutarak dindarlaştırma amacıyla DVD filmleri gösterilmektedir. Bu eğitim tarzı ile çocukların ruhsal sağlığı tehlikeye sokulmakta ve okullara Alevi ve Gayri Müslim çocuklar üzerindeki baskı ve şiddet artırılmaktadır."


"DİYANET, SİYASET ÜZERİNDEKİ DİNSEL VESAYETİNİ ARTIRDI"

Eser, 'laiklik karşıtı ve tekçi bir yapı" olan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın giderek güçlendiğini ve bu gücüyle siyaset üzerindeki dinsel vesayetini artırdığını savunarak, 'Ülkemizde MGK’nın sivilleşmesi ne kadar demokratik bir talep ise, siyaset üzerindeki Din İşleri Yüksek Kurulu ve DİB vesayetinin kaldırılması ve bu kurumlar sivilleşmesi talebimizde o kadar demokratiktir" dedi. Eser mektubunu şöyle tamamladı:

'Sayın Olli Rehn,

Sizin şahsınızda, AB’nin tüm ilgili komisyonlarını ve birimlerini, Alevilerin konumlarında olumlu bir değişim olmadığı konusunda bilgilendirmek istedik. Alevilere yönelik ayrımcılık uygulamaları, hükümetin asimle etmeye dönük projeleri sürmektedir. Bu nedenle, AB’ne üyelik sürecinde görev yapan AKP hükümetini, Alevilerin sorunlarının iyileştirilmesi konusunda, sorumlu davranmasını talep ediyoruz.

ABF, Alevi sorununun çözümünde diyaloga açıktır. Diyalogun birinci koşulu ise tanınmaktan geçer. Oysa AKP hükümeti ABF’yi ve Alevileri tanımamakta ve tutumda ısrar etmektedir. Bu nedenle 2002 yılından beri görüşme talebimiz kabul edilmemiş ve bize randevu verilmemiştir. Yani ‘Aleviler AKP’nin diyalog arayışını cevapsız bırakmıştır’ görüşü gerçeği yansıtmamaktadır."

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!