Güncelleme Tarihi:
Onlar, hem doğdukları ve büyüdükleri ülkelere aitler, hem de anne ve babalarının doğduğu ülkeye bağlılar. Bir yanda “ait” oldukları ülke, diğer yanda ise “bağlı” oldukları ülke var.
İkisi güzellik kraliçesi. Zeynep Sever Belçika, Deniz Akkoyun ise Hollanda Güzellik Kraliçesi seçildi. Zeynep, Belçika’da doğdu ve büyüdü. Turizm eğitimi gördü. Güzelliği dikkat çekiciydi ve çevresinin de desteği ile güzellik yarışmasına katıldı. Önce Brüksel, daha sonra da Belçika Kraliçesi oldu.
Deniz Akkoyun da Söke’den Hollanda’ya gelen bir ailenin ferdi olarak bu ülkede doğdu, büyüdü. Hukuk tahsili yaptı. Önce 12 eyaletten seçilen 600 kız arasından sıyrıldı. Daha sonra ise birbirinden güzel 16 kızı eleyip “Hollanda Güzellik Kraliçesi” tacını taktı. Şimdi iki kızımız, “ait” oldukları Hollanda ve Belçika’yı Avrupa Güzellik yarışmasında temsil edecekler. Hayalim, Avrupa’nın ilk üç güzelinin, Hollanda, Belçika ve Türkiye’den seçilmesi... Yani Avrupa’nın en güzel üç kızının “Türk” olması... Neden olmasın?
Bu iki kızımızın yanına Azra Akın’ı da dahil edebiliriz. Hollanda doğumlu Azra, Türkiye’de güzellik yarışmasında kraliçe seçildi ve ardından “Dünya Güzellik Kraliçesi” olarak gururumuz oldu.
XXX
21 yaşında ki Almanya doğumlu Mesut Özil ise, son dönemlerde Alman ya da Türk Milli Takımı’nda oynaması konusunun çok tartışıldığı Werder Bremen’li bir futbolcu. Benim de bu köşede bir kaç hafta önce okuyuculara yönlendirdiğim soruya gelen cevapların çoğu, Mesut’un Alman Milli Takımı’nda oynaması gerektiğini söylüyordu. Öyle de yaptı. Mesut şimdi, çifte vatandaşlığıyla, Türkiye’ye bağlılığı ve Almanya’ya ait olduğu duygusuyla, Alman Milli Futbol takımının formasını giyecek. Onun başarılarıyla biz yine sevineceğiz, o şimdi bizim gururumuz olacak.
İsmail ise, Almanya doğumlu. “Yurtsever Kardeşler” adlı gurubun baş harflerini adının yanına ekleyerek, müzik dünyasında İsmail YK olarak şöhret basamaklarını tırmandı. O yörüngesini Türkiye’ye çevirdi. Orada isim yaptı. Ama Alman vatandaşı olarak.
Bu gruba, Fatih Akın’ı, Cem Özdemir’i ve binlercesini katabiliriz.
Avrupalı Türkler artık, yaşadıkları, bu nedenle “ait” oldukları ülkeleri uluslararası ortamlarda temsil ediyorlar. Güzellikte, futbolda, sinemada, siyasette “bir numara” oluyorlar. Onların bu başarıları, diğerleri için “teşvik edici” ve “cesaretlendirici” olacak. Yeter ki bu cesaretlendirmeye, Avrupalı Türklerin kendilerini “ait” hissettikleri ülkeler de yardımcı olsun. Onların kendilerini “Bağlı” hissettikleri ülkelerin varlığını kabul ederek.
BERLİN’DEN ÖDÜL BEKLİYORUM
Berlin Film Festivali önceki gün başladı. Bu köşede daha önce duyurdum. Yönetmen Atalay Taşdiken’in gerçek bir yaşam öyküsünden yola çıkarak beyazperdeye aktardığı “Mommo” adlı filmi, Berlin Film Festivali’nde Türkiye’yi temsil edecek. Berlin Film Festivali’nin Generation / Genç Kuşak Yarışması’nın K Plus Bölümü’ne seçilen “Mommo”, iki kardeşin dayanışma öyküsünü konu alıyor.
Festivalin en zor bölümü sayılan bu kategori, çok küçük yaştaki çocukların “da” izleyebileceği filmlerden oluşuyor. Bu kategoride geçen yıl birinci olan film, dünyada büyük ses getiren Hana Makhmalbaf’ın yönettiği “Utanç” filmi idi. Taşdiken’in filminin galası, 12 Şubat'ta gerçekleşecek.