Güncelleme Tarihi:
Bunu sevdiğimle defalarca konuşmama rağmen beni anlamıyor; onun için her şey çok basit ve çok kolay. Aileme rest çeker de evlenirsem ileride anlaşamadığımızda ailem, bana “ biz seni uyarmıştık, başının çaresine bak” derlerse diye de çok korkuyorum. İşi zamana bırakayım, diyorum ama bu sefer de sevdiğim gencin ısrarlarına dayanamayıp başka hatalar yapmaktan çekiniyorum. Çünkü o sürekli benimle beraber olmak istiyor, “nasıl olsa evleneceğiz” diyor. Oysa daha askerliği var, Türkiye’ye gidip, askerliğini tamamlayacak. Bu süre içinde ikimiz de düşünebiliriz, değil mi? Zaman zaman seçimimi yaparken acaba hata mı ettim diye düşünmüyor da değilim. Ondan ayrılmalı mıyım, yoksa bir şekilde ailemi razı edip, gerçekten evlenmeli miyim? Sizce nasıl davranmam gerekiyor?
Rumuz: farklı dünyalar
Bence ailen haklı kızım; şu anda sen sevgiyle perdelenmiş gözlerle olayı değerlendiriyorsun. Aranızdaki eğitim farkının, belki de aile farkının ilerde seni ne kadar üzeceğini düşünemiyorsun. Anladığım kadarıyla ailenin asıl itiraz ettiği nokta, askerliğini yapmamış olmasından ziyade, geçerli bir mesleğinin olmayışı. Buna karşılık senin iyi bir mesleğin ve işin oluşu. Bu durum, eğer evlenmeyi düşünüyorsanız, ilerde mutlaka aranızda ciddi bir sorun yaratacaktır. Aşkın heyecanı söndüğü anda, sen de pişmanlık duyabilirsin. O ise, aradaki bu düzey farkı nedeniyle aşağılık duygusuna kapılıp, seni üzecek davranışlarda bulunabilir. Açık söylemem gerekirse, bu tür evliliklerde, erkek aşağılık kompleksini, karısına karşı şiddete başvurarak gidermeye çalışıyor genellikle.
İhanetle kurulan yuva
yine ihanetle dağılır
Sevgili Güzin Abla, son zamanlarda köşenizde evli erkeklerle ilişkilerinden söz edenlerin mektupları çokça yer alıyor. Ben de bu konuyu farklı bir açıdan ele alarak gençlere yararlı olmak istiyorum.
Evlilik hukuki bir sözleşmedir. Bunu tanıkların da huzurunda onaylarlar. İnançlı iseler tanrı huzurunda bu yeminlerini yinelerler. Bu sözleşmenin en önemli maddesi bana göre eşlerin birbirlerine sadık kalacaklarına dair olanıdır.
Ticarette itibar çok önemlidir. Ticaret de sözleşmelerle yapılır. Örneğin çek bir sözleşmedir. Çeki veren tüccar, karşılığını da bankada hazır tutacağını garanti etmiş olur. İşte ben bu iki sözleşmenin benzerliğinden yola çıkmak istiyorum. Evlilikte eşlerin sadakatsizliğine “İhanet” diyoruz. Artık onun sözleşme ehliyeti onarılmaz bir yara almıştır. Yani itibarını yitirmiştir. Genç kızlar bence olaya bu yönüyle de bakmalıdırlar. Yani bir erkek, nikah memurunun ve tanıkların önünde, üstelik tanrının da huzurunda imza ettiği sözleşmeden gözü kapalı cayıyorsa ona kesinlikle inanmamalıdırlar. Bütün bunları söylerken de duyguları yok saydığım düşünülmesin.
Evli bir erkek yenemeyeceği kadar şiddetli bir aşka kapılmışsa, önünde tek bir yol vardır; eşine dürüstçe bunu açıklayarak ayrılma talebinde bulunmak. O zaman da ayrılmanın hukuki sonuçlarına katlanır. Bir okurunuz yazmıştı; sevdiği erkeğin evlendiğine ancak eşini tanıdıktan sonra pişman olduğunu söylediğini belirtiyordu. Ve siz de çok güzel yanıtlamıştınız. “Bunu seninle evlenince de yapmayacağına kim garanti verebilir demiştiniz.” İşte işin püf noktası bu sorunuzda saklı bence de. Kılıçla gelen kılıçla gider; diye bir atasözü vardır. İhanet üzerine kurulan bir yuvayı yine ihanet dağıtacaktır.
Rumuz: Yorumum
Sevgili okurum, evliliği bir ticari sözleşme olarak görmeniz biraz duygusallıktan uzak göründü bana. Ancak bunun dışında söylediklerinizde çok haklısınız. Özellikle de erkeklerin evlilik sırasında bir başkasına aşık olmaları halinde, bu aşkı yenmek için çaba göstermeli ya da başaramıyorsa, eşini enayi yerine koyup arkasından bir başka kadınla birlikte olmaya devam edecekse, her şeyi açıklamalı. Yasal sonuçlarına da katlanmalı. Bir kadın için “aldatılmak” aslında bilgisi dışında eşinin bir başkası ile aşk yaşaması demek değil mi zaten? Öğrendiği zaman da bir yıkım yaşayacaktır, ama en azından onurunu kurtarmış olacaktır.