AfD’lilerin eline koz vermeyin

AfD, İngiltere gibi Almanya’nın da AB’yi terk etmesini istemektedir. 
AfD, Almanya’nın AB para birimi eurodan vazgeçip yeniden Alman Markı’na (DM) dönülmesini istemektedir.
AfD, Almanya’nın kapılarının sığınmacılara tamamen kapatılmasını istemektedir.
Hatta bazı AfD’li politikacılar kaçak olarak Almanya’ya girme girişiminde bulunan sığınmacılara çocuk, kadın demeden polisin silah kullanmasını bile istiyor.
AfD, “İslam Almanya’ya ait değildir” diyor.
AfD, Almanya’da cami inşa edilmesinin, minarelerden ezan okunmasının yasaklanmasını istemektedir.
AfD, başörtüsü ve burka yasağından yanadır.
AfD, ‘PEGIDA’ kısa adıyla tanınan ‘Batı’nın İslamlaşmasına karşı Vatanperver Avrupalılar’ hareketiyle iş birliği yapmaktadır.
AfD, koronavirüs (COVID-19) belasıyla mücadele çerçevesinde alınan önlemleri protesto eden aşırı sağcı ‘aykırı düşünenler’ hareketine tam destek vermektedir.
Hatta AfD’li bazı milletvekillerinin ‘oyunuyla’ birkaç göstericiye Federal Meclis’e girip, diğer partilerden milletvekillerine hakaret etme olanağı bile sağlanmıştır.
*
AfD’nin Almanya’da toplumsal barışı dinamitlediği yıllardır bilinmektedir.
Alman Cumhurbaşkanı Frank Walter Steinmeier, AfD’nin demokrasi için bir tehdit ve tehlike olduğunu söylemektedir.
Almanya Başbakanı Angela Merkel de öyle.
Sosyal Demokrat Parti’li (SPD), Sol Parti’li, Yeşiller’li, Hür Demokrat Parti’li (FDP) birçok politikacı AfD’nin yasaklanmasını istemektedir.
Hükümetin büyük kanadını oluşturan Hıristiyan Demokrat/Hıristiyan Sosyal Birlik Parti’li (CDU/CSU) bazı politikacılar da.
Ama Almanya’da aşırı sağcı da olsa, aşırı solcu da olsa, sağ popülist de olsa partilerin yasaklanması hiç de kolay değildir.
Demokrasiyi ve özgürlükçü toplumsal düzeni tehlikeye düşürdükleri gerekçesiyle 1952 yılında Sosyalist İmparatorluk Partisi (SRP) ve 1956 yılında da Almanya Komünist Partisi (KPD) Federal Anayasa Mahkemesi tarafından yasaklanmıştır.
Federal hükümet 2003 yılında aşırı sağcı Nasyonal Demokrat Parti’nin (NPD) yasaklanması başvurusunda bulunmuş, ancak Federal Anayasa Mahkemesi ilgili birimlerin verileri partiye yerleştirdikleri ‘köstebekler’ aracılığıyla elde ettiği gerekçesiyle duruşmalara son verdi.
Eyaletler Meclisi 2012 yılında NPD’nin yasaklanması için başvuruda bulundu.
Federal Anayasa Mahkemesi, NPD’nin demokrasi düşmanı bir parti olduğunu teyit etti, ancak “Bu parti Almanya’da demokrasiyi devre dışı bırakacak potansiyele sahip değil” diye yasaklama kararı vermedi.
*
AfD bünyesindeki ‘Der Flügel’ (Kanat) aşırı sağcı bir tutum sergilediği için Federal Anayasa Koruma Teşkilatı tarafından ‘izlenme’ kategorisine alındığından parti yönetimi tarafından faaliyetlerine geçen yıl son verildi.
Ama hâlâ 7 binden fazla AfD üyesinin ‘Kanat’ın görüşünü savunduğu da bilinmektedir.
AfD’nin gençlik teşkilatı ‘Genç Alternatifler’ de öyle.
Neonazilerin de yer aldığı aşırı sağcı ‘Kanat’ ile aynı çizgide olan ‘Genç Alternatifler’ Bremen, Aşağı Saksonya, Baden Württemberg başta olmak üzere bazı eyaletlerin Anayasa Koruma Teşkilatları tarafından izlenmektedir.
AfD’nin bazı eyalet teşkilatlarının faaliyetleri de bir süredir izlenmektedir.
Federal Anayasa Koruma Teşkilatı, AfD’nin ülke genelinde izlenmesine gerekli neden olduğu görüşendedir.
Ancak bu yönde bir karar alınması durumunda AfD zaman kaybetmeden mahkemeye başvuracağı kesindir.
Mahkemenin AfD lehine karar vermesi halinde, sağ popülistlerin bunu koz olarak kullanacakları da apaçık ortadadır.
2017 yılındaki genel seçimlerde toplam oyların yüzde 12.6’sını alan AfD, son 2 yıldır düşüştedir.
İşte AfD’lilerin eline şu anda böyle bir koz verilmesi, bu yıl birçok eyalette yapılacak parlamento seçimlerinde de, 26 Eylül’de yapılacak genel seçimlerde de sağ popülistleri daha da güçlendirecektir.
Evet...
AfD’nin izlenmesi için binlerce haklı neden vardır.
Ama buna rağmen, aralarında neonazilerin de bulunduğu sağ popülist AfD’nin de AfD’lilerin de eline böyle bir koz verilmemelidir.