Güncelleme Tarihi:
Eyalet seçimlerinde SPD yüzde 21.4, CDU yüzde 18, Yeşiller yüzde 17.9, Sol Parti yüzde 10.3, AfD yüzde 8 ve FDP yüzde 7.1 oy aldı.
2016 yılından beri ortaklık eden SPD, Yeşiller ve Sol Parti “Koalisyona devam” dedi.
Ancak kısa bir süre sonra oy kullanılmasında hatalar yapıldığı ortaya çıktı.
Bazı seçim bölgelerine yanlış, bazılarına eksik oy pusulası gönderildiği belirlendi.
Bazı seçim bölgelerinde yasalara göre saat 18.00’de kapatılması gereken sandıklarda saat 21.00’e kadar oy verildiği saptandı.
Berlin Anayasa Mahkemesi hem yerel seçimlerin hem de eyalet seçiminin yenilenmesine karar verdi.
*
Ve 12 Şubat 2023’te Berlinli seçmenler yeniden sandığa gitti.
CDU yüzde 28.2, SPD yüzde 18.4, Yeşiller yüzde 18.4, Sol Parti yüzde 12.2, AfD yüzde 9.1 ve FDP yüzde 4.6 oy aldı.
159 sandalyeli Eyalet Parlamentosu’na CDU 52, SPD 34, Yeşiller 34, Sol Parti 22 ve AfD 17 milletvekili gönderdi.
SPD, Yeşiller ve Sol Parti’den oluşan koalisyon hükümeti çoğunluğu koruduğu halde, oy kaybına uğrayan SPD, partinin ileride daha çok oy kaybedeceğinden korktuğu için ortaklığın sürdürülmesine sıcak bakmadı.
SPD’li Eyalet Başbakanı Franziska Giffey, koltuğunu devretme kararı alarak, seçimlerden en güçlü parti olarak çıkan CDU’lu Kai Wegner’le koalisyon pazarlığına başladı.
Uzlaşmaya varılınca 27 Nisan’da Eyalet Başbakanı’nı belirlemek için oylama yapıldı.
CDU ve SPD’nin 86 milletvekili olduğu halde Kai Wegner ilk turda sadece 71 oy alabildi.
İkinci turda da 79 oyda kalıp mutlak çoğunluk için gerekli 80’i bulamadı.
Nihayet 3’üncü turda 86 parlamenterin desteğini alarak Berlin Eyalet Başbakanı seçildi ve partisi CDU’yu 22 yıl sonra yeniden iktidara taşıdı.
AfD DESTEK VERDİ Mİ?
Ancak ilk iki turda bazı SPD’li hatta CDU’lu parlamenterlerin destek vermemesi, özellikle de 3’üncü turun hemen ardından aşırı sağcı Almanya için Alternatif’in (AfD), CDU’lu Kai Wegner’i desteklediklerini açıklaması yeni bir tartışma başlattı.
Oylama gizli olduğu için AfD’li bazı parlamenterlerin Kai Wegner’e oy verip vermedikleri somut olarak bilinmese de Berlin Eyalet Başbakanı’nın makamına gölge düştü.
Demokrasi ve anayasal düzen düşmanı aşırı sağcıların desteğiyle böyle bir görev üstlenilmesinin demokratik hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmadığına dikkat çekildi.
Ve Almanya’da köklü partilerin hepsinin, kurulduğu 2013 yılından beri “AfD ile bugün de yarın da gelecekte de asla iş birliği yapmayacağız” dedikleri hatırlatıldı.
*
Ama Almanya’da verilen bu sözler bazen lafta kalmakta.
Eski Doğu Almanya sınırları içinde oluşturulan yeni eyaletlerden Thüringen’de 27 Ekim 2019’da yapılan eyalet seçimlerinde, Sol Parti yüzde 31, AfD yüzde 23.4, CDU yüzde 21.7, SPD yüzde 8.2, Yeşiller yüzde 5.2 ve FDP yüzde 5 oy aldı.
90 sandalyeli parlamentoya Sol Parti 29, AfD 22, CDU 21, SPD 8, Yeşiller 5 ve FDP 5 milletvekili gönderdi.
Sol Partili Thüringen Başbakanı Bodo Ramelow, çoğunluğa sahip olmadıkları halde SPD ve Yeşiller’le azınlık hükümeti kurup koalisyonu sürdürerek iktidarda kalmayı denedi.
AfD, CDU ve FDP, Ramelow’a karşı bağımsız Christoph Kindervater’i başbakan adayı gösterdi.
İlk turda Ramelow 43, Kindervater 25 oy aldı.
İkinci turda Ramelow 44, Kindervater 22 oyda kaldı ve ikisi de mutlak çoğunluk için gereken 46 oya ulaşamadı.
Üçüncü turda birden FDP’li Thomas Kemmerich, adaylığını ilan etti.
Ve Kemmerich 45 oyla, 44 oy alan Ramelow’a karşı salt çoğunlukla Thüringen Başbakanı seçildi.
Seçimden sonra yemin ederek 90 sandalyeli Eyalet Parlamentosu’nda sadece 5 milletvekili bulunan FDP’nin Meclis Grup Başkanı Kemmerich, AfD ve CDU’nun da oylarıyla başbakanlık koltuğuna oturdu.
Liberal bir parti olan FDP’nin tabuları yıkarak aşırı sağcı AfD’nin desteğiyle iktidara yerleşmesine tepkiler yağdı.
FDP yönetimi de Kemmerich’e ateş püskürdü.
Bunun üzerine Thomas Kemmerich, üç gün sonra istifa etmek zorunda kaldı.
CDU’nun AfD ile iş birliği yapmasına da isyan edildi.
Ama yine de bu gelişme insanlarda, köklü partilerin verdikleri “AfD ile bugün de yarın da gelecekte de kesinlikle iş birliği yapmayacağız” sözüne pek de güvenilemeyeceği duygusunu pekiştirdi.