Güncelleme Tarihi:
FRANKFURT, önümüzdeki hafta sonunda altı yıllık görev süresi için kentin yeni Büyükşehir Belediye Başkanı’nı seçecek. Bunun için yarışan 20 aday arasında bir de Türkiye kökenli politikacı var. Yaklaşık 20 yıldır Frankfurt ve üç yıldır da Hessen meclislerinin üyesi olan FDP’li (Hür Demokrat Parti) Yankı Pürsün, bu göreve aday olmasının bile Frankfurt’a ve Frankfurtlulara bir hizmet olduğunu savunuyor. “Hem hep burada yaşayan insanlara hem de annesi-babası buraya sonradan gelmiş olanlara benim adaylığımın doğal bir durum olduğunu göstermek istiyorum” diyen Pürsün, adaylar arasında Frankfurt doğumlu olan birkaç politikacıdan biri. Hem Frankfurt’ta FDP’nin İl Genel Meclisi’nde grup başkanlığını yürüten hem de eyalet milletvekili olarak çeşitli komisyonlarda partisini temsil eden Pürsün, adaylar arasındaki seçim kampanyasını kendisi için özel bir ‘rap’ şarkıyla sürdüren tek politikacı. Son birkaç yıldır gündemde olan ve eski Belediye Başkanı Peter Feldmann’ın halk oylamasıyla görevden alınmasına ve yargılandığı mahkemede cezalandırılmasına yol açan ‘AWO skandalı’ nedeniyle Frankfurt şehrinin zarar gördüğünü savunan Pürsün, “Frankfurt’un makamına prestij kazandıran bir Büyükşehir Belediye Başkanı’na ihtiyacı var” diyor. Seçim kampanyası sırasında sık sık diğer büyük partilerin adaylarıyla birlikte ortak panellerin, tartışma toplantılarının konuğu olan Pürsün, programını Hürriyet okurlarına da iletmek üzere gazetemizi ziyaret etti ve eğitimden konut sorununa kadar sorularımızı yanıtladı.
‘20 YIL ÖNCE FARKLIYDI’
Pürsün, Türkiye kökenli olarak hem partisinden hem de toplumdan nasıl bir tepki aldığına dair soruya şu cevabı veriyor: “Ara sıra geri kafalı insanlar gelip, ‘Bunun ne işi var burada. Niye aday olmuş?’ diye soruyorlar. Ama çoğunluk bunu konu bile yapmıyor. Bu durum 20 sene önce daha farklı karşılanırdı ve kırsal kesimlerde de herhalde bugün pek kabul edilmez. Ama burada konu değil. Ben 30 yıldır partideyim, neredeyse 20 yıldır Frankfurt İl Genel Meclisi Üyesiyim, Frankfurt’taki insanlar da az çok tanıyor, biliyor, doğal karşılıyor.” Pürsün, önümüzdeki ekim ayında yapılacak Hessen Eyalet Meclisi seçiminde de aday. Belediye Başkanlığı’na seçilirse, bu adaylığı ve meslis üyelikleri otomatik olarak düşecek.
‘BİR ALTERNATİF SUNUYORUM’
Yankı Pürsün, FDP’nin geçmişte Frankfurt’ta aldığı oylar açısından hep diğer partilerin gerisinde olduğuna bakarak kendi seçilme şansını nasıl gördüğüne, seçimdeki hedefine ilişkin soruyu ise şöyle yanıtlıyor: “Frankfurt’un geçmişine baktığımızda, savaş öncesini, 70 sene öncesini konuşuyorum, bütün belediye başkanlarının liberal olduğunu görüyoruz. Dört belediye başkanı oldu, dördü de liberaldi. Savaştan sonra genelde SPD’liler belediye başkanlığını yürüttü, iki-üç de CDU’lu vardı. Yeşiller’den hiç başkan çıkmadı. Tabii siyasi durumlar çok değişti. Ama yine de şansımı denemek istiyorum. Bir yandan seçim kampanyasında bizim fikirlerimizi, şahsi fikirlerimi herkesle tartışabiliyor, bir alternatif sunuyorum. Bir de şahıs olarak Frankfurt toplumuna örnek olmak istiyorum. Hem burada yüzyıllardır yaşayan insanlara hem de annesi-babası buraya sonradan gelmiş olanlara benim adaylığımın doğal olduğunu göstermek istiyorum. Benim açımdan eğitim çok önemli bir konu. Bu toplumda insanlar eğitim üzerinden ilerleyebiliyorlar. İlerleyebilmeleri için de toplumun doğal bir parçası olduklarını kabul ettirmek istiyorum. Bu açıdan ben ‘Aday olursam seçilirim’ mantığıyla aday olmadım. Frankfurt’a bir hizmet verebilmek için aday oldum. Bu adaylığın bile bir hizmet olduğunu düşünüyorum.”
IRKÇILIĞIN AZALDIĞINI GÖRMEMİZ LAZIM
* ‘Göç müzesi’ konusu 20 yıl önce çok yoğun olarak tartışıldı. O zaman da destekledim, maalesef başaramadık. Göç konusu mevcut Tarih Müzesi’nin bir parçası oldu. Şu anda ayrı bir göç müzesi çok zor. Mevcut müzede bir eksiklik varsa orayı güncellemek, geliştirmek önemli.
* Belediye’nin güzel hizmetleri var. Ancak bunları herkes bilmiyor. Örneğin ‘Frankfurt Kimliği’ (Frankfurter Pass) olanlar için mayıs başından itibaren aylık toplu taşıma bileti 9 Euro olacak. Tabii bu durumu bilmeyenler bundan faydalanamayacak.
* Frankfurt Belediyesi’nin gelirlerinin yüzde 60’ı buradaki şirketlerin vergilerine bağlı. O yüzden şirketlere iyi fırsatlar vermek, sorunlarını öğrenmemiz, çözümler üzerinde çalışmamız gerekir. Ayrıca yeni şirketler kurarak fikirlerini gerçekleştirmeye çalışan genç girişimci insanlara destek vermek gerekiyor.
* Uluslararası Otomobil Fuarı’nın yeniden Frankfurt’a dönmesini istiyorum. Ben de genç bir insan olarak o fuarı gezmeyi çok seviyordum. Mümkün olsa getiririm ama benim elimde değil tabii ki.
* Her parti, her aday ‘daha fazla konut yapılmasını, kiraların artmamasını ve hatta düşürülmesini’ istiyor. Ancak bunun için ortada projelerin olması gerekiyor. Diğer partiler ortaya koyulan projelere çeşitli nedenlerle karşı çıkıyorlar. Ben önerilen her projeyi destekliyorum. Şu anda 100 bin konut yapılsa, 100 bini de talep bulur. Ne kadar çok konut yaparsak, o kadar önemli.
* Belediyenin önceki yıllarda başlattığı ‘Irkçılığa karşı proje’ maalesef gerekli. Çünkü toplumda ırkçılık var. Ancak önemli olan insanları bir araya getirip birbiriyle sohbet etmesini, tanışmasını sağlamak. Projeyi 3-5 sene yürüttükten sonra ırkçılığın azalmış olduğunu görmemiz lazım. Benim için önemli olan sonuç almak. Belediyenin her dairesinin de ırkçılığa karşı mücadelede olması lazım.
* Beş yılda bir yapılan seçimlerde meclislere giren göçmen kökenlilerin sayısı atıyor. Şu anda Frankfurt’ta hem belediye meclisinde hem de yönetiminde göçmenlerin temsiliyeti açısından pek bir eksiklik yok. Ancak devlet dairelerine baktığımızda durum öyle değil, göçmenler neredeyse hiç yok gibi. Genç insan eğitimini yapıyor, başvuruyor, işe başlıyor. Ancak o tepeye baktığımızda sıfıra yakın bir oran var. Tabii bunu kısa vadede değiştirmek mümkün değil. Ancak Belediye Başkanı’nın bu konuya öncelikle ilgili olması gerekiyor.
* Devlet dairelerinde göçmen kotası ya da ‘anonim başvuru’ gibi yöntemlerin gerçeği değiştirebileceğine pek inanmıyorum. Önemli olan buradaki ‘sıfır’ oranının yanlış olduğunu kabul etmek ve belirli bir orana ulaşmayı istemek. Bu oran ne olabilir? Örneğin Frankfurt’ta ya da Rhein Main Bölgesi’nde yabancıların oranı yüzde 25 ise hem çalışanlar ve hem de yöneticiler arasında da bu orana ulaşmak amaç olarak kabul edilmeli ve bunun için ne gerekiyorsa yapılmalı.
* Koalisyon anlaşmamızda da var. Frankfurt’ta ırkçılık ve ayrımcılıkla mücadele için insanların başvurabileceği, belediyeye bağlı bağımsız şikâyet prosedürünün gerçekleşmesi gerekiyor. Burada iki şey önemli. Şikâyetlerin işleme alınması. Bir de şikâyet edecek insanlara güven verilmesi. Seçilirsem bunlar daha iyi gerçekleşir.
* Frankfurt’taki tüm spor derneklerinin sahalarının suni çime kavuşturulmasına 20 yıl önce karar vermiştik. Halen çim sahası olmayan derneklerin olması kabul edilemez. Kendi sahası olan çok az göçmen spor derneği var. Bu konuda daha adil bir durumu yaratmamız lazım.
* Frankfurt Türkgücü’nün tesislerine kriket sahası fikri yanlış bir tutum. Bu konu Belediye Meclisi’ne danışılmalıydı. İhtiyaç varsa o da olur. Ama bu bir başka derneğin olanaklarını daraltarak olmamalı.
* Katılımı gerçekleştirmek için öncelikle aktif bir internet sayfası oluşturacağım. Bütün kararlar orada yer alacak, tartışılacak. Herkes oradan görüşlerini, eleştirilerini, isteklerini, ihtiyaçlarını iletebilecek. Belediye yönetimi şeffaf olacak, bütün bunlara oradan yanıt verilecek.
* Ayrıca insanlarla doğrudan görüşmek gerekiyor. Her yıl herkese yönelik ‘bütçe mektubu’ olacak. Belediyenin bütçesi, harcama kalemleri yer alacak, vatandaş bu konuları takip edip, görüşlerini dile getirebilecek.
ALMANYA’NIN ‘GÖÇ ÜLKESİ’ OLDUĞU HÂLÂ KABUL EDİLMEMİŞ
* Frankfurt Yabancılar Dairesi’ne hemen en az 15 kişi gerekiyor. Ve sürekli yeni insanlar alınmalı. Çünkü Frankfurt’un yabancı nüfusu sürekli artıyor. Dairenin kararlarının esnek olması gerekiyor. Örneğin; Almanya’da kalacak olan birçok insana 3’er aylık oturum izin veriliyor. Bu da dairelerde büyük bir yığılmaya neden oluyor. Halbuki bunun yerine 2’şer yıllık oturum izni verilse bu tıkanmalar daha az olur. Berlin ve Wiesbaden’da alınan kararların, Frankfurt, Darmstadt gibi şehirlerde yeni bürokrasi yarattığı görülmüyor. Örneğin; Ukraynalılara öncelik verilmesi kararı hatalıydı.
* Almanya’daki yasaların ardında ‘yabancıları ülkede bırakmamak’ ya da ‘yabancıları bir an önce ülkeden çıkarmak’ fikri var. Yani ‘göç ülkesi’ olduğu halen kabul edilmemiş gibi. Bu anlayışın değişmesi gerekiyor.
POLİS TEŞKİLATINA GÜVENSİZLİK VAR
* Polis teşkilatına güvensizlik var. Kurumsal ırkçılık konularında çözüm için önemli olan polisin ve gençlerin bir araya gelip, görüşmeleri, sohbet etmeleri. Polisin gençleri, gençlerin de polisi daha iyi anlayabilmesi gerekiyor. Başka ülkelerde bunun olumlu örnekleri var. Gençlerin sorunun bir parçası ama aynı zamanda çözümün de bir parçası olarak görülmesi lazım.
* Frankfurt’un 1 No’lu karakolunda (NSU 2.0 skandalının ortaya çıktığı karakol) bir gece mesaisine katıldım, oradaki polis memurlarıyla tanıştım, her şeyi konuştum. Çok modern, açık insanlar. Prensip olarak onlar da iyi insan olmak, iyi hizmet vermek istiyorlar. Yaşanan skandalın kendilerine de mesleğin prestijine de zarar verdiğinin farkındalar. Artık onlar arasında da hataların, yanlışların kabul edilip, sorumluluğun üstlenmesini kabullenen yeni bir kültür gelişiyor.
İŞLEYİŞ ÇOK KARMAŞIK
* Frankfurt Belediyesi’nin işleyişi çok karmaşık. Bir karar alındığında bunun uygulamaya geçilmesi çok zaman alıyor. Bu durumu değiştirmek istiyorum. Frankfurt’ta 200 binden fazla gönüllü çalışan insan var. Onlarla sohbet ederek, görüşerek, onları kararların uygulanması süreçlerine dahil etmek gerekiyor.