Adalete güvensizlik

Güncelleme Tarihi:

Adalete güvensizlik
Oluşturulma Tarihi: Kasım 29, 2014 09:09

AMERİKA Birleşik Devletleri’nde (ABD) siyahiler yıllarca ikinci sınıf yurttaş muamelesi gördü.

Haberin Devamı

Beyazlar ülkenin efendisi, siyahiler kölesiydi.
Beyazlarla siyahiler aynı sıralarda oturup eğitim göremez, aynı otobüste yan yana oturup birlikte seyahat edemezlerdi.
Siyahilerle aynı lokantada yemek yemelerine bile tahammülleri yoktu beyazların.
ABD’de siyahi pastör Martin Luther King’in öncülüğünde başlatılan Amerikan Yurttaş Hareketi ile durum değişti.
King liderliğinde 1963 yılında düzenlenen İş ve Özgürlük İçin Washington’a Yürüyüş, ülkede politik sorumluluk taşıyan beyazların aklını başına getirdi.
Dönemin ABD Başkanı Lyndon B. Johnson, tüm yurttaşlara eşit haklar içeren Medeni Haklar Yasası’nı (Civl Rights Act) 1964 imzalayıp hayata geçirdi.
Evet, ABD’de bundan tam 50 yıl önce ırkçılık ve ayrımcılık yasalarla yasaklandı.
Ama bugünlerde ABD’de yeniden ırkçılık ve ayrımcılık tartışmaları yaşanmaya başladı.
Hem de ABD’nin tarihinde ilk kez Afroamerikan Devlet Başkanı Barack Obama’nın Beyaz Saray’da oturduğu bir döneminde.
Irkçılık tartışmalarının nedeni de adalete güvensizlik.

* * *
Bu yıl ağustos ayında 18 yaşındaki siyahi genç Michael Brown, Fergusson beldesinde tartıştığı beyaz polis memuru Darren Wilson tarafından kurşunlanarak öldürüldü.
Hem de 12 kurşunla.
Üyelerinin çoğu beyazlardan oluşan jüri meşru müdafaa gerekçesiyle polis memurunun yargılanmasına gerek görmedi.
İşte bu durum ülkede yaşayan siyahileri ve sağduyulu beyaz demokratları çıldırttı.
İnsanlar sokaklara döküldü.
Washington, New york, Los Angeles başta olmak üzere ülkenin çeşitli kesimlerinde 180’e yakın kentte protesto gösterileri düzenlendi.
Tasvip edilmeyecek taşkınlıklar da yaşandı...

* * *

Silahsız bir genci kurşunlayarak öldüren polis memurunun suçsuz bulunmasını içeren jüri kararı beni 1960’lı yıllara götürdü.
Martin Luther King’in 28 Ağustos 1963 tarihinde 60 bine yakını beyaz olamak üzere 250 binden fazla insanın katıldığı mitingde yaptığı “I have a dream” (Benim bir rüyam, hayalim var) konuşması aklıma geldi.
King, “Bir rüyam var. Gün gelecek, bu ulus ayağa kalkıp kendi inancını gerçek anlamıyla yaşayacak... Bir rüyam var. Gün gelecek, eski kölelerin evlâtlarıyla eski köle sahiplerinin evlâtları, Georgia’nın kızıl tepelerinde kardeşlik sofrasına birlikte oturacaklar... Bir rüyam var. Gün gelecek, dört küçük çocuğum, derilerinin rengine göre değil, kişiliklerine göre değerlendirildikleri bir ülkede yaşayacaklar” diye seslenmişti.
Sonradan bir suikasta kurban giden King’in bu sözlerinin üzerinden 51 yıl geçti.
Ama belli ki, ABD’de hala ırkçılık da ayrımcılık da son bulmadı.
Bu durum sistematik olarak yapılan kamuoyu yoklamalarında da, yapılan bilimsel çalışmalarda da açık bir şekilde görülmektedir.
ABD’de yaşayan her 5 siyahiden 4’ü, Michael Brown’un teninden dolayı öldürüldüğü görüşünde birleşmektedir.
Beyazların yüzde 37’si de aynı görüşü paylaşmaktadır.
ABD’de yaşayan siyahilerin yüzde 70’i ayrımcılığa uğradıkları görüşündedir.
Beyazların yüzde 38’i de siyahilerin ayrımcılığa uğradıkları, dışlandıkları görüşene katılmaktadır.
ABD’de işsizlik oranı yüzde 8 civarında olduğu halde bu oran siyahiler arasında yüzde 13’ü geçmektedir.
Ülkede herhangi bir eğitim kurumunu diploma almadan terk edenlerin oranı yüzde 15 olduğu halde bu oran siyahiler arasında yüzde 23’e ulaşmaktadır.
Gelir düzeyinde de çarpıklık vardır.
Yılda 15 bin doların altında kazananların oranı yüzde 13 civarında olduğu halde bu oran siyahiler arasında yüzde 26’yı bulmaktadır.
Yıllık kazancı 100 bin doların üstünde olan beyazların oranı yüzde 25’i bulurken, bu oran siyahiler arasında yüzde 10’u geçmemektedir.
Hem de üniversite mezunu siyahilerin oranı beyazların iki misli olduğu halde.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!