Güncelleme Tarihi:
AVRUPA’da yaşayan Türklerin Avrupa Birliği (AB) vatandaşlarıyla aynı haklara sahip olduğunu savunan Avrupa Adalet Divanı, Almanya’da yaşayan Nural Z. adlı Türk vatandaşıyla ilgili verdiği kararda bunun tam tersini savundu. Baden Württember Eyaletinde yaşayan Nural Z.’nin (37) sınır dışı kararını onayan Avrupa Adalet Divanı, perşembe günü verdiği kararla Türklerin daha kolay sınır dışı edilebileceğine ve bu konuda AB vatandaşlarıyla aynı haklara sahip olamadığı sonucuna vardı.
1963’te imzalandı artık geçerli değil
Nural Z.’nin Avrupa Adalet Divanı’na kadar uzanan davası şöyle gelişti; Stuttgart Valiliği, Almanya’da doğup büyüyen 37 yaşındaki Nural Z. hakkında, çok sayıda suç işlediği gerekçesiyle 2007 yılında sınır dışı kararı verdi. Bunun üzerine itiraz eden ve Mannheim Yüksek İdare Mahkemesi’ne başvurdu. Mannheim Yüksek İdare Mahkemesi de davayı Avrupa Adalet Divanı’na havale etti. Daha önce açılan davalarda Türkiye ile 1963’te imzalanan ortaklık anlaşması gereği Türklerle AB vatandaşlarının aynı haklara sahip olduğunu ve sınır dışı edilemeyeceğini savunan Divan, bunun artık geçerli olmadığı sonucuna vardı. Ancak Nural Z.’nin durumunda olumlu değişiklikler olduğu, son yıllarda durumunun düzeldiği, sınır dışı kararında bu durumun gözönünde bulundurulacağı ve suç işleme tehlikesinin yüksek görülmemesi durumunda sınır dışı kararının uygulanmayacağı belirtildi.
Ortaklık anlaşması ekonomik amaçlı
Türkiye ile AB arasındaki ortaklık anlaşmasının ‘sadece ekonomik amaçlı’ olduğunu savunan Divan, buna karşın AB vatandaşlarını sınır dışına karşı daha iyi koruma altına alan 2004’teki yasanın ise sadece AB vatandaşlarını kapsadığını belirtti. Divan, bu kararla Türk vatandaşları için AB vatandaşlarına uygulanan değil, 10 yılı aşkın süredir Almanya’da yaşayan üçüncü dünya ülkesi vatandaşlarına uygulanan yasal düzenlemenin geçerli olduğuna hükmetti. Buna göre burada doğup büyümüş bir Türk vatandaşı, sınır dışıyla ilgili durumlarda Nijerya ya da bir başka üçüncü dünya ülkelerinden gelen yabancılarla aynı yasal uygulamaya tabi tutulacak.
Yeni karar, daha önceki kararların tam tersi
Adalet Divanı’nın verdiği kararın Türklerin statüsünü 2’nci sınıf yabancı konumuna indirdiğini belirten avukat Dr. Temel Nal, yeni kararın daha önce alının kararlarla tamamen zıt olduğunu söyledi. Kararın iyice incelenmesi gerektiğini ifade eden Dr. Nal, şunları söyledi: “Avrupa Adalet Divanı bu kararında diyor ki, ‘2004 yılında sınır dışını koruma altına alan yönerge sadece AB vatandaşları için geçerlidir. Türk vatandaşları için geçerli değildir.’ Bu yönergenin 28’inci maddesi 5 seneden daha fazla hapis cezası alan AB vatandaşlarının sınırdışı edilebileceğini öngörüyor. Bugüne kadar Avrupa Adalet Divanı, AB vatandaşları hangi durumda sınırdışı edilirse, Türkler de aynı durumda sınırdışı edilebilir diyordu. Ama bu yeni kararla durum değişti. Biz bu şekilde bir karar beklemiyorduk. Elimizde buna benzer birçok dava var. Şimdi bu davaların her birinin ayrı ayrı incelenmesi gerekiyor. İşimiz maalesef zorlaştı.”
İŞTE O KARAR!
AVRUPA Adalet Divanı’nın 2004 yılındaki yasal düzenlemede AB vatandaşlarını sınır dışına karşı koruyan 28. madde, 3. şıkkın Türk vatandaşları için geçerli olmadığını belirten kararı şöyle:
“Türkiye ile Avrupa Ekonomik Topluluğu arasındaki ortaklık sözleşmesi kararlarıyla AB vatandaşlarını kapsayan ortaklık hakları arasında, sadece metin üzerinde değil, varlığı ve amacı üzerinde de çok büyük fark bulunmaktadır. Bu nedenle bu iki şüpheli yasal düzenleme eşit görülemez.”
Avrupa Adalet Divanı Türkler için üçüncü dünya ülkelerinden gelen yabancıları sınır dışına karşı azami koruma altına alan düzenlemenin geçerli olduğunu vurguladı.
ÖRNEK KARARLAR
- FRANSA aleyhine açılan bir davayı değerlendiren Avrupa Adalet Divanı, ‘Bir göçmenin sadece oturma izni olmaması gerekçe gösterilerek cezaevine atılamayacağına’ hükmetti. Divan, bununla birlikte devletlerin, oturma izni olmayan kaçak göçmenleri sınır dışı edilene kadar alıkoyma merkezlerinde tutabileceğini bildirdi.
- AVRUPA Adalet Divanı, ‘Rs. C 453/07’ dosya numaralı kararında, devlet yardımıyla geçinmek zorunda kaldığı için Almanya’dan sınır dışı edilmek istenen 24 yaşındaki Hakan Er’i haklı buldu. Adalet Divanı, AB-Türkiye Ortaklık Konseyi’nin 1/80 numaralı kararı gereği anne veya babası en az beş yıl bir AB üyesinde yaşayan ve iş piyasasına dahil olan Türk vatandaşının aile birleşimiyle o ülkeye gelebileceğine ve oturma izni elde edebileceğine karar verdi.
- FEDERAL Anayasa Mahkemesi çeşitli suçlardan sekiz yıl ağır hapis cezası alan ve sınır dışı edilmek istenen Nürnberg’de yaşayan Türk’ün Avrupa hukukundan doğan haklarının olduğunu belirterek, “Beş yılı aşan ağır hapis cezası Avrupa hukukunda özel konumu olan Türk vatandaşlarının sınır dışı edilmeleri anlamına gelmez” diyerek, davayı tekrar görülmek üzere Bavyera İdari Mahkemesi’ne iade etti.
- FEDERAL İdari Mahkemesi, Almanya’da bir Türk hakkında ağır suçtan dolayı verilen sınır dışı kararını bozdu. Mahkeme sınır dışını durdurma kararını, Türkiye ile AB arasındaki 1/80 ortaklık konseyi kararına dayandırdı.
ORTAKLIK HUKUKU’NA DAYANILARAK VERİLEN MÜCADELELER
Davalar kazanıldı, hükümetler uygulamadı
İŞGÖREMEZ duruma düşen ve geldikleri ülkeye kesin dönüş yapan göçmenlerin maaşlarının asgari ücret düzeyinde olabilmesi için, eksik kısmının, Ek Ödenekler Yasası uyarınca tamamlanması uygulaması durduruldu. Bu karara karşı ulusal düzeyde yargıya başvuruldu ve davalar kazanıldı. Ancak hükümetler bunu uygulamadı. Bunun üzerine Yüksek Temyiz Mahkemesi, Kasım 2007’de uygulamanın AB-Türkiye Ortaklık Hukuku’na aykırılığı konusunda Divan’dan görüş istedi.
AB komisyonu Adalet Divanı’na gönderdi
GÖÇMENLERİN ikamet izni başvurularından alınan harç paraları, 2002 yılından itibaren yüzde 300’den başlayarak yüzde bin 150’lere varan oranlarda yükseltildi. İOT, uygulamanın Türkiye’nin AB ile daha önce imzaladığı ortaklık anlaşmalarının oluşturduğu Ortaklık Hukuku’na aykırı olduğu görüşünden hareketle, 2003 yılında Avrupa Birliği Komisyonu’na şikâyette bulundu. Avrupa Komisyonu başvuruyu kabul etti ve Hollanda’nın Türk vatandaşlarına da öngördüğü bu uygulama ile Ortaklık Hukuku’nun sağladığı hakları çiğnediği görüşünden hareketle, konuyu Şubat 2007’de Lüksemburg’daki Avrupa Adalet Divanına gönderdi. Avrupa Adalet Divanı’nın önümüzdeki dönemde hem Hollanda Yüksek Mahkemesi’nin ek ödeneklerin durdurulmasıyla ilgili uygulama hem de olağan dışı yüksek ikamet harçlarının Türk vatandaşlarına uygulanmasının Ortaklık Hukuku’na aykırı olup olmadığını görüşerek karara bağlaması bekleniyor.
Yüksek harç bedelleri imkansız kıldı
AVRUPA Birliği, üçüncü dünya ülkeleriden gelen ve uzun süredir bu ülkelerde yaşayan göçmenlere ilişkin 2003 yılında temel bir ilke benimsedi. Bu ilke ile göçmenlerin hukuksal konumu güçlendirilerek, Avrupa Birliği vatandaşlarıyla yaklaşık aynı konuma getirilmesi amaçlanıyordu. Bu temel ilkeye dayanarak göçmenlere Avrupa Birliği oturma izni alabilmesi hakkı tanındı. Hollanda ise AB oturma izni için yüksek miktarda harç talep ederek, göçmenlerin bu haktan yararlanmasını neredeyse olanaksız kıldı. Türkler İçin Danışma Kurulu bu konuda başta yargı olmak üzere gerekli kurumlar düzeyinde şikâyet hazırlama çalışmalarını sürdürüyor ve kısa sürede tamamlayarak gerekli girişimleri yapacak.
Vatandaşlık için uyum diploması istedi
ORTAKLIK Hukuku’nun Türk vatandaşlarına sağladığı en önemli haklardan biri de, AB üyesi ülkelerde Türk işçilerine yeni kısıtlamaların getirilemeyeceğine ilişkin. Kısıtlamalar getirilemeyeceğine dair karar, Ankara Anlaşması, Katma Protokol ve Ortaklık Konseyi kararlarının belgelerinde ifadesini bulan bir hüküm. Ortaklık Konseyi’nin 3/80 numaralı kararında bu açıkça yer almaktadır ve Avrupa Birliği Yüksek Mahkemesi’nin 1986 ile 2007 arasında verdiği 33 kararda bunlar yer almaktadır. Bu kararlar ve hükümler ortadayken Hollanda, Türk vatandaşlarından ikamet izni vermek için ‘vatandaşlık uyum diploması’ talebinde bulunmaktadır. Hükümetin aldığı karara göre 2010 yılından itibaren Hollanda’da bu diplomayı alamayan Türk vatandaşlarına süresiz ikamet izni verilmeyecek.