Ahmet KÜLAHÇI
Oluşturulma Tarihi: Aralık 05, 2020 13:29
Enver Şimşek 9 Eylül 2000’de Nürnberg’de öldürüldü. Abdurrahim Özüdoğru da 13 Haziran 2001’de Nürnberg’de. Süleyman Taşköprü 27 Haziran 2001’de Hamburg’da. Habil Kılıç 29 Ağustos 2001’de Münih’te. Mehmet Turgut 25 Şubat 2004’de Rostock’da. İsmail Yaşar 9 Haziran 2005’te Nürnberg’de. Theodor Boulgarides (Yunan kökenli) 15 Haziran 2005’te Münih’te. Mehmet Kubaşık 4 Nisan 2006’da Dortmund’da. Halit Yozgat 6 Nisan 2006’da Kassel’de. Michele Kiesewetter (Alman polis memuru) 25 Nisan 2007’de Heilbronn’da.
BU cinayetlerin hepsi de 2000-2007 yılları arasında
Almanya’da işlendi.
Alman medyası ‘döner cinayetleri’, Alman emniyet birimleri de ‘mafya’, ‘yarım ay mafya’, ‘kara para aklama’, ‘bahis çetesi’ hesaplaşmaları gözüyle baktı.
4 Kasım 2011’deki banka soygunundan sonra yakalanacaklarını anlayınca bir karavanın içinde intihar eden aşırı sağcı Nasyonal Sosyalist Yeraltı (
NSU) örgütü teröristleri Uwe Böhnhardt ve Uwe Mundlos ile Zwieckau’da birlikte oturdukları evi aynı gün ateşe veren Beate Zschaepe’nin bu cinayetleri işlediği ortaya çıktı.
Bundan tam bir hafta sonra Federal Anayasa Koruma Teşkilatı’nın (BfV) NSU ile ilgili dosyaları ‘zaman aşımı’ gerekçesiyle imha ettiği saptandı.
Daha sonraki dönemlerde BfV ile Eyalet Anayasa Koruma Teşkilatları’nın NSU’da ‘köstebeklerinin’ bulunduğu da.
Hatta Hessen Eyaleti Anayasa Koruma Teşkilatı’nda görevli Andreas Temme’nin Kassel’de internet kafesi işleten 21 yaşındaki Halit Yozgat’ın kurşunlanarak öldürüldüğü sırada orada olduğu bile.
‘Köstebekleri’ yönlendiren Andreas Temme’nin, “Ben bir şey görmedim de duymadım da” sözlerine de kimse inanmadı.
Ancak Hessen Eyaleti Anayasa Koruma Teşkilatı, aşırı sağla ilgili bilgi ve belgelere “Devlet sırrı” diyerek tam 120 yıl gizlilik kararı aldı.
Bu durumu sağduyulu herkes “Belli ki, bir şeylerin ortaya çıkması istenmiyor” şeklinde yorumladı.
Bu dosyalarda bazı bölümlerin karartıldığı, yapılan ihbarlara rağmen NSU bağlantılı olayların üzerine gidemediğinin yer aldığı bile yazıldı.
Her ne kadar sonradan ‘gizlilik süresi’ 30 yıla indirilse de bir şeyler gizlendiği şüphesi kaybolmadı.
Federal Meclis NSU Araştırma Komisyonu oluşturuldu.
Ama gerçekler bir türlü gözler önüne serilemedi.
NSU duruşmaları 6 Mayıs 2013’te Münih’te Eyalet Yüksek Mahkemesi’nde başladı.
5 yılı aşkın süre sonra 11 Temmuz 2018’de yapılan 438’inci duruşmada Beate Zschaepe ömür boyu hapis, ‘silah tedarik etme’ gibi yardımda bulunmakla suçlanan bir sanık 10 yıl, ikisi 3’er yıl, 1’i de 2 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Duruşmalar bitti, ama kimse NSU’nun bu ‘üçlü terörist çetesi’nden ibaret oluştuğuna inanmadı.
*
İşte yıllar sonra sağduyulu Almanlar, gizlilik kararının kaldırılması ve NSU dosyalarının halka açılması için bir imza kampanyası başlattılar.
“NSU dosyalarını yayımlayın! Aşırı sağcılığa ve ırkçılığa karşı birlikte savaşalım. Demokratik değerlerimiz için birlikte savaşalım” başlıklı ve 57 bin imzalı dilekçeyi bu yıl şubat ayında Hessen Eyalet Parlamentosu Dilekçe Komisyonu’na sundular.
İmzalayanların sayısı kısa bir süre içinde 80 bini geçti.
Ama aradan 9 ay geçtiği halde hâlâ olumlu bir gelişme yok.
Başbakan Angela Merkel, 23 Şubat 2012 tarihinde Berlin’deki Konzerthaus’da (Konser Evi) NSU kurbanları anısına düzenlenen devlet töreninde, kurban yakınlarından özür dilerken, “Sizi temin ederim ki, Alman hukuk devleti bu cinayetlerin tüm yönüyle aydınlatılması ve suçluların hak ettikleri cezayı almaları için gereken her şeyi yapacaktır. Buna paralel olarak bu cinayetlere yol açan kine ve ırkçılığa karşı kararlı bir biçimde mücadele etmeliyiz” dedi.
Ve Başbakan Merkel, bu olayların üzerine gidileceği, kendisinin de her şeyin ortaya çıkması için gereken her türlü çabayı göstereceği sözünü verdi.
*
Hürriyet’in 65’inci yıl dönümü vesilesiyle 2013 yılı nisan ayı sonlarına doğru yaptığım bir söyleşide de Başbakan Merkel, “Aşırı sağcılar tarafından Almanya’da işlenen bu seri cinayetler hepimizi çok derinden etkiledi. Ben bunun bizim ülkemizin bir ayıbı olduğunu hissediyorum. NSU cinayetleri ortaya çıktıktan sonra adalet ile güvenlik makamlarımız yoğun bir biçimde çalıştı. Sizi temin ederim ki, Alman hukuk devleti bu cinayetlerin tüm yönüyle aydınlatılması ve suçluların hak ettikleri cezayı almaları için gereken her şeyi yapacaktır” demişti.
Aradan yıllar geçti.
Gerçekler hâlâ bir türlü ortaya çıkmadı, çıkartılamadı, belki de çıkartılmadı,
Bu demokrasiye de, demokratik hukuk devletine de ihanettir.
İşte o yüzden “Açın artık şu gizli NSU dosyalarını!” diyoruz.