AB’nin ortak değerleri ayaklar altında

Güncelleme Tarihi:

AB’nin ortak değerleri ayaklar altında
Oluşturulma Tarihi: Nisan 04, 2020 15:17

Tarihe karışan Sovyetler Birliği (SB) liderliğindeki ‘Demir Perde’ olarak da bilinen Doğu Blok’un 1989 yılında çökmesi üzerine Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Slovakya ve Polonya’nın da aralarında bulunduğu 10 ülkeye Avrupa Birliği’ne (AB) tam üyelik yolu açıldı.

Haberin Devamı

AB’nin ortak değerleri ayaklar altında
1961 yılında imzalanan Ankara Anlaşması ile o zamanlar adı Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) olan AB’ye tam üyelik sözü verildiği halde Türkiye hâlâ kapıda bekletilirken, her alanda Türkiye’den çok daha geride olan bu eski Doğu Blok ülkelerine 2004 yılında ‘kıyak’ yapıldı.
2007 yılında da Bulgaristan ile Romanya AB üyesi oldu.
Ancak 1949-1990 yılları arasında Sovyet ağırlıklı komünist rejimle yönetilen bu ülkelerin AB’ye uyumu hiç de kolay olmadı.
Polonya, Macaristan ve Çek Cumhuriyeti, AB’nin ekonomik ve mali alanda tüm imkânlarından yararlandıkları halde, ortak değerlere saygı konusunda hep sınıfta kaldı.
Özellikle de Macaristan.
Aynı zamanda Macar Yurttaş Birliği’nin (Fidesz) lideri olan Macaristan Başbakanı Viktor Orban, göreve geldiği 2010 yılından beri AB’nin ortak değerlerini hiç takmadı.
Viktor Orban, özgür medyayı susturdu.
Partisini, kendisini ve politikasını eleştiren medya mensuplarını devre dışı bıraktı.
Anayasa Mahkemesi ve diğer yargı organlarının yetkilerini kısıtladı.
Yani bağımsız yargıyı devre dışı bırakırken, yargıçları da susturdu.
Şimdi de koronavirüse karşı mücadele kalkanının ardına sığınarak acil durum yasasını hayata geçirdi.
Bu yasaya göre Orban hükümeti ‘acil durum’ süresince kanun hükmünde kararnameler çıkarabilecek.
İşine gelmeyen yasaları askıya alabilecek veya iptal edebilecek.
Asılsız haber (Fakes News) yayanlar 1 ila 5 yıl arasında hapis cezasına çarptırılabilecek.
Tabii hangi haber veya haberlerin ‘asılsız’ olduğuna Viktor Orban ve ‘adamları’ karar verecek.
Ve Macaristan’daki bu uygulama, hükümetin uygun gördüğü süre boyunca devam edecek.
Yani Viktor Orban parlamentonun onayına gerek duymadan istediği gibi kararlar alabilecek.
*
Bu apaçık AB’nin demokratik hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmamaktadır.
Bu, AB’nin ortak demokrasi değeriyle de bağdaşmamaktadır.
Yani Viktor Orban, AB’nin ortak değerlerini ayaklar altına almaktadır.
Ama Viktor Orban için hiç de yeni bir olgu değildir.
Sığınmacı krizinin yaşandığı 2015 yılında AB Konseyi, İtalya ve Yunanistan’ın yükünü azaltmak için 140 bin sığınmacının üye ülkeler tarafından paylaşılmasını kararlaştırdı.
Polonya 100, Çekya 50 sığınmacı alma sözü verdi.
Macaristan ise baştan itibaren ‘sıfır sığınmacı’ tezinde ısrar etti.
Daha sonraki günlerde Çekya sadece 12 sığınmacı aldı.
Polonya ile Macaristan bir sığınmacı bile kabul etmedi.
*
İşte bu hafta Lüksemburg’daki Avrupa Adalet Divanı; Polonya, Macaristan ve Çekya’nın, yeniden yerleştirme programı çerçevesinde alması gereken sığınmacıları kabul etmediği için AB yasalarını çiğnediğine karar verdi.
Ama yıllar sonra verilen bu kararın bir yaptırımı olmadığı için kimse takmadı. Yani bu ülkelerin AB’nin ortak değerlerini göz göre göre ayaklar altına alması yanlarına kâr kaldı.
Aynı durum Polonya için de geçerlidir.
Polonya’da iktidarda bulunan Hukuk ve Adalet Partisi (PiS), önce yargı bağımsızlığını ortadan kaldırdı. Ardından yargıçları susturdu. Sonra da özgür basını.
Tam bir ‘yandaş medya’ yarattı.
İşin ilginç yönü demokrasiyi, özgürlüğü hiç dillerinden düşürmeyen diğer AB ülkeleri buna seyirci kaldı.
Doğru dürüst kimse sesini yükseltmedi.
Yani sadece AB’nin ortak değerlerinin değil, AB’deki ortak yasal düzenlemelerin de ayaklar altına alınmasına ‘demokrasi sevdalısı’ olarak bilinen Avrupalıların da sessiz kalması Viktor Orban gibilerin iyice ‘yoldan çıkmalarını’ daha da kolaylaştırdı.
Neyse ki, Macaristan’da diktatörlüğe gidişe, aralarında Almanya’nın da bulunduğu 14 AB ülkesi, “Endişe duyuyoruz” diye cılız da olsa bir tepki gösterdi.
Ancak AB’nin çökmesinden korkulduğu için sert tepkiden kaçınıldı

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!