Güncelleme Tarihi:
Deutsche Welle'nin Brüksel muhabiri Anke Hagedorn'un haberine göre, yeni reform planlarına temel oluşturan ise AB tarım bakanlarının, 2003 yılında üzerinde uzlaşma sağladığı ve kısa adı 'GAP' olan Ortak Tarım Politikası tasarısı. Bu tasarının odağında, Avrupalı çiftçilere doğrudan ödenen yüksek tarım teşvikleri bulunuyor.
AB Komisyonu, yüzde 5'le başlamayı planladığı kısıntılarla 2013 yılına kadar çiftçiye ödediği tarım teşviklerini adım adım yüzde 13 kadar azaltmak istiyor. Büyük işletmeler de doğrudan yardımlarını yüzde 22 oranında kaybedecek.
AB'nin reform planlarının bir kısmını da süt kotası sistemi oluşturuyor. AB, 2015 yılına kadar süt kotalarını yumuşak bir geçişle aşamalı olarak kaldırmayı planlıyor.
Öte yandan Referans Gazetesi'nden Jale Özgentürk bu konudaki yorumu şöyle:
Avrupa Birliği'nin (AB) 2007 yılı ortak bütçesi 116 milyar euro. Bu bütçenin yüzde 45'ini yani yaklaşık 60 milyar eurosunu Ortak Tarım Politikaları oluşturuyor. Yani tarım, 27 ülkenin üye olduğu AB'nin en önemli harcama kalemlerinden biri. Ortak Tarım Politikaları 1962 yılında hayata geçirildi. Kıtlık yıllarında gündeme gelen bu politikaların özünde birliğin çiftçilerinin vergi ve ithalat kısıtlamalarıyla korunması yatıyordu.
Koruma politikaları yüzünden tereyağ dağları ve şarap stokları AB'nin yıllardır en büyük sorunları arasında yer aldı. Tabii sadece AB değil, ABD, Japonya ve Kanada da çiftçisini koruyan ülkeler arasında yer alıyor. Bu da gelişmekte olan ülkeler açısından ciddi rekabet sorunu yaratıyor. Bu politikalardan vazgeçilmesi için de dünya bir süredir derin bir tartışma içinde. Sübvansiyonların kaldırılması için gelişmiş ülkelere baskı artıyor.
Avrupa'nın kapısından girebilmesinin önündeki en büyük engel olarak gösterilen tarım sektörü Türkiye için de AB Ortak Tarım Politikaları çok önemli. Birkaç gündür üye ülkelerde Avrupa Komisyonu'nun beş yıl önce başlattığı reformları yeniden canlandırmak isteğiyle gündeme getirdiği öneriler tartışılıyor.
Süt kotası sistemi de reformların başka bir başlığını oluşturuyor. 1984 yılında süt ürünlerine kısıtlama getirmek için kota sistemi oluşturan Brüksel, bu sisteme artık gerek kalmadığı ve aynı zamanda rekabete engel olduğu görüşünde.
Yıllardır Dünya Bankası, Avrupa Birliği ve Uluslararası Para Fonu baskılarıyla üreticisini doğru politikalarla desteklemekten uzaklaşan Türkiye için bu tartışmalar önemli. Çünkü 35 müzakere başlığından 3 tanesi tarımla ilgili. 20'nin üzerinde ürün grubu için müzakereler yapılacak. Bu dönemin Türkiye'ye fırsatlar getirmesi de muhtemel. Süt ve Et Üreticileri Birliği Başkanı Erdal Bahçıvan bu tartışmaların bir süredir devam ettiğini söylüyor. Avrupa halklarının artık gıda fiyatlarının artmasıyla zaten çiftçiyi desteklediğini bu nedenle vergilerden de destek vermek istemediğini ekliyor.
AB'nin özellikle ette ithalata da kapı açmayı konuştuğunu hatırlatıyor Bahçıvan ve "Türkiye için fırsatlar var ama ne yazık ki global olamıyoruz. Hala lokal düşünüyoruz" diyor.
Kilit kelime global olmak. Gelişmeleri izlemenin bu nedenle önemi artıyor.