Güncelleme Tarihi:
"Öyle bir algı oluşuyor ki, bu süper güç devletin dış politika çizgisi Dışişleri Bakanlığı ve Bakanlar Kurulu'nda değil ABD'nin dış politikasına yeni bakışı şekillendiren Kerk Kerkoryan' ın ofisinde veya Kim Kardaşyan'ın yatak odasında yaratılıyor. Noam Xomski' nin tabirince söylersek, bu kavram "aciz devletlerin" anlayışından ibarettir."
"ABD: 'Bağımsızlığı' yoldan çıkaranlar" başlığı ile yayınlanan yazıdan bölümler:
“Son on yılın olayları açık bir biçimde gösteriyor ki, ABD sürekli olarak siyasi şantaj maksadıyla bilgi "üretiyor". Son iki hükümetin iktidarda olduğu Irak' a kanunsuz olarak müdahale edilmesi, iklim değişikliği hakkında Kiyoto Protokolü' nün onaylanmasından geri dönülmesi, Ebu Greyb ve Guantonamo hapishanelerinde mahpuslara işkenceler edilmesi, Afganistan' a müdahale ve arkasından bu ülkede uyuşturucu üretiminin "çiçeklenmesi" ve nihayet dünyayı ekonomik krize tahrik etmiş Wall Street maliyecilerinin hayasızlığı ile "özdeşleşen" yıllar ABD' yi dünyada manevi ve siyasi liderlik hakkından mahrum etmiştir.
SANSÜRCÜ ABD
Amerika başkanlarının sevdiği iş olan 'ölüm kalım oyunu' Amerika askerleri için ölüm kalım savaşına dönüştü. Burada Irak' ın sivil insanlarının toplu olarak silahla öldürülmesi ve Amerika askerleri tarafından Reuters ajansının gazetecilerinin öldürülmesini hatırlatmak mümkün. Ebu Gureyb hapishanesinde mahpuslara verilen işkenceler ABD' yi temsilen 'İnsan haklarının kaynağı' için utanç kaynağı olmuştur.
2004 yılı Nisan ayında CBS televizyonunda "60 dakika" programında bu hapishanedeki mahpuslara yapılan işkenceler verildi. Birkaç gün sonra New York Times gazetesinde de yayınlandı. Daha sonra ABD hükümeti Amerika'nın Afganistan ve Irak'taki askeri depolarında yapılan işkencelere ait fotoğrafların yayınlanmasını yasaklamış ve bu yasağı basın özgürlüğü kanununda yapılan değişikliğe dayandırmıştır.
GUANTONAMO, ABD'NİN 'ÇİFTE STANDARTLARI'NIN EN PARLAK SİMGESİ
Guantonamo körfezinde ABD'nin askeri deniz üssündeki hapishane ABD'nin "çifte standartları"nın en parlak simgesine dönüşmüştür. Bu hapishane 2002 yılı ocak ayında kurulmuş, o zaman Afganistan'dan getirilen sözde Taliban askeri 20 kişi bu hapishaneye yerleştirildi. Guantonamo'daki mahkumlara ABD hükümeti ve Devlet Başkanı tarafından planlanmış suda boğma, elektrik şoku ve fiziki işkenceler yapılıyordu. ABD Devlet Başkanı Barack Obama 2009 yılında görevine başlamasının ertesi günü Guantonamo hapishanesinin kapatılması konusunda direktif verdi. Oradaki mahkemelerin faaliyeti 120 günlüğüne durduruldu. Ama Obama'nın kararı uygulanmadı, hapishane yine de işine devam ediyor ve ettirecek gibi görünüyor.
OBAMA VE DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI ERMENİ LOBİSİNE KARŞI ÇARESİZ
Son birkaç ayda Obama ABD'nin Azerbaycan Büyükelçisi görevine kendisinin adayı olan Matthew Bryza nin adaylığını kongreden geçiremiyor. Ermeni lobisinin desteklediği Barbara Bokser ve Robert Menendez gibi senatörler Bryza 'nın bu göreve tayin edilmesine engel oluyor. Böylece, Ermeni lobisi tarafından maliyeleştirilen grubun faaliyetleri ABD Başkanının dış politikasının uygulanmasına engel oluyor. Dışişleri Bakanlığı ve Cumhurbaşkanı Obama ise bu halde bu meseleyi gidişine bırakmakla aslında ihmalkârlık gösteriyor.
ABD Başkanlığı ve Dışişleri Bakanlığı, Ermeni lobisinin çalışmaları karşısında aciz kalıyor, Amerika'nın çıkarlarını Kaliforniya'da ve bazı başka eyaletlerde Ermeni diasporasının karşılanması imkansız taleplerinin dikkate alınmasından ibaret sayıyorlar. Güya Osmanlı İmparatorluğu tarafından işlenen sözde "Ermeni soykırımı" nın tanınması için Ermeni diasporasının her yıl yaptığı kampanya buna açık örnek olabilir. Böylece, ABD'nin dış politikası Ermeni tahrikçiliğinin esiri oluyor.
SÜPER GÜCÜN DIŞ POLİTİKASI KİM KARDAŞYAN'IN YATAK ODASINDA MI ŞEKİLLENİYOR?
Öyle bir algı oluşuyor ki, bu süper güç devletin dış politika çizgisi Dışişleri Bakanlığı ve Bakanlar Kurulu'nda değil ABD'nin dış politikasına yeni bakışı şekillendiren Kerk Kerkoryan'ın ofisinde veya Kim Kardaşyan'ın yatak odasında yaratılıyor. Noam Chomski'nin tabiri ile durum "aciz devletlerin" anlayışından ibarettir.
ABD BAŞKANI ARTIK KESİN OLARAK DÜNYA LİDERİ DEĞİLDİR
Aşikârdır ki, ABD Başkanı artık kesin olarak dünya lideri değildir - bu, olgudur. ABD Sovyetler ülkesi gibi bir anda ayakta, fakat ABD'nin dünya düzenine azıcık da olsa değişiklik yapmak yeteneği giderek geçmişte kalıyor. Küresel rezerv para birimi sayılan doların ömrü, hemen hemen bitmek üzeredir. Diplomasisi ise Wikileaks Etkisi'nin tahrik ettiği sızıntı tehlikesine maruz kalıyor. İhtimal, ABD'nin askeri kudretinin tek egemenlik devrinin de sonu geliyor.
ABD kendi iç siyasal sistemine yeniden göz etmeli, öyle olmalıdır ki, bir kararın kabul edilmesi, üçüncü devletlerin veya kurumların çıkarlarını gözeten paralı grupların ve onların destekçilerinin arzu ve isteklerine göre değil, devletin ulusal çıkarlarına göre olmalıdır.
Bunlar modern ABD'nin gerçek yüzü. Muhtemelen bundan artık söz söylenemez. Bu durumda son soru oluşuyor: kendisi kusurlar içinde boğulan ABD'nin başkalarına "nasıl yaşamayı ve demokratik toplumu nasıl kurmak gerektiğini" öğretmeye manevi hakkı var mı?