Güncelleme Tarihi:
ALMANYA'da Reichhausen şatosunda düzenlenen 21. EBS Sempozyumu'nda bu yıl Türkiye partner ülke olarak yer aldı. Hürriyet ve Süddeutsche gazetesinin medya ortağı olduğu sempozyumda konuşan Türkiye'nin Berlin Büyükelçisi Ahmet Acet, Türkiye'deki ekonomik gelişmeler, Türkiye'nin dünya politikasındaki önemi, Almanya'da yaşayan Türkler'in katkıları üzerinde durdu.
Kesin tarih verilmeli
Toplantıda konuşan Türkiye'nin eski başbakanı Mesut Yılmaz, Avrupa Birliği'nde Türkiye'nin tam üyelik için ne yapabileceğinin tartışıldığını hatırlatarak, “Bu tutum, Avrupa ruhuna ters düşen bir durum” dedi. Türk sivil toplumumun Avrupa Birliği süreci içinde gözönüne alınması gereğine işaret eden Yılmaz, Türkiye'ye AB üyeliği için artık kesin bir tarihinin verilmesi gereğine işaret ederek, ”Bir yandan devamlı şartlar öne sürmek, diğer yandan keyfi bir şekilde Avrupa kapısının kapatılması güzel bir tutum değil. Memleketim hakkında daha fazla bilgi edinilmesi yoldaki engellerin bir çoğunun ortada kalkmasına neden olacaktır. Türkiye, Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana Avrupa Birliği tam üyelik için gerekli düzenlemeleri yapmıştır” diye konuştu.
Çoktan tam üyeliği hak etti
Daha sonra söz alan turizmci Vural Öger, Türkiye'nin Çin gibi ekonomik kalkınma içinde olduğunu belirterek, şunları söyledi: "Türkiye'de muazzam bir tüketim talebi var ve çok önemli bir pazar. Müthiş bir şekilde gelişen ekonomisi gözönüne alınsaydı Türkiye çoktan tam üye olarak kabul edilmişti. Avrupalı önemli siyasetçiler bunun çoktan farkında. Sorun politikacıların halktan çekinmesi. Avrupa halkı buna hazır olduğunda politikacılar da, 'evet' demeye hazır olacaktır. Benim için Türkiye'nin ne zaman tam üye olacağı değil, süreç önemli. Eski Alman başbakanı Gerhard Schröder tam üyeliğe, 'tamam' derken, şuanki başbakan Angela Merkel, 'imtiyazlı ortaklıktan' bahsediyor. Türkler'in artık güveni kalmadı ve gururları inciltildi.”
Uyum tek yönlü değil
Mesut Yılmaz, Almanya'da Türk ve Müslümanları aşağılayıcı tezler ileri süren Alman Merkez Bankası Yönetim Kurulu üyesi Thilo Sarazzin ile ilgili soruyu ise, “Bu kadar ilgi görmesi beni şaşırttı. Uyum tek yönlü bir yol değil. Alman Hükümeti bu konuda çok daha fazla çaba sarf etmeli. Almanya'da yaşayan Türkler'in uyuma karşı olduklarını düşünmüyorum. Sarazzin'in ilgi görmesi bir yana, Almanlar'ın yüzde 15'inin Sarazzin'i seçeceği yolundaki araştrma sonucu beni kaygılandırıyor” dedi.
Anlamak mümkün değil
Vural Öger de, Sarazzin'in SPD'den atılması ile ilgili soruyu şöyle yanıtladı: “Ben SPD'de kendimi buluyorum. Tarihten öğrenmek gerek. Benim için akıllı ve aptal insanlar var. Aptal ve akıllı, genlerine göre ve ırkına göre insanları sınıflandıranın SPD'de yeri olamaz. Onun şarlatan kitabına ve fikirlerine sayfalar ayıran basını anlamam mümkün değil.”
Güvendiğimiz için Türkiye'deyiz
İşadamı ve Mönchengladbach Futbol Takımı Başkanı Rolf Königs, Türkiye'nin ekonomik gelişimine işaret ederek, “Alman firmaları Türkiye'ye ucuz iş gücü için gitmiyor. Biz globalleşmek için ve güvendiğimiz, NATO için yaptıklarını, bulunduğu bölgesi için stratejik önemini bildiğimiz için Türkiye'ye gittik. Türkiye tam üyeliği hak eden bir ülke” dedi.
Sadece ekonomi yetmez
İslam Bilimcisi Prof. Udo Steinbach ekonomik gelişmeler yanı sıra kültürel ve politik durumun önemine işaret ederek, “Türkiye'nin AB tam üyelik sürecinin uzaması iki tarafta da politik ve kültürel şartların oluşmamasından kaynaklandığına inanıyorum. Bu şartların yerine getirilmesini sağlamalıyız. Türkiye geçtiğimiz hafta Anayasal düzenleme ile AB yolunda dev bir adım attı. Ekonomik gelişmeler çok güzel, ancak diğer bir unsurlar da gözönüne alınmalı" diye konuştu.