AB Bakanı Bozkır Almanya'da

Güncelleme Tarihi:

AB Bakanı Bozkır Almanyada
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 13, 2015 00:00

Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır, Berlin'de Dışişleri Bakanlığı Binası'nda Almanya AB Bakanı Michael Roth ile bir araya geldi.

Haberin Devamı

Bozkır, Roth tarafından bakanlık binasının kapısında karşılandı. Heyetler arası görüşme öncesinde Bozkır ve Roth planlanın dışında 20 dakika baş başa görüştü.

AB Bakanlığı yetkililerinden alınan bilgiye göre, görüşmenin ana konusunun PKK terörü ve DAEŞ ile mücadele olduğu bildirildi.

Bozkır'ın görüşmede, PKK'nın silah bırakması ve sınır dışına çıkması gerektiği mesajını verdiği açıklandı.

Görüşmede ayrıca, Türkiye'nin AB müzakere sürecinin ele alındığı ve açılabilecek yeni fasıllar hakkında görüş alışverişinde bulunulduğu ifade edildi.

Öte yandan, Roth'un da terörle mücadelede ve yeni fasılların açılması konusunda Türkiye'ye destek verdiklerini söylediği öğrenildi.

BAKAN BOZKIR BASIN TOPLANTISINDA KONUŞTU

Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır, Türkiye'nin teröre karşı son derece kararlı bir şekilde mücadele vermekte olduğunu belirterek bunun için ne gerekiyorsa da onun yapılacağını söyledi.

Bozkır, Türkiye'nin Berlin Büyükelçiliği'nde düzenlediği basın toplantısında, Türkiye'nin son zamanda gerçekleştirdiği terör operasyonları, çözüm süreci ve Türkiye'nin AB süreci çerçevesinde Avusturya ve Almanya'daki siyasi temaslarını değerlendirdi.

Diyarbakır'da bugün bir askerin şehit olduğu, dört askerin de yaralandığı terör saldırısı sonrası, Allah'tan şehitler için rahmet ve acılı ailelerine baş sağlığı dileyen Bozkır, “Vatanı vatan yapan da şehitlerin mevcudiyetidir" dedi.

Bozkır, "Türkiye, Kuzey Irak'a Kandil merkezli bir kara operasyonu yapmayı düşünüyor mu?" şeklinde bir soruya karşılık, "Türkiye teröre karşı son derece kararlı bir şekilde mücadele vermektedir. Ne gerekiyorsa da o yapılacaktır. Daha önceki uygulamalara baktığınızda, Birleşmiş Milletleri'n de kabul ettiği bir sıcak takip kavramı vardır. Eğer Türkiye'yi tehdit etmek üzere özellikle daha önce olduğu gibi Irak'tan terör örgütünün unsurları Türkiye'ye girerler, Türk askerine, polisine saldırırlar ve ondan sonra geldikleri yere kaçarlarsa, BM'nin de kabul ettiği sıcak takip çerçevesinde gerekiyorsa -bu geçmişte yapılmıştı biliyorsunuz- bundan sonra bunu bu kapsam içinde düşünmek yanlış olmayabilir" cevabını verdi.

"Terör örgütü terör örgütüdür"

Almanya'da ve Avrupa'nın bazı ülkelerinde bir süredir terör örgütleriyle ilgili yanlış bir yaklaşımın mevcut olduğunu ifade eden Bozkır, bunun süratle giderilmesinin önem arz ettiğini belirtti.

Bozkır, Avrupa'da bazı terör örgütleri arasında ayırım yapıldığına işaret ederek, "Türkiye bakımından terör örgütü terör örgütüdür ve terörist de teröristtir" dedi.

Terör örgütlerinin esas amacının ülkelerin istikrarını bozmak, sorun yaratmak, insanları öldürmek, geleceğe ilişkin o ülkede olumsuz resimler ortaya çıkartmak şeklinde olduğunu söyleyen Bozkır, "Zamanı geldiğinde de değişik ideolojilere sahip, değişik beklentilere sahip terör örgütlerinin aslında bunu sağlamak amacıyla birleştiklerini görmek de mümkündür" diye konuştu.

Türkiye'nin terörle mücadele ettiği bu sıkıntılı dönemde Avrupa ülkelerinden "Türkiye ile birlikte hareket etmeleri" beklentisinin olduğunu söyleyen Bozkır, şöyle konuştu:

"Böyle anlarda sadece 'bu Türkiye'nin bölgesinde cereyan ediyor. Dolayısıyla orada kalsın. Ben buradan uzaktan konuşayım' dediğiniz zaman terörün yayılma temayülündeki görüntüsü ileride o bölgede kalmaz, o ülkede kalmaz bütün dünya için, bütün dünya barışı ve istikrarı için tehdit haline gelir. Dün (AB'nin Genişlemeden Sorumlu Komiseri) Johannes Hahn ile yaptığım görüşmeden sonra AB Komisyonu Sözcüsü bir yazılı açıklama yaparak PKK'nın AB terör listesinde olduğunu ve Türkiye'nin terörle mücadelesini desteklediklerini resmen bildirdiler. Bugünkü bütün görüşmelerimizde de Alman hükümetiyle, Alman mevkidaşımla herhangi bir görüş ayrılığı içinde değiliz."

Bozkır, gerçekleştirmiş olduğu görüşmeleri şöyle değerlendirdi:

"Daha ziyade Türkiye'nin karşı karşıya bulunduğu tehdit ve Türkiye'nin terörle mücadelede vermekte olduğu mücadelenin detayları konuşuldu. Tabiatıyla Avrupa'da Türkiye ile ilgili olarak bazı yanlış kanaatler de oluşmuş vaziyette. Özellikle seçim sonrasında da beklentilerin tek bir şekle yoğunlaşmış olması da tabiatıyla doğru değil. Türkiye'de güçlü bir demokrasi var. Seçimler son derece huzur içinde ve gerçekten 44 milyon insanın oy kullandığı bir ortamda başarıyla sonuçlanmıştır. Tabi bunun sonuncuda da ortaya çıkan tablonun gereklerini yerine getirmek tamamen Türk siyasetine, Türk demokrasisine, Türk milletine ait bir şeydir. Dolayısıyla Türkiye'deki hükümeti kurma çalışmaları veya Türkiye'yi hükümetsiz bırakmama çalışmaları herhangi bir ülkeyi memnun etmek için değil veya herhangi bir ülke bundan huzur duysun diye değil, Türkiye'nin ihtiyaçlarına cevap vermek, Türkiye'nin demokrasisini güçlendirmek ve Türkiye'ye hizmet etmek için sürdürülüyor. Bunun kendi dinamikleri de Türkiye ile ilgili dinamiklerdir. Bunlarla ilgili olarak da gelişmeleri paylaştık ve hükümeti kurma çalışmalarının da hangi safhada olduğu konusunda da detaylı bir görüş paylaşımı oldu. Bu açıdan da yararlı bir noktada olduğumu düşünüyorum."

"Hiç bir parti milletten aldığı gücü terör lehine kullanamaz"

Görüştüğü Avrupalı siyasetçilerden, HDP ile ilgili bazı sorular aldığını belirten Bozkır, HDP'nin seçimlerde yüzde 13 oy alarak meclise girmiş, demokrasinin tecellisini tatmış bir parti olduğunu söyledi.

Bozkır, temasları esnasında HDP ile ilgili muhataplarına şunları söylediğini açıkladı:

"Türkiye'deki hiçbir parti milletten aldığı gücü terörle mücadele sırasında terörle mücadele edilen örgütün lehine kullanmak hakkına sahip değildir. Dolayısıyla bütün muhataplarıma bunu izah ettim. Kendilerine HDP ile temaslarında veya HDP'ye mümasil kuruluşlarla görüşmelerinde özellikle HDP'ye şu üç soruyu sormalarını rica ettim. HDP olarak bir Türkiye partisi iddiasıyla seçimlere girildi ve belli bir oy alındı. Mademki böyle bir tablo var. Birinci soru: 'PKK terör örgütüdür diyebiliyor musunuz?' İki: 'PKK silahlarını bıraksın çimentoya gömsün diyebiliyor musunuz?' Üç: 'PKK'nın silahlı militanlarının Türkiye'yi terk etmelerini talep etmeyi başarabiliyor musunuz?' Bu üç sorunun cevabı aslında HDP ile ilgili olarak kanaatin oluşmasında bir vesile teşkil edecektir. Türkiye siyaseti bakımında da bu soruların cevaplanması gerekmektedir. Yurt dışında Türkiye ile ilgili kanaatler oluşurken belli sonuçlara varmak için mutlaka bu soruların cevabıyla birlikte bir değerlendirme yapılması doğru olacaktır."

"Çözüm sürecinin devam edip etmeyeceği merak ediliyor"

"HDP'nin AB nezdindeki algısı bu son terör olaylarından sonra değişti mi?" şeklindeki bir soruya Bozkır, şu karşılığı verdi:

"Merak edilen konu aslında barış sürecinin devam edip etmeyeceği. Dolayısıyla HDP bağlantısı da barış süreciyle ilgili olarak ortaya çıkıyor. Barış sürecini bu noktaya getiren AK Parti hükümetleridir. Türkiye'nin geleceği bakımından, Türkiye'de etnik kökenine bakılmaksızın, yaşam biçimine bakılmaksızın, dini inancına bakılmaksızın, her insanın Türkiye'nin birinci sınıf vatandaşı olma arzusu, hiç kimsenin öteki adledilmemesi arzusu aslında barış sürecine bizi getiren gelişmelerin de temelini teşkil etmiştir. Tabiatıyla bu gelişmenin bugüne geldikten sonra sonuca ulaşması için en önemli iki unsur maalesef sonradan yerine getirilmemiştir. O da PKK'nın silahlarını bırakması ve militanlarının Türkiye'yi terk etmesidir. Temel unsur uygulanamayınca o zaman onun üzerine inşa edilmiş diğer hususların uygulanması imkanı da şu aşamada mümkün değildir."

Bozkır, "Çözüm süreci, barış sürecinin devam etmesi eğer Avrupa ülkelerinin, batı camiasının da bir arzusuysa, o zaman Türkiye'ye vermekte oldukları mesajı Türkiye'ye verdikleri kadar, PKK'ya ve bu sürecin bir parçası olan HDP'ye de vermeleri gerekir. Bu noktada da tam zamanıdır. Şimdi barış sürecini istiyorsa gerçekten batı camiası, o zaman silah bırakma yolunda Türkiye'deki PKK unsurlarının Türkiye'yi terk etmesi amacıyla bu baskıyı oraya tekzif etmeleri çok önemlidir. Bu konularda da görüşmelerimizde ortak bir noktaya ulaştığımızı düşünüyorum" dedi.

"Elini silahtan çekecek olan PKK'dır"

Terör faaliyetlerinin yoğunlaştığı bir atmosferde özellikle HDP'nin şu anda halka verdikleri mesajın makyajının çizildiğini, sindiğini gördükleri için başka bir çaba içerisinde olduklarını kaydeden Bozkır, “Yani terör saldırılarını örtmek için veya HDP'nin PKK ile olan bağlantılarını gizlemek için 'Türk hükümeti bunun müsebbibidir. Türk hükümeti saldırı halindedir ve dedikleri bir kelime de herkes elini tetikten çeksin yoksa biz kendi güvenliğimizi sağlarız'. Şimdi buralarda bunun iyice sorulup tam olarak ne denildiğinin anlaşılması lazım. Devletin hiçbir mekanizması asker olsun polis olsun legal olarak kendisine verilmiş silahlardan elini çekme durumunda değildir. Ülkenin ve insanların güvenliği için istikrarın barışın devamı için Türkiye'nin bekası için silahlı kuvvetler ve güvenlik güçlerimiz mevcuttur. Elini silahtan çekecek olan terör örgütüdür. Sadece silahtan çekecek olan da değildir. Bu silahları bırakacak olan çimentoya gömecek olan ve bu silahlarıyla birlikte Türkiye'yi terk edecek olan PKK terör örgütüdür. Yanlış bir algı yaratmak artık kolay değil. Ortada çok net bir tablo var. Önce bunlarla bağlantıları olanlar açıklamasını yapmak mecburiyetindedirler. Bunu yapabilirlerse Türk siyasi hayatının, Türk Meclisi'nin, Türk demokrasisinin muteber bir partisi olarak milletin oylarını almış bir parti olarak devam ederler. Bunu yapamadıkları nispette de o zaman yine milletin sorularının cevabını veremez durumda kalacakları bir tabloya intikal ederler” diye konuştu

Bozkır, Türkiye'nin terörle mücadele konusunda dış ülkelerden gelebilecek baskı konusunda, “Türkiye hiçbir ülke dedi diye ülkesinin huzuru, istikrarı, ülkesinin bekasıyla ilgiliyle olan adımları onlar dedi diye atmaz, ne gerekiyorsa Türkiye için o yapılır bunda bir tereddüt yok” ifadelerini kullandı.

PKK'nın Almanya'da bir camiye saldırmasının ardından Avrupa'nın kendi içinde terör sorunu yaşayıp yaşamayacağının sorulması üzerine de Bakan Bozkır, terörün hiçbir zaman görmezden gelinemeyeceğini vurgulayarak, “Terör öyle bir şey ki uzakta oluyor bana da herhangi bir şekilde yansımıyor onun için bende görmezden geleyim artık o noktada değiliz. Eğer bu terörle mücadele birlikte yapılamazsa ve bizim bölgemizde yayılma temayülü önlenemezse o zaman bu sadece Avrupa'ya değil tüm dünyaya yayılabilir tablo haline gelir” değerlendirmesinde bulundu.

Bozkır ayrıca geçmiş dönemde Fransa'da, Danimarka'da, Almanya'da, İngiltere'de, Akdeniz çevresindeki ülkelerde ve ABD'de yaşananların terörün ne kadar vahşi olduğunun göstergeleri olduğunu kaydetti.

Türkiye'nin verdiği mücadelenin sadece Türkiye barışı için değil dünya barışı ve istikrarı için bölge barışı ve istikrarı için önem arzettiğini belirten Bozkır, böyle bir anda Türkiye olarak batı camiasını, dünya devletlerini yanlarında görmek istediklerini ifade etti. Bozkır ayrıca dünya devletlerinden bu konuda Türkiye'ye destek olmalarını beklediklerini ve bu mücadelenin birlikte yapılması gerektiğinin önemini anlatmaya çalıştıklarını vurguladı.

Hükümet kurma çalışmalarına da değinen Bozkır, Türkiye'yi hükümetsiz bırakmama konusunda çalışmaların devam ettiğini söyledi.

7 Haziran seçimleri sonrası tabloda tek başına iktidarın çıkmadığına işaret eden Bozkır, “Milletin verdiği karar demokrasilerde herkesin başının tacıdır. Türkiye'de bizim milletten başka güvendiğimiz hiçbir unsur yoktur” dedi.

Yarın AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu ile CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu arasında yapılacak görüşme sonrası bir koalisyon kurulup kurulmayacağının açıklanacağını ifade eden Bozkır, onun dışında MHP ile ve seçim alternatifleri bulunduğunu ancak kendilerinin hiçbir alternatif sona ermeden diğer alternatiflerin geçerli olabileceği kanaatinde olmadıklarını belirtti.

Türkiye'nin AB sürecine de değinen Bozkır, 17. faslın açılmasının haziran ayında mümkün olmadığına işaret ederek, “Tüm beklentimiz ekim ayında bu faslın açılmasına bir engel olmadığı şeklinde. Fasıl açılmadan fasıl açıldı demek mümkün değil” diye konuştu.

Kıbrıs Sorunu'nun çözüme kavuşması halinde Kıbrıs Rum Yönetimi'nin bloke ettiği yaklaşık 14 faslın açılabilir hale gelmesinin söz konusu olacağını vurgulayan Bozkır, sekiz yıldır yaptıkları çalışmalar neticesinde her faslın iki ay içinde açabilecek konuma geldiğini kaydetti.

Sembolik olarak 17. faslın açılmasından daha önemlisi 23 ve 24. fasılların açılması olduğuna işaret eden Bozkır, “23. fasıl siyasi kriterlerle ilgili fasıldır. 24. fasıl ise geri kabul anlaşması, vizelerin kalkması, mülteci sorunu, pasaport ve sınır güvenliği konularındadır. Bunların açılmamasını biz eksiklik olarak görüyoruz. Bu fasılların açılması hainde AB'nin Türkiye ile ilgili bugün bir anlamda hak etmediği tenkit yapma imkanını o zaman bu fasıllar nedeniyle legal haline getirebileceğine inanıyoruz. Tenkitlerimizi karşılıklı olarak dile getirirdik. Bundan Türkiye, AB de süreçte ve yansımaları itibarıyla bölgedeki ülkeler de yarar görürdü. Önümüzdeki dönem beklentimiz 17. faslı açtık işte 4 senedir yeni bir fasıl açıldı sembolik görüntüsünün ötesinde işin esasına yönelik bu 23 ve 24. faslın açılmasıdır. Bir yanlış algı vardı Türkiye bunları açmak istemiyor diye. Yaklaşık bir kaç yıldır biz iki ay içerisinde bu fasılları açarız, açılış kriterlerini yerine getirdik dolayısıyla bizim açımızdan sorun yok tezimizi dile getiriyoruz. Hiçbir sıkıntımız yok tüm fasılları iki ay içerisinde açabilecek durumdayız, hatta ben espri yapıyorum tombala gibi açılmamış fasılların numaralarını bir torbaya koyun çektiğiniz numara hangi fasıla tekabül ediyorsa onu iki ay içinde açalım diyorum o kadar iddialıyız. Ama bu siyasi bir karar, açılmazsa da dünyanın sonu değil biz işimize bakıyoruz. Bu süreci devam ettiriyoruz” ifadelerini kullandı.

BAKMADAN GEÇME!