Güncelleme Tarihi:
6. Berlin Türk Filmleri Haftası vesilesiyle geldiği Almanyanın başkenti Berlindeki Türkevinde düzenlenen bir toplantıya katılan Livaneli, moderatör olarak görev yapan Yeşiller Partili Berlin eyalet meclisi üyesi Bilkay Öneyin, daha sonra da toplantıya katılan vatandaşların sorularını yanıtladı.
Toplantıya Türkiyenin Berlin Başkonsolosu Ahmet Nazif Alpman ve eşi Sevinç Alpman ile Alman Sol Parti Federal Meclis üyesi Hakkı Keskin de katıldı.
Türkiyenin AB üyeliğini destekleyip desteklemediğinin sorulması üzerine Livaneli, Türkiyenin 250 yıldır Avrupanın bir parçası olmak için çaba harcadığını, ancak ABnin her istediğini de kabul etmemesi gerektiğini belirterek, "AB, Atatürkün projesinin de bir parçası, ancak tümüyle teslim olmamızı gerektirmiyor" dedi.
Parti kapatmayla ilgili bir soru üzerine de Livaneli, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin, zamanında Refah Partisinin kapatılabileceğine karar verdiğini hatırlatarak, "Demek ki partiler kapatılabiliyormuş" diye konuştu.
Buna rağmen parti kapatmanın demokrasiyi zedeleyen bir unsur olduğunu, ancak yargının da denetleyici bir organ olarak yıpratılmaması gerektiğini ifade eden Livaneli, "Asıl sorun, anayasamızın 80 yıl sonra değiştirilmek istenmesi" ifadesini kullandı.
CHPden ayrılmasına da açıklık getiren Livaneli, CHPnin birçok alanı boş bıraktığını ve hiç anlayamadığı bir milliyetçilik çizgisi içine girdiğini kaydetti ve bu partinin içine kapanarak yabancılara düşman haline geldiğini, AK Partinin son seçimlerde bu kadar çok oy toplamasının da bundan kaynaklandığını savundu.
Livaneli, "genel olarak her şeyi denemeyi seven bir insan olduğunu, bir tek politikada başarılı olamadığını, bu nedenle bu dosyayı kapattığını" ifade etti.
Sinemaya uyarlanan ve Berlin Türk Filmleri Haftasının açılış filmi olarak gösterilen "Mutluluk" adlı filmin uyarlandığı aynı adlı romanıyla ilgili soruları da yanıtlayan Livaneli, filmlerde genel olarak romanların büyük bir kısmının yansıtılamadığını, ancak bu filmde, romanında anlatmak istediği ruhun verilmiş olduğunu gördüğünü ve bundan büyük mutluluk duyduğunu söyledi.
Romanıyla bağlantılı olarak töre cinayetleriyle ilgili görüşlerini de anlatan Livaneli, "bunun en büyük bir insanlık suçu ve insan doğasına aykırı bir şey olduğunu" belirterek, bu tür cinayetlerin Avrupanın göbeğinde de işlenmesinden büyük üzüntü duyduğunu ifade etti.
Livaneli, bunun sadece Türkiyenin ya da İslam ülkelerinin sorunu olmadığını, Avrupada kadınlara yönelik şiddet rakamlarının da çok yüksek olduğunu kaydetti.
Avrupada Türklerle ilgili ön yargıların hala kalkmamış olmasına da öfkelendiğini ifade eden Livaneli, Türkiyenin bilgisayar çağında yaşadığını, modernliğin yaşamın her alanında var olduğunu, buna rağmen Avrupadaki ön yargıların hala var olduğunu söyledi.
Romanının en fazla ilgi gördüğü ülkelerin başında ABDnin geldiğini belirten Livaneli, romanının bu ülkede ödül aldığını, ayrıca Fransa ve İtalyada da "ayın kitabı" seçildiğini ve 22 dilde yayınlandığını ifade etti.
Türkiyenin bu yıl "konuk ülke" olacağı Frankfurt Kitap Fuarının da Türk edebiyatının tanıtımı açısından çok önemli olduğuna işaret eden Livaneli, bu fuarın iyi değerlendirilmesini ümit ettiğini kaydetti.