8 Ekim’i bekleyin

ALMANYA’da gelecek genel seçimler, Sosyal Demokrat Parti (SPD), Yeşiller ve Hür Demokrat Parti’nin (FDP) oluşturduğu koalisyon hükümetinin ‘mecburi evliliği’, zaman zaman yaşanan ‘aile kavgalarına’ rağmen, bu yasama döneminin sonuna kadar iktidarda kalması halinde, en erken 2025 yılı eylül ayında yapılacaktır.
Koalisyonu terk etmenin kendi partilerinde çöküntüye yol açacağını bildikleri için, ortakların hiçbirinin de bunu göze alamayacağından hareket edilmektedir.
İşte o nedenle seçimlere daha iki yıldan fazla bir süre olduğu halde, CDU/CSU’da daha şimdiden başbakan adayı kavgası başlatılması hem yersiz hem de anlamsızdır.
Çünkü iki yıl gibi uzun bir süre içinde beklenmedik değişiklikler yaşanması mümkündür.
Evet...

‘BENDEN KORK’
CDU’lu Kuzey Ren Vestfalya (KRV) Eyalet Başbakanı Hendrik Wüst, her ne kadar “Benim aktüel görev yerim KRV’dir” dese de gelecek genel seçimlerde muhafazakâr kanat CDU/CSU’nun başbakan adayı olma sinyallerini şimdiden verdi.
Hem de CDU’nun Genel Başkanı Friedrich Merz’e verip veriştirerek.
Merz’in CDU’yu güçlendiremediği, partiye güç katamadığı suçlamasında bulundu.
“Sağ popülist Almanya için Alternatif’i (AfD) yarıya indireceğim” sözü vererek CDU’nun başına geçen Merz döneminde AfD’nin oy oranını iki kat artırdığını hatırlatarak, dolaylı bir biçimde de olsa ‘beceriksiz’ suçlamasında bulundu.
47 yaşındaki Hendrik Wüst, kendisinin Almanya’nın uzun yıllar başbakanlığını yapan Helmut Kohl ve Angela Merkel’in ‘yolundan gittiğini’ söyledi.
Yani bir yerde bir dönemler Friedrich Merz’in altından CDU/CSU Federal Meclis Grup Başkanı koltuğunu da çekip alan ve onu politikadan uzaklaştıran dönemin CDU Genel Başkanı Angela Merkel’i örnek aldığını söyleyerek Merz’e “Benden kork” dedi.
Tabii 67 yaşındaki Merz sessiz kalmadı...
KRV’de de AfD’ye desteğin büyük ölçüde arttığını söyleyerek, ‘parti arkadaşı’ olan Eyalet Başbakanı Wüst’ü ‘başarısızlıkla’ suçladı.
Ama yine de “Şu anda başbakan adaylığı gündemimizde yok” diyerek, tartışmaları körüklemek istemedi.
Ancak Merz istese de istemese de bu tartışmalar devam edecektir.

‘BEN DE VARIM’ DİYEBİLİR
Almanya’da genelde köklü partilerin Genel Başkanları başbakan adayı gösterilir.
Ancak ‘kardeş partilerin’ iki Genel Başkanı vardır.
‘Küçük kardeş’ CSU’nun Genel Başkanı ve Bavyera Eyalet Başbakanı Markus Söder’in her an için yine “Ben de varım” diyebileceği göz ardı edilmemelidir.
Bavyera’da 8 Ekim’de Eyalet Parlamentosu seçimleri yapılacaktır.
CSU’nun bu seçimlerden yine ‘en güçlü parti’ olarak çıkmasına kesin gözüyle bakılmaktadır.
CSU lideri Söder, partisini bu seçimlerden daha da güçlenerek çıkarırsa, hiç şüphesiz gelecek genel seçimlerde Almanya’nın başbakanlığına da soyunacaktır.
2021 yılındaki genel seçim öncesi “Benim yerim Bavyera’dır” dediği halde, CDU’lu Armin Laschet’e karşı son anda başbakan adaylığını ilan eden, ancak CDU’nun kendi adayının arkasında durması üzerine ‘gönüllü’ olarak feragat etmek zorunda kalan Markus Söder, bu kez öyle kolay kolay pes etmeyecektir.
Evet...

‘İLK’İ GERÇEKLEŞTİRMEK İSTEYECEK
Almanya Federal Cumhuriyeti’nin tarihinde şimdiye kadar yapılan 20 genel seçimde ‘kardeş partiler’, sadece 1980 yılında dönemin CSU’lu Bavyera Eyalet Başbakanı Franz-Josef Strauss’u, 2002 yılında da Edmund Stoiber’i başbakan adayı göstermiştir.
Ancak Strauss, SPD’li Helmut Schmidt, Stoiber de Gerhard Schröder karşısında tutunamamıştır.
Bunu şüphesiz Markus Söder de bilmektedir.
Ama buna rağmen bir ‘ilki’ gerçekleştirmek için Söder, bu kez muhafazakâr kanadın başbakan adayı olmakta ısrar edecektir.
O nedenle 8 Ekim’i beklemeden CDU’lu politikacıların şimdiden kendi kendilerine gelin güvey olmaları ve başbakan adaylıklarını ilan etmeleri anlamsızdır.