Güncelleme Tarihi:
Chemnitzli rock grubu Kraftklub ile Die Toten Hosen adlı ünlü müzik grubu Wir Sind Mehr (Biz Daha Çoğuz) çağrısıyla ırkçı saldırılara, yabancı düşmanlığına karşı pazartesi akşamı kentte konser düzenledi.
Konseri ve havayı yerinde izlemek için Berlin’den otomobille yola çıktım. Otoyol çevre kentlerden Chemnitz’e giden araçlarla doluydu. İki saatlik yolu dört saatte aldım.
DÖNERCİLER KAPALIYDI
Kentte aynı akşam aşırı sağcılar yine gösteri yapacaktı. Yola, olaylar çıkar mı endişesiyle çıktım. Yolda polisin güvenlik tehlikesiyle aşırı sağın gösterisini yasakladığı haberi geldi. Otoyoldan çıkıp kentin banliyölerinde ilerlerken, bazı döner kebap yazılı büfeleri kapalı görünce, endişem daha da arttı. Ana tren garı civarını özel polis ekipleri tutmuştu. Trenlerle akın akın insanlar geliyordu. Polis neonazi görünümlü birkaç kişiyi araçta gözaltına almıştı.
BÜYÜLEYİCİ MANZARA
Kent meydanına vardığımda gördüğüm manzara büyüleyiciydi. Konsere 20 bin civarında insan bekleniyordu ama 65 bin kişi gelmişti. Büyük çoğunluğu genç ziyaretçiler, ellerinde “Bugün yabancı, yarın arkadaş”, “Almanya renkli”, “Kapalı odalar küflenir” yazılı pankartlar, tempo tutarak, dans ederek, müthiş bir festival havası estiriyordu. Meydanın etrafında binaların balkon ve terasları salkım saçak insan doluydu. Her biri Almanya’nın güzel, hoşgörülü, insansever yüzünü yansıtıyordu.
GÖZLERİM DOLDU
Konser, bıçaklı kavgada öldürülen bir çocuk babası Daniel H. ve yabancı düşmanı saldırılara kurban gidenler için bir dakikalık saygı duruşuyla açıldı. Rock grubu Kraftklub solisti Felix Kummer, sahneye çıkıp “İyi Akşamlar Karl Marx şehri” deyince, yer yerinden oynadı. Karl Marx 250 bin nüfuslu Chemnitz’in eski adıydı. Felix Kummer orada gördüğü Almanya’nın güzel yüzünü tarif etti:
“Farklı, sempatik bu güzel yüzleri, gözleri görmek inanılmaz güzel bir şey. Burada olduğunuz için çok mutluyuz. Bugün akşam yabancı düşmanlığına, ırkçılığa, homofobiye, puşt AfD’ye karşı burdayız.”
ÇIĞA DÖNÜŞMEDEN
Die Toten Hosen grubunun solisti Campino şiirsel bir dille anlattı ortamı:
“Bu, sağa karşı bir sol mücadele değil. Biz, hangi siyasi renkten olursa olsun, saldırgan sağ bir güruha karşı bir duruş sergilemek için, insani yanımızı göstermek için buradayız. Irkçılığa, yabancı düşmanlığına yer yok demek için buradayız. Biz onu daha kar topuyken, çığa dönüşmeden dağıtmak için buradayız. Çoğunluk biziz. Yaşlı, genç, hep beraber renkliyiz. Bu kadar insanı burada görünce, inanın gözlerim doldu.”
O DA DAYAK YEMİŞ
O havayı görünce, benim de gözlerim dolmadı değil. Önce yabancı gördüğüm simalardan başladım sorularıma. Önümde iki yabancı genç duruyordu. Suriyeliydiler. Bahrayn Avşar, üç yıl önce Almanya’ya gelmiş. Altı aydır Chemnitz’de yaşıyor. Avşar, düzgün bir Almancayla kentte son bir haftadır yaşadığı kabusu anlattı. Aşırı sağın yabancı avına çıktığı gün saldırıya uğrayıp dayak yemişti. Youtube’da kendisinin saldırıya uğradığını gösteren bir videoyu gösterdi.
“Ondan sonra günlerce sokağa çıkamadık. Çok korktuk. Bana vuran ve arkadaşımın cep telefonunu kıran adama ‘Niçin vuruyorsun?’ diye sorduk. ‘Bir an evvel defolup memleketinize gitmeniz için’ dedi. Arkadaşımla kaçarak, kurtulduk.”
İYİ DAVRANDILAR
Genç bir kız olan Afganlı Sarah, teyzesi ve annesiyle gelmişti. Chemnitz’de okula giden Sarah, “Bana bugüne kadar Almanlar hep iyi davrandılar. Ancak son hafta kabus gibiydi. Dışarı çıkmaya cesaret edemedik. Bugün bu konserle yeniden cesaret bulduk” diye anlattı.
TÜRKLER VAR MIYDI?
Çeçen Zaire de annesiyle birlikte gelmişti:
“5 yıldır Chemnitz’de yaşıyoruz. Ben 10’uncu sınıfa gidiyorum. Hiçbir dışlamaya maruz kalmadım. Ama son olaylar bizi çok korkuttu. Dışarı çıkamadık günlerce. Şimdi rahatladık.”
65 bin insanın geldiği konsere mutlaka Türkler de gelmiştir ama ben dikkatle aramama rağmen bir Türke rastlamadım.
ALMANLAR NE DİYOR?
Konsere gelen Almanlara, “Niçin buradasınız?” diye sordum. Chemnitz yakınlarındaki Olbernhau kentinden ailesiyle birlikte gelen Martin Steiner anlattı:
“Bir gösteriye katılmak zaman isteyen, yorucu bir şey. Ama katılmak, tavır göstermek zorunda hissettik kendimizi.”
Onlara, “Almanya altın çağını yaşıyor. Refah zirvede. İşsizlik yok denecek kadar az. Nereden kaynaklanıyor bu yabancı düşmanlığı?” diye sordum. Şu cevapları verdiler:
“Biz küçük bir kentte yaşıyoruz. Hemen hemen herkes herkesi tanıyor. Çok az yabancı var. Ama insanların yüzde 25’i AfD’yi seçti. Her dört kişiden biri demek bu. Çok şaşırdık. İnsanlarda siyaset tarafından ihmal edildikleri hissi var. Eğitim sorunu var. İnsanlar Doğu Almanya döneminden kalma istihbarat teşkilatı Stasi etkisini halen atamadı üzerinden. Konuşmuyorlar. Konuşmaya korkuyorlar. Biz Çek sınırındayız. ‘Çek’ten gelecekler bisikletlerimizi çalacaklar’ diye konuşuyorlar. Bizim orda bir inşaat şirketi var. Sahibi kaçak işçi çalıştırdığı için gözaltına alındı. Ama insanlar, orada çalışan yabancı işçiler bıçak çekmiş diye anlatıyorlar olayı.”
BAKIMLI BİR ŞEHİR
Adını tam ortasından akan Chemnitz Nehri’nden alan Chemnitz’e ilk kez gidiyordum. Kökeni Slavca ‘kamenica’dan geliyor. Taşlı dere anlamına geliyor. Chemnitz’e giderken, ihmal edilmiş, gri, bakımsız bir kent bekliyordum. Güçlü işçi, köylü, aydın insan heykelleri dışında, eski Doğu Almanya döneminden hiçbir eser yoktu. Geniş, temiz, son derece bakımlı parke taş ve mermer kaplı sokakları, restore edilmiş pırıl pırıl binaları, belediye sarayı, alış veriş merkezleriyle inci gibiydi. O zaman nedir bu mutsuzluğun kaynağı?
İNSANLAR GÜLMÜYOR
Cafe Brasil’de çalışan Tunus kökenli bir İtalyan garson, “İnsanların yüzü gülmüyor. Hep iş, iş ve iş düşünüyorlar. Yaşama, aşka zaman yok. Belki de ondan” dedi.
Chemnitz’de Alanya Kebap Evi’nin önünde metrelerce uzanan uzun kuyruklar oluşmuştu. Kent merkezinde Mangal adlı bakımlı güzel bir restoran gördüm. 65 bin insanın geldiği, en küçük bir olay yaşanmadan dağıldığı Chemnitz’den ayrılırken, yaşadığım atmosfer rahatlatıcıydı. Ama endişe ve korkularım da tamamen dağıldı diyemem.