Güncelleme Tarihi:
TÜRKİYE Araştırmalar Merkezi’nin (TAM) Türkiye ile Almanya arasında imzalanan iş gücü anlaşmasının 60’ıncı yılı dolayısıyla Düsseldorf’ta düzenlediği etkinlikte konuşan Laschet, “60 yıl önce ülkemize çalışmaya gelen o insanlar bizim ülkemizi kalkındırdılar. Onlar bize ait ve takdiri edilmeyi herkesten çok hak ediyorlar. Ben de buradan bir kez daha hepsine teşekkür ediyorum” dedi.
‘ANIT VE HATIRA YERLERİ YAPMALIYIZ’
Laschet, 10 yıl sonra Almanya’da birinci kuşak neslin belki de kalmayacağına işaret ederek, “Ülkemize çalışmaya gelen birinci kuşağın gelecek nesiller tarafından tanınması, bilinmesi için daha fazla anıt veya hatıra yerleri yapmalıyız. Onları belki bu şekilde takdir edebiliriz” diye konuştu. Türkiye’den o dönem Almanya’ya çalışmaya gelen herkesin ülkesinde bir işi olduğuna dikkati çeken Laschet, şunları söyledi: “Bir müddet sonra iş gücü alımı durduruldu. Bu sefer aile birleşimleri başladı. Ama biz hâlâ burada kalıcı olduklarını kabullenmek istemedik ve hâlâ misafir işçi gözüyle baktık. O insanlar Almanya’da biraz para kazanıp tekrar dönmeyi planladılar ancak bambaşka bir hayat sahibi oldular. Almanya bu insanları 2000’li yıllara kadar hâlâ misafir olarak gördü. Ondan sonra bu insanların uyumu eğitimi konuşulmaya başlandı.”
‘ERDOĞAN COŞKUYLA KARŞILANDI’
Türklere 1980’li yıllarda ülkelerine geri dönmeleri için prim teklif edildiğini aktaran Laschet, “Biz Almanlar bunun iyi olduğunu düşündük hem para alacaklar hem de memleketlerine dönüp mutlu olacaklar. Ancak onlar bunu parayı al ve git olarak algıladı. İstenmediklerini düşündüler. Biz ise bunu yıllar sonra fark ettik” diye konuştu. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Almanya’ya geldiğinde 20 bin kişi tarafından coşkuyla karşılandığını hatırlatan Laschet, “Biz buradaki Türklere sizin temsilciniz biziz demedik. Almanya’ya aidiyetleri konusunda geç kalınmış söylemler oldu. Partimizden Başbakan Angela Merkel bile yıllar sonra buradaki Türklere ‘ben sizin de başbakanınızım’ ifadesini kullandı” dedi.
MECLİS’TE 83 GÖÇMEN KÖKENLİ MİLLETVEKİL VAR
Alman Federal Meclisi’nde 83 göçmen kökenli milletvekili bulunduğunu ifade eden Laschet, şunları kaydetti: “Bundestag’da milletvekili isimleri okunduğunda göçmen kökenlilerin isimlerine sıra geldiğinde Almanya için Alternatif Partisi üyeleri rahatsız oldular. Yeşiller Partisi’nden Cem Özdemir 1994 yılında ilk Meclis’e girdiğinde başkanlık divanında katip olarak oturmuştu. O dönem Meclis’in telefon hattı kitlendi. Arayanlar ‘o Türk orada ne yapıyor’ diye sordular. O dönem öyleydi ama bugün göçmen kökenli milletvekillerinin sayısının artması artık gayet normal hale geldi. Bence de bu kadar göçmen kökenlinin Meclis’te olması çok güzel bir şey” değerlendirmesinde bulundu.
İNSANLIĞA BÜYÜK KATKI SUNDULAR
Babasının hikâyesini anlatırken gözleri dolan Güler, 60 yıl önce Almanya’ya çalışmaya gelen babası gibi kişilerin Almanya’nın kalkınmasına yadsınamaz katkılarda bulunduklarını vurgulayarak, “Gelen insanların eğitimine bakmadılar, onların fiziki güçlerine baktılar, çalışabilir mi çalışamaz mı diye. İşte o insanların çocukları bugün bilim adamları, sanatçı, iş adamları oldu. Kovid-19 aşısını bulup bir anlamda insanlığa çok büyük katkı sundular. O insanlar gibi, normal bir dönerci veya küçük iş sahibi fark etmez, hepsi Almanya toplumu için kazançtır. Onlar kabul edilmeyi ve takdiri fazlasıyla hak ettiler” diye konuştu.
‘HEPİMİZ İÇİN BİR TEHDİTTİR’
Krüger, Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın 2020 raporuna göre Almanya’da her gün 60’tan fazla aşırı sağcı suç işlendiğini vurgulayarak, “Buna sözlü taciz, tehdit dahil değil. Bu gelişmeler hepimiz için bir tehdittir, ancak elbette özellikle göçmenleri etkiliyor. Devlet ve toplum bu insanların güvenliğini sağlayamadığı sürece inandırıcı olmaktan da söz edemeyiz. Bu yüzden demokratlar olarak hepimiz bir arada durmalıyız” ifadelerini kullandı. Programda Almanya’ya 1960 yıllarda gelen birinci kuşağın hikâyelerinin anlatıldığı görüntüler gösterildi, ardından birinci nesil Türklere çiçek takdim edildi.