Güncelleme Tarihi:
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Almanya’ya gelen göçmenlere önce ‘yabancı’, sonra ‘misafir işçi’ ve ardından ‘göçmen kökenli’ denilirken, göçmenlerin kendi içindeki özellikleri nedeniyle de zaman zaman daha farklı kavramlarla tartışıldığına işaret etti.
Bakan Özoğuz, “Göçmenler hala kategorize ediliyor. Burada doğup büyüyen ve aslında hiçbir yere göç etmeyene de göçmen veya göçmen kökenli deniliyor” dedi. Almanya’da göçmenlere aynı gözle bakıldığını anlatırken başından geçen bir anekdot anlatan Özoğuz, şöyle dedi: “Ben misafir işçi çocuğu değilim. Babam da zaten Türkiye ile iş gücü göçü anlaşmasından önce, 1959 yılında iş adamı olarak Almanya’ya gelmiş. Buna rağmen bana her yerde ve her durumda misafir işçi çocuğu derlerdi. Çünkü Türktüm. Bu ülkede Türk deyince akla misafir işçi geliyordu. Pasaportuma da misafir işçi damgası vurdular.”
‘MİSAFİR İŞÇİ’ AVANTAJI
Pasaportundaki ‘misafir işçi’ damgasının kendisine avantaj sağladığını gülerek anlatan Özoğuz, “Misafir işçiler Türkiye’ye hediye götürdükleri için Lufthansa diğer yolculara göre misafir işçilerin daha fazla yükle uçağa binmelerine müsaade ediyordu. Pasaportumdaki damga sayesinde benim için de avantaj oluyordu” deyince salondakiler de güldü.
Göçün üzerinden 60 yıl geçmesine rağmen hala eksikliklerin bulunduğunu belirten Özoğuz, “60 yıl sonra farklı dillerin önemini yeni fark ettik. Mezarlıklarla ilgili hala büyük eksiklikler var. Sağlık alanında hastalara ve yaşlılara yönelik farklı kültürlerin hassasiyetini dikkate almalıyız” dedi.