Güncelleme Tarihi:
42 YIL SONRA CİNAYETLE İLGİLİ İLK BELGE
Ancak aradan 42 yıl geçtikten sonra 2016 yılında, aynı zamanda “Stasi” kısa adıyla tanınan İstihbarat Teşkilatı ve Doğu Almanya Devlet Güvenlik Bakanlığı (MfS) arşivlerinde, cinayetle ilgili ilk belge ve bilgilere rastlandı.
Belgelerde, Czeslaw Kukuczka’nın 29 Mart 1974 tarihinde elinde bir çantayla saat 12.30’a doğru Polonya’nın Doğu Berlin’deki büyükelçiliğine gittiği, Batı’ya geçmesine izin verilmesine yardımcı olmalarını istediği, aksi takdirde çantadaki bombayı patlatacağı tehdidinde bulunduğu yer aldı.
Büyükelçiliğin derhal Stasi ile irtibata geçtiği ve kısa bir süre sonra gelen bir Stasi elemanının kendisine “düzme” bir geçiş belgesi vererek, Friedrich tren istasyonundaki geçiş noktasına kadar refakat ettiği de.
Adı Martin N. olan Stasi subayının ‘amirleri’nin emriyle planlı bir şekilde Polonyalı Czeslaw’ı tesirsiz hale getirdiği, yani öldürdüğü de.
Ve sonradan bombalı bir eylemi engellediği için dönemin Stasi şefi Erich Mielke tarafından Liyakat Nişanı ile ödüllendirildiği de.
Arşivlerdeki bu belgelerin ortaya çıkması üzerine Berlin polisi ve savcılık uzun süre titiz bir biçimde detaylı araştırma, inceleme ve soruşturma sürdürdü.
Ve 2017 yılında “zaman aşımı” nedeniyle Martin N. hakkında dava açılmasından vazgeçildi.
*
Ancak daha sonra elde edilen bazı başka bilgi ve belgelere dayanarak bunun “planlı bir adam öldürme” cinayeti olduğu gerekçesiyle 2023 yılında Martin N. hakkında Berlin Eyalet Mahkemesi’nde dava açıldı.
Ve hafta başında yapılan duruşmada, yargıç “Her ne kadar Stasi tarafından planlansa ve amirleri tarafından emir alsa da, silahını çekip hiç tereddüt etmeden, acımasızca öldürdüğü için” 80 yaşındaki Martin N.’yi 10 yıl hapis cezasına çarptırdı.
Bu tarihi bir karardı.
Çünkü eski bir Stasi elemanı adam öldürme suçundan ilk kez cezaya çarptırılmıştı.
Hem de resmi verilere göre 250’ye yakın, Berlin Hür Üniversite’nin araştırmalarına göre 370’in üzerinde kişi özgürlüğe kavuşmak için Doğu-Batı Almanya sınırlarında Stasi elemanları tarafından öldürüldüğü halde.
Evet...
Martin N. işlediği planlı cinayetten 50 yıl sonra cezaya çaptırıldı.
“Almanya’da yargıçlar var” söylemini hatırlatan bu karar üzerine, aklıma ister istemez, başta “dazlaklar” (Skinheads) ve Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) terör örgütü tarafından Almanya’da işlenen ırkçı cinayetler geldi.
NSU CİNAYETLERİNİN PERDE ARKASI HÂLÂ AYDINLATILMADI
Federal hükümetin resmi verilerine göre 3 Ekim 1990’da iki Almanya’nın birleşmesinden bu yana aşırı sağ motifli 116 cinayet işlendi.
Yani göçmen kökenli 116 kişi ırkçılığın kurbanı oldu.
Kendisi de ırkçılık kurbanı olan Angola kökenli Amadeu Antonio adına kurulan Amadeu Antonio Vakfı’nın verilerine göre iki Almanya’nın birleşmesinden bu yana en az 219 kişi aşırı sağcı ırkçılar tarafından öldürüldü.
1970 yılından bu yana Almanya’da en az 315 göçmen kökenlinin ırkçı motifle öldürüldüğünden hareket edilmektedir.
Almanya’da 2000-2007 yıllarında, Alman basınında başlangıçta “döner cinayetleri” olarak nitelenen ve NSU teröristleri tarafından işlenen cinayetlerde 8 Türk, bir Yunanlı ve bir Alman kadın polisin yaşamını yitirdi.
Dönemin Almanya Başbakanı Angela Merkel söz verdiği halde, NSU cinayetlerinin perde arkası, aradan yıllar geçtiği halde, hâlâ açıklık kazanmamıştır.
Bazı çevrelere göre bilinçli olarak açıklık kazandırılmamıştır.
NSU teröristleri ve diğer aşırı sağcılar tarafından işlenen bu cinayetlerin her yönüyle aydınlatılması için 50 yıl beklenmemelidir.
Almanya’da sorumluluk taşıyan politikacılar ve adalet makamları, bu ırkçı cinayetleri, özgürlükçü demokratik hukuk devleti Almanya Federal Cumhuriyeti’ne yakışır biçimde aydınlığa kavuşturmalıdır.