Güncelleme Tarihi:
BERLİN Başkonsolosu Mustafa Pulat’ın evsahipliğinde Berlin Türkevi’nde düzenlenen ‘Hürriyet’in Tanıklığında Göçün 50. yılı’ adlı sergi çerçevesinde paneller dizisinin ikincisi yapıldı. Gazeteci yazar Doğan Hızlan’ın yönettiği ‘Almanya’ya göç ve Almanya’daki Türkçe Kültür’ adlı panele konuşmacı olarak Yazar ve Şair Gültekin Emre ile Oyuncu Yekta Arman katıldı.
EĞİTİME ÖNEM VERİN
Berlin Başkonsolosu Mustafa Pulat, Türkçe’nin önemine değinirken bir dilin öğrenilmesinin sistematik olması gerektiğini söyledi. Pulat, bireylerin kendi çabalarının Türkçe’nin öğrenilmesine yetmeyeceğini, Türkçe’nin yeni kuşaklara öğretilmesinde velilere büyük sorumlulukların düştüğünü kaydetti.
Eğitime önem verilmesi gereğini hatırlatan Pulat “Berlin’de 56 öğretmenimiz çocukların Türkçe öğrenmeleri için görev yapıyor. Burada büyüyen çocukların ana dili Almanca olacak. Ama Türkçe’yi de küçük yaştan itibaren öğrenmeleri onların geleceği için önemli. Bunun için Türkevi’nde Türkçe kurslar düzenliyoruz“ dedi. Pulat ayrıca Türkevi’nin sanatsal ve edebiyat etkinlikleri için her zaman kapılarını açık tuttuğunu da hatırlattı.
YAŞAMI ANLATAN SERGİ
Gazeteci yazar Doğan Hızlan, Türkevi’ndeki Hürriyet’in Tanıklığında Göçün 50. yılı’ adlı serginin yaşamı anlattığını söyledi. Serginin çok başarılı bir çalışma olduğunu anlatan Hızlan, “Resimler Türklerin buraya gelişini anlatıyor. Şehir yaşantısını bilmeden, kentleri görmeden Avrupa’nın büyük kentlerine geliyorlar. Kendilerini şehir yaşantısının içinde buluyorlar. Yazar Feridun Zaimoğlu’nun dediği gibi birinci kuşak altın kuşaktır“ dedi.
Türklerin Almanya’daki tiyatro çalışmalarının 1970’li yılarda başladığını belirten Arman “İlk kuşağı tiyatroya çekmek çok zor değildi. İlgisi vardı. İkinci kuşakta da aynı ilgi sürdü. Fakat şunu açıklıkla söylemek gerekir; üçüncü kuşak gençler tiyatroya önem veriyor. 13-14 yaşındaki çocuklar m kendiliğinden gelip oyun oynamak istiyorlar. Türkçe’yi iyi kullanamamanın verdiği sıkıntılar var. Fakat biz tiyatro eğitimini verirken Türkçe de öğretiyoruz“ dedi.
DÖNEMSELLİK ÖNEM KAZANIYOR
Yazar ve şair Gültekin Emre ise ‘Genç Türk kuşakların edebiyatı nasıl algıladıkları sorusuna’ “50 yıllık göç tarihinde edebiyat dönem dönem farklı algılandı“ cevabını verdi. Emre “1980’li yıllara kadar gençlerin sanata ve edebiyata büyük önem verdi. Fakat son yıllarda edebiyat ve sanattan kopuşlar yaşandı. Çeviri, yazı yazma, şiir üretim dönemi maalesef azaldı. Buna da Türkiye’yi çok iyi izleyememe ve yazılanları basamama gibi nedenler etken oldu. Ayrıca zaman zaman açılan kitap evleri de kapandı. Şimdi tek tek kitapçılar var, onlar direniyor“ dedi.
Almanya’daki Türk yazarların göçü ve buradaki Türk yaşantısını yansıtmada başarılı olup olmadığı yönündeki soruya ise Emre, Almanya’yı iyi anlatan eserler çıktı. Göçü güzel yansıtan kitaplar üretildi. 50 yıllık göç tarihinde başarılı ve kalıcı edebiyatçılar önemli eserler verdi. Fakat bunun yanı sıra yakınma edebiyatı olarak da bazı eserler karşımıza çıktı. Bunlar kalıcı olamadı. Kopuk kopuk, konusuz, belli bir temele oturmayan eserler de var“ dedi. Emre, göç tarihe bakıldığında burada büyüyen bir çok Türk yazarın hem Türkçe hem de Almanca başaralı eserlere imza attığını da belirtti.
EDEBİYAT KALICI
Doğan Hızlan “Herhangi bir siyasi makaleyi veya yazıyı istediğiniz kadar başarılı bir şekilde kaleme alın. Bunun kalıcı olma şansı yok. Edebi özellikler taşıyan makaleler kalıcıdır. Edebiyat kalıcıdır“ dedi. Hızlan’ın ‘Tiyatronun verdiği Türkçe ve oyunu kuşaklar nasıl karşılıyor? Sonradan gelen kuşaklar Türkçe ve tiyatro ile ne kadar ilgili sorusuna oyuncu Yekta Arman, son zamanlarda Türkçe ve Türkçe tiyatroya yeni neslin ilgisinin arttığı cevabını verdi.