Güncelleme Tarihi:
11. Bazı emeklilerin maaşı yüksek bazılarının ki düşük oluyor neden? Yeni yasayla nasıl olacak? Emekli aylıkları arasındaki farkın nedeni sigortalıların prime esas kazançlarının veya çalışma sürelerinin bir birinden farklı olmasıdır. Diğer yandan aynı durumda olan sigortalıların emekli aylıklarının da emeklilik tarihine göre bir birinden farklı olduğu görülebilmektedir. Bunun nedeni ise, önceki yıllarda farklı tarihlerde çıkarılan yasalarla, prime esas kazanç taban ve tavanı arasındaki oranın veya prime esas kazanç tespitinin değiştirilmiş olmasıdır. Yeni yasa ile aynı durumdaki sigortalıların aynı emekli aylığından yararlanabilmesi sağlanacaktır.
12. Emekli olduktan sonra aylıklar nasıl belirlenecek ? Aylık bağlama oranı, kişinin sigortalı olarak geçirdiği her yıl başına çalışma süresi boyunca prime esas kazançlarından hesap edilen ortalama aylık kazanç veya gelirinin yüzde kaçını emekli aylığı olarak alacağını gösterir. Ülkemizde aylık bağlama oranları dünyadaki diğer ülkelerden daha yüksektir. Mevcut net ücretinin % 100’ünün üstünde oranlarda aylık bağlanmaktadır. Aşağıdaki tabloda görüldüğü üzere, Lüksemburg dışında AB ülkelerinde emekli aylıklarının son alınan net ve brüt ücrete göre oranı ülkemizden düşüktür. Ayrıca, üyesi bulunduğumuz OECD ülkelerinin ortalaması şu anda % 68.7’dir. Yeni yasada ülkemizde uygulanan aylık bağlama oranlarının, ancak 2041 yılında diğer ülkelerde şu anda uygulanan ortalama oranlara getirilmesi hedeflenmektedir. Aylık bağlama oranı düşünce aylıkların da düşeceği sonucuna varılmaktadır. Ancak, bağlanan aylığın miktarını sadece aylık bağlama oranı belirlememekte, kişinin çalışma süresi ve çalışma süresi boyunca aldığı aylık ücretler doğrudan etkilemektedir.
13. Yeni yasayla emeklilik yaşı yükselecek mi? 2035 yılına kadar emeklilik yaşı değiştirilmeyecektir. 2036 yılından itibaren emeklilik yaşlarında hayatta kalma beklentisindeki artışa paralel, kademeli bir artış gerçekleşecektir. Yani halen çalışan sigortalıların emeklilik yaşı yükselmeyeceği gibi, yasanın yürürlüğe girmesinden sonra, ancak 2035 yılından itibaren emekli olacaklar için emeklilik yaşı yükselmiş olacaktır.
14. Sisteme 2008 yılından itibaren yeni girenler için ne değişecek? İlk defa 2008 yılından itibaren sigortalı olacaklar için emeklilik yaşı halen geçerli olan kadın için 58, erkek için 60 yaş olarak uygulanacaktır. Sadece SSK kapsamındaki kişiler için 7000 gün olan prim ödeme gün sayısı 20 yıl içinde her yıl 100’er gün artırılarak 9000 güne çıkacaktır. Ancak, kısmi emeklilik nedeniyle kişilerin 5400 gün üzerinden de emekli olması alternatifi bulunmaktadır.
15. SSK’lılar için 2008 yılında ilk defa sigortalı olanlar artık 9000 gün prim ödemek zorunda olacak. 9000 gün işçiler için fazla değil mi? Halen Emekli Sandığı ile Bağ-Kur’da emekli olabilmek için 25 yıl, yani 9000 gün prim ödenmesi gerekmektedir. Sadece SSK’da bu süre 7000 gün, yani 19 yıldan biraz fazladır. Prim gün sayıları ile ilgili yeni düzenleme, tasarının yasalaşmasından sonra sigortalı olanlar için geçerli olacaktır. Halen SSK kapsamında sigortalı olanlar ise 7000 gün prim ödemek suretiyle emekli olabilecektir. Yani 2030’lu yılların Türkiye’sinde yaşayan ve o yılların çalışma koşullarındaki sigortalılar bu değişiklikten etkilenecektir. O yılların Türkiye’sinde hem iş bulma imkanının, hem çalışma koşulları ve çalışma sürelerinin, hem de ücretlerin bugünkünden çok daha iyi olacağı, çalışanlarımızın bu prim gün sayılarını zorlanmadan doldurabileceklerini düşünmek iyimserlik olmayacaktır.
16. Devlet memurlarının aylıkları reform nedeniyle düşecek mi? Kamu görevlilerinin prime esas kazanç matrahları bugüne oranla artacağından ve bu matrah üzerinden prim alınacağından ele geçen net ücretlerinin azalabileceği yönünde bir kaygı vardır. Ancak, net ele geçen ücretin düşmemesi için prim artışının bütçeden karşılanması düşünülmektedir. Böylece kamu çalışanları açısından da net ücrette bir düşme meydana gelmeyecektir.
17. Genel Sağlık Sigortası nedir? Mevcut sistemden farkları nelerdir? Reformun getireceği bir diğer önemli yenilik, bütün vatandaşların yanı sıra Türkiye’de bir yıldan daha uzun süre yaşayanlar, vatansızlar ve sığınmacıları da kapsayan bir Genel Sağlık Sigortası’nın kurulmasıdır. Genel Sağlık Sigortası uygulaması ile birlikte vatandaşlar arasında sağlık hizmetine erişim ve kullanım konusundaki ayrımcılığın sona ermesi, herkese eşit kapsam ve kalitede sağlık hizmeti sunulması amaçlanmaktadır. Planlanan bir diğer önemli yenilik ise, yoksul vatandaşların sağlık sigortası primlerinin devlet tarafından karşılanacak olmasıdır. Ayrıca, anne ya da babasının prim borcu olup olmadığına yada diğer yükümlülüklerini yerine getirip getirmediğine bakılmaksızın, 18 yaş ve altındaki bütün çocuklar koşulsuz olarak bütün sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkına sahip olacaklardır. Çalışanların primleri işverenleri tarafından, işveren olanların veya zengin olanların primleri kendileri tarafından, yoksul olanların primleri ise devlet tarafından yatırılmak suretiyle tüm vatandaşlarımız sağlık sigortası güvencesine kavuşacaktır. Genel Sağlık Sigortası kapsamında verilecek sağlık hizmetleri ile ödenen prim miktarı arasında bir ilişki olmayacaktır. Özel sigortacılıktan farklı olarak, bir risk hesabı yapılmayacaktır. Genel Sağlık Sigortasında sağlık hizmetleri gerek kamu gerekse özel sektör hastaneleri, laboratuarları ve tetkik merkezlerinden, aile hekimleri ve birinci basamak olarak tanımlanmış polikliniklerden hizmet alınmak suretiyle sağlanacaktır. Sigortalılar, sözleşme imzalayan sağlık hizmeti sunucularından hiçbir bedel ödemeksizin faydalanabileceklerdir. Tasarı ile kamu – özel ayrımı olmadan, sektörün tamamında rekabet şartlarına dayanan daha kaliteli sağlık hizmet üretilmesi teşvik edilecektir. Özellikle birinci basamak sağlık hizmetlerinin etkin kullanımıyla hastanelerde yığılmaların azalacağı, vatandaşlarımızın sağlık hizmetine daha rahat erişerek, daha etkin bir sağlık hizmeti alabileceği düşünülmektedir.
18. Genel Sağlık Sigortasından sonra mali yapı nasıl şekillenecektir? Türkiye’de sağlık alanında yapılan harcamalar günümüzde milli gelirin %2’sinin üzerine çıkmıştır. Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülmekte olan Sağlıkta Dönüşüm Programı ile birlikte uygulandığında, Genel Sağlık Sigortasının toplam maliyetinin 2025 yılında milli gelirin % 6.6’sıyla, Genel Sağlık Sigortası finansman açığının ise % 3.7 ile sınırlı kalacağı tahmin edilmektedir. Mevcut duruma kıyasla bütün vatandaşların sağlık sigortası güvencesine kavuşacağı dikkate alındığında, reformun milli gelirin % 0.5’i kadar ilave bir kamu açığıyla gerçekleşmesi mümkün gözükmektedir. Elbette burada, Sağlıkta Dönüşüm Programının başarısı ve özellikle ülkemizde sevk zincirinin etkin bir şekilde yerleşmesi ve sağlık hizmeti sunumunda sağlanması beklenen verimlilik artışları kritik önem taşımaktadır.
19. Sağlık hizmetlerinin paralı olacağı doğru mu? Genel Sağlık Sigortası ile birlikte sağlık hizmetlerinin paralı olacağı doğru değil. Tüm vatandaşlar Genel Sağlık Sigortası kapsamında sağlık hizmetlerinden ücretsiz olarak faydalanacaktır. Ancak, bugün olduğu gibi ayaktan tedavide kullanılan ilaç ve ortez-protezlerde %10 ila %20 arasında katkı payı alınacaktır. Genel Sağlık Sigortası ile katılım payı alınacak yeni bir unsur getirilmemektedir. Hatta katkı payı tutarının asgari ücretin %75 ini geçmesi halinde, aşan kısmı sigortalıdan alınmayacaktır. Bu oran halen asgari ücretin 1 ila 1,5 katı arasında değişmektedir.
20. Sağlık yardımlarını almak için neden ayrıca prim ödüyoruz? Vergilerle karşılamak mümkün değil mi? Primli sistem ile vergili sistem arasındaki fark nedir? Neden primli sistemi tercih ettiniz? Diğer tüm kamu hizmetlerinde olduğu gibi, sağlık hizmetinin de bir bedeli vardır. Bu bedeli ödeyenler de vatandaşlarımızdır. Ülkemizde toplanan vergiler diğer kamu harcamalarına dahi yetmezken, yılda yaklaşık 15 milyar doları içeren bu harcamanın vergilerle ödenmesi mümkün görünmemektedir. Aslında “prim” de bir vergi türüdür. Verginin tüm unsurları primde de bulunmaktadır. Sağlık harcamalarının genel vergiler yerine primle finanse edilmesinin en önemli yararı, Devletin bu sayede her yıl % 12 oranında geliri sadece sağlık harcamaları için garanti etmesidir. Aksi takdirde her yıl bütçe görüşmelerinde sağlığa genel bütçeden ayrılan pay tartışma konusu olacaktır.