Güncelleme Tarihi:
Duyu organlarını uzakdoğu sporları sayesinde geliştiren Delimehmetoğlu, bu süre içinde görme engelini, hiçbir müfettişe, idareciye, veliye ya da öğrencisine hissettirmedi. Almanya’da doğup büyüyen Delimehmetoğlu’nun sol gözü ışık algısı düzeyinde, sağ gözü ise yüzde 1 görme düzeyinde ancak Türkiye’de ve Almanya’da yüzde 100 görme engelli raporu bulunuyor.
Çocukluğundan itibaren ışık algısı sebebiyle Almanya’da az görenlere yönelik eğitim alan, tekvandoda siyah kuşak sahibi Delimehmetoğlu’nun yaşamı, üniversite eğitiminin ardından Körler Okulu’nda sınıf öğretmenliğine başlamasıyla ilginç bir döneme girdi.
Delimehmetoğlu, beş yıl boyunca görme engeline rağmen nasıl öğretmenlik yaptığını, o dönemde yaşadığı anılarını, Türkiye’ye döndüğünde soruşturmadan nasıl kurtulduğunu ve Türkiye’de az görenlere yönelik projelerini açıkladı. Almanya’da görme engellilere 2 yaşından itibaren erken müdahale eğitiminin başlatıldığını ifade eden Delimehmetoğlu, böylece kalan görme kalıntılarının en iyi biçimde değerlendirildiğini söyledi. Kendisinin de bu eğitimlere 2 yaşından itibaren başladığını aktaran Delimehmetoğlu, Türkiye’ye ise üniversite eğitimi için döndüğünü anlattı.
”Engelini saklayarak girdiği sınavı birincilikle kazandı”
Türkiye’de körler okulunda öğretmenlik yaptığı yıllarda, yurt dışında eğitmenlik sınavı açıldığını, ancak bu sınava engellilerin girme hakkının bulunmadığını belirten Delimehmetoğlu, bir yıl boyunca sınava hazırlandığını ve engelini saklayarak girdiği sınavı Türkiye birincisi olarak kazandığını söyledi.
Puanının yüksek olması sayesinde Almanya’nın Bavyera eyaletinde öğretmenliğe başlayan Delimehmetoğlu, Alman devleti ile iş akti imzaladığını ve böylece bu ülkenin öğretmeni olarak işe başladığını belirtti.
Almanya’da 5 yıl boyunca 10 ayrı okulda öğretmenlik yaptığını ifade eden Delimehmetoğlu, ”Hiçbir okulda, hiçbir idarecime, hiçbir müdürüme, hiçbir velime, hiçbir öğrencime görme engelli olduğumu hissettirecek hiçbir harekette bulunmadım. Alman kanunlarına göre görme engelli olarak sınıfa girmeniz mümkün değil. 25 sene uzakdoğu sporları yapmak suretiyle diğer duyu organlarımı çok geliştirdim. Görme engelimi gizlememde bunun çok büyük katkısı oldu. 15’e yakın denetimden geçtim. Hiçbirinde, hiç kimseye bir şey hissettirmeden görevimi en iyi şekilde yaptım” diye konuştu.
Almanya’da, taciz ve sarkıntılığa karşı yakın savunma, Türk kültürü, Almanca, matematik ve İslam olmak üzere haftada 30 saat derse girdiğini anlatan Delimehmetoğlu, ”Resmi günlerde konuşmaları hep ben yapıyordum. Resmen 5 sene boyunca göreni oynadım. 23 Nisan törenlerinde sahneye çıkan ekiplerin müziklerini ayarlama görevini bana veriyorlardı. Yani bu kadar görmediğimin farkında değillerdi” ifadesini kullandı.
"Öğretmenler odasında sürekli elime bir gazete alırdım, okuyormuş gibi yapardım"
Delimehmetoğlu, o yılları şöyle anlattı: ”Çok zorlandım. Çünkü kimseye söyleyemiyorsunuz. 45 öğretmenle beraber çalışıyorsunuz ama en yakın mesai arkadaşınız bile sizin görme engelli olduğunuzu bilmiyor. Arabaya binme şansınız yok. Hızlı trene biniyorsunuz, otobüse, metroya, tramvaya biniyorsunuz, oradan oraya koşuyorsunuz. Ve kör olduğunuzu hiç kimseye hissettirmemek zorundasınız. Ben öğretmenler odasında sürekli gazete okurdum. Elime bir gazeteyi alırdım, bakıyormuş gibi, okuyormuş gibi yapardım.
Sınıfta anlatacağım tüm konuları akşamdan evde hazırlardım. Tahtayı, projeksiyonu çok rahat biçimde kullanabiliyordum. Öğrenci defterlerini kontrol edip, imzalamak zorunlu idi. Haftada bir gün tüm öğrencilerin defterlerini toplayıp eve götürüyor, evde büyütme cihazlarıyla tek tek inceleyip çentikler atıyor ve tekrar geri götürüyordum.”
Ders anlatırken ara sıra kitaba bakar gibi yaptığını anlatan Delimehmetoğlu, öğrencilerine metin okuturken kendisinin de kitaptan okur gibi takip ettiğini söyledi.
”Her gün, 24 saat rolümü oynadım, Oscar istiyorum”
Delimehmetoğlu, herkesten sakladığı görme engeline ilişkin anılarına şu sözlerle devam etti: ”Müdür, teftiş raporlarını ibraz ederken imza istiyordu. Arkadaşların raporlarından nereye imzalamam gerektiğini biliyordum: ’Bir karış içerden ve dört parmak yukardan’... Yerini ezberlemiş, imzalıyordum.
Almancamın çok iyi olması Türkçeyi hitap dili olarak güzel konuşmam nedeniyle tüm resmi törenlerde konuşma görevi veriyorlardı. Sayfalarca ve üstelik Almanca olan konuşma metnini ezberleyebilmek için gecemi gündüzüme katıyordum. Elimde kağıtlarla kürsüye çıkıp ara sıra göz ucuyla bakıyor gibi yapıp konuşuyordum.
12 kere hizmet içi eğitime katıldım. Hocaları takip ediyor sunumları izliyor ve önümdeki kağıtlara not alan öğretmen imajı çiziyordum. Halbuki kağıtlara yalnızca karalama yapıyordum.
Okul çıkışı, çocukları ailelerine teslim etmek gibi bir görevim de vardı. Bahçede beklerken, normalde, çocukların orada olup olmadığını bile bilmem gerekiyordu. Ancak her bir çocuğun ayrı bir ses tonu vardı ve ben onların her birini bu ses tonuna göre rahatlıkla ayırt edebiliyordum.
Bir gün çocukları kiliseye gezmeye götürdüm. Okul müdürü gezi defterini doldurmamı istedi. Demesi kolay tabii, girdim boş bir tuvalete kapıyı kilitledim. Büyüteçlerimi çıkarıp binbir zorlukla defteri doldurdum.” Delimehmetoğlu, o yılları ”Shakespeare ’hayat bir tiyatro sahnesi’ demiş ben de oyunumu sergiledim. Hem de aralıksız. Ve her gün, günde 24 saat, üstelik canlı. Oscar ödülü alsam yeridir” sözleriyle yorumladı.
”Engelli olduğumu duyan il müdürü ağladı”
Türkiye’den giden arkadaşlarının tümünün Almanya’da öğretmen olarak kaldığını belirten Delimehmetoğlu, Alman yetkililerin, kendisinin de kalması için ısrar ettiğini belirterek, ”Süresiz orada kalmamı teklif ettiler. Fakat en son gün, 'Görme engelliyim, kalamam' dedim. Son gün söyledim. Çok şaşırdılar. İnanamadılar. Bana bir referans mektubu yazdılar. Hatta il milli eğitim müdürü oturup ağladı. 'Bu nasıl bir kapasite ben anlayamadım' dedi. Bütün il milli eğitim müdürlüğü beni kapıya kadar ayakta uğurladı. Hem Alman Bakanlığı hem de bağlı bulunduğum Nürnberg Eğitim Ataşeliği tarafından teşekkür ve takdir belgesi aldım” ifadelerini kullandı.
-Siyah kuşak sahibi-
Az gören eğitiminde uzakdoğu sporlarının büyük bir etkisinin bulunduğunu vurgulayan Delimehmetoğlu, ”Uzun yıllar önce bugünkü Tekvando Federasyonu Başkanı Metin Şahin’den eğitim aldım. Onun çok büyük yararını gördüm. Siyah kuşak sahibiyim. Almanya’da beş sene Çinli bir hocadan yakın savunma dersleri aldım. Dünyada tek görme engelli siyah kuşak tekvandocu benim. Ayrıca, buz pateni yapıyorum ve yüzüyorum” şeklinde konuştu.
Başbakan Erdoğan’ın sözleri üzerine döndü
Delimehmetoğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın televizyondaki bir konuşmasını dinledikten sonra 2009’da Türkiye’ye dönmeye karar verdiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: ”Başbakan, 'Başkalarının derdiyle dertlenmeyenler, kendi başlarını dertten alamazlar' demişti. Düşündüm, görme engelime rağmen ben başardım. Türkiye’de benim gibi bir milyon insan var. Bunların çoğunda görme kalıntısı var. Biz, sistematik olarak az görenleri körleştiriyoruz. Döndükten sonra da gücüm yettiğince başarımı anlatmaya çalıştım ama ilk yaptıkları iş, hakkımda soruşturma açmaya çalışmak oldu. Ama işverenim Alman Devleti olduğu için bunu başaramadılar.”
Başbakan Erdoğan’la tanışmanın en büyük hayali olduğunu söyleyen Delimehmetoğlu, ”Bir beklentim olduğu için değil, kendisine ulaşamadım. Ona anlatacak çok şeyim var. Ülkeme daha faydalı olmak istiyorum” dedi.