Güncelleme Tarihi:
HATİCE Güney Sinop’ta doğdu. 47 yıl önce geldiği Kuzey Deniz’deki 6 bin nüfuslu küçücük bir Alman adası olan Borkum’da yaşıyor. Terzilik yapan bir çocuk annesi Hatice Güney’in yolu Sinop’tan Borkum Adası’na 1972 yılında düşüyor. Güney “Sinop’ta komşularımız Almanya’ya gitmiş ve izinlerinde bol parayla dönmüşlerdi. Onların Almanya’da iyi para kazanmaları aklımı çeldi. Ben de para kazanıp babamlara ev satın almak istedim. Almanya’ya işçi olarak nasıl gidileceğini öğrendim. Sinop’tan İstanbul’a geldim. Başvuruları yaptım. Muayeneden geçirildim. Ben tabi ufak tefek bir genç bir kadındım. Boyum 1.59, kilom 45’ti. İstanbul’daki Alman görevliler bana ‘sen bu halinle fabrikada çalışamazsın. Sen en iyisi çocuk yurdunda çalış’ dediler. Beni zayıf ve çelimsiz buldular. 5 Ocak 1972 yılında işçi olarak geldim. Amacım herkes gibi biraz para kazanıp anne ve babama ev almak, sonra da geri dönmekti. Hayal ettiğim evi bir yıllık kazancımla Sinop’ta aldım. Ancak aradan 47 yıl geçti dönmedim, dönemedim. Borkum Adası’na ilk adımımı attığım anda adayı çok sevdim. Bir daha da küçük adadan ayrılamadım” diyor.
TÜRKLERİN BİLMEDİĞİ BİR ADA
Hatice Güney adaya ilk geldiğinde adada Türk de yabancı da yokmuş. Adanın nüfusu o zamanda azmış. Şimdi de 6 bin. Yazın turistler nedeniyle adadaki nüfus 60 bine ulaşabiliyor.
İstanbul’daki Alman Başkonsolosluğu’nda ‘Nereye gitmek istersin’ diye sorduklarında büyük şehirden korktuğu için ‘küçük bir yer olsun’ demiş. Onlar da Borkum Adası’na göndermiş. Çocuk yurdunda terzilik yaptığını anlatan Güney “Adada benim dışımda iki Türk kadın daha vardı. Biz adada üç Türk’tük. Türkler pek bilmez bu adayı. Hala da Türk sayımız üç beş kişi kadar. İlk yıl maaşımdan sadece 50 Mark alıp gerisini babama gönderiyordum. 12 ay boyunca babama para gönderdim. 12 ayın sonunda izne ayrıldım. Ayrılırken işyerim bana iki maaş daha verdi. O parayı da babama verdim. Babam da gönderdiğim parayla kendisine bir ev yaptırdı” dedi.
HASTA ÇOCUKLARIN ELBİSELERİNİ DİKTİ
Dört yıl boyunca çalıştığı yurtta hasta çocukların elbiselerini tamir edip diktiğini anlatan Hatice Güney, 1973 yılında evlendiği eşini 1975 yılında yanına getirtmiş. Dört yılın sonunda da adada kendisine ait bir terzi dükkanı açmış. Adada yalnızlıktan bunalınca evlenip kendisini koruyan kollayan bir koca olsun istemiş. Eşiyle 1973 yılında evlenmiş. Askerliğini yaptıktan iki yıl sonra 1975 yılında yanına gelmiş eşi.
TÜRKLERİN HAYATININ ÖZETİ
Borkum Adası’nda herkesin kendisini tanıdığını belirten Hatice Güney “Eşim bir süre sonra hemşehrim olan bir kadınla beraber olmak için beni terk etti. Evliliğinden bir de çocukları oldu. Adada restoran açtılar. Ancak işler iyi gitmedi. 50 bin Mark borç bırakıp intihar etti. Geriye çalışmayan küçük çocuklu bir kadın bıraktı. Onlara yardım ettim. Bankaya olan borçlarını da ödedim. Tüm bunları ve diğer yaşadıklarımı yayınevi sahibinin eşi bir arkadaşıma anlattım. O da ilginç buldu. Bunları kitapta toplamamı önerdi. Onun ve gazeteci Unetta Steemann’ın yardımı ve desteğiyle ‘Frau Hatice’ adlı kitap ortaya çıktı. Kitapta tüm hayatım var. Aslında bu kitap ilk gelen tüm Türklerin de hayatının bir özeti” dedi.
Hatice Güney’in gazeteci Unetta Steemann’ın desteğiyle yazdığı 140 sayfalık kitabı Burkana Yayınevi bastı. Kitap 12 euro 80 centten satılıyor.