Güncelleme Tarihi:
ULUSLARARASI Göç Politikaları Geliştirme Merkezi’nin (ICMPD) davetiyle ‘2018 Viyana Göç Konferansı’ başlıklı etkinliğine katılmak üzere Viyana’ya gelen Kıran, şunları söyledi: “Etkinliğe katılan birçok konuşmacı ve katılımcı Türkiye’nin düzensiz göç konusunda attığı başarılı adımları takdir ediyor. AB ile imzaladığımız göç anlaşması her kesim tarafından yakından takip ediliyor. Biz de bu anlaşmanın önemli olduğuna inanıyoruz. Bu anlaşma kapsamında AB’nin verdiği sözleri bir an evvel tutmasını bekliyoruz.”
‘CİDDİ BİR TEHLİKE’
Viyana ziyareti kapsamında Avusturya Dışişleri Bakan Yardımcısı Johannes Peterlik ile de iki ülke ilişkileri üzerine görüştüklerini belirten Kıran, şöyle devam etti: “Avusturya ile Türkiye’nin ilişkilerinde en önemli gündem maddelerinden biri çifte vatandaşlık. Viyana Başkonsolosluğunda vatandaşlarımızla konuştuğumuzda, şu an bu konu büyük bir infial yapmış durumda. Gerek sayın Cumhurbaşkanımız, gerek sayın Dışişleri Bakanımız gerekse bütün ilgili birimlerimiz ve bizler bu konuda ciddi bir çaba sarf ediyoruz. Konunun hassasiyetini Avusturya makamlarıyla paylaştık. Kendilerine bu sorunun Türk toplumunun entegrasyonu ve dünyaya verilecek mesaj açısından çok büyük bir tehlike teşkil edeceğini ifade ettik. Bir an evvel bu sorunun çözülmesi ve gerekli adımların atılması gerekiyor.”
‘ATİB HER TÜRLÜ ADIMI ATTI’
“Avusturya Türk İslam Birliği (ATİB) ile yaşanan sorunları da gündeme getirdik. ATİB, bu sorunların bir an evvel aşılması için bir vakıf kurmak suretiyle buradaki kurumsal hazırlığı için her türlü adımı attı. Artık Avusturya makamlarının onayı berkleniyor. ATİB, İslam dininin Avusturya’da doğru anlaşılmasının, Müslüman toplumunun entegrasyonu ve Türkiye’nin de Müslüman toplumun ihtiyaçları ve hassasiyetleri doğrultusunda atacağı adımlar açısından önemli. İmamlarımıza çalışma izni verilmemesi ayrı bir sorun. Bunu da gündeme getirdik. Bu sorunların çözülmesi Türkiye’den ziyade Avusturya’nın işine gelir. Buradaki vatandaşlarımız Avusturya toplumunun vazgeçilmez bir parçasıdır. Avusturya’da yaşayan yaklaşık 300 bin vatandaşımız Avusturya-Türkiye ilişkilerinde yük değil bir kazanım, zenginliktir. Bu zenginliğin doğru şekilde değerlendirilmesi gerekir. İki ülke ilişkilerinin pozitif bir gündemle ilerlemesi gerekiyor. Aksi takdirde kazan kazan ilişkisinden ziyade kaybet kaybet ilişkisine dönüşen bir ilişki manzumesi oluşur. Bu da hiçkimseye bir şey kazandırmaz.”
ÇİFTE VATANDAŞLIK SORUNU
Aşırı sağcı Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ), geçen yıl bu ülkedeki Türk seçmenlere ait olduğu iddia edilen seçmen listelerini yasa dışı bir şekide elde ederek, söz konusu listelerde adı bulunan bazı kişilerin çifte vatandaş olduğu iddiasıyla suç duyurusunda bulunmuştu. Bazı istisnai durumlar hariç çifte vatandaşlığın yasak olduğu ülkede, çok sayıda hukukçu ve uzman, aşırı sağcı partinin girişimine tepki göstermiş, resmi kurumlardan elde edilmemiş ve ‘gerçekliğinin şüpheli olduğu sözde belgeler’ üzerinden hukuki bir sürecin başlatılamayacağı görüşünü paylaşmıştı.
Hukukçuların itirazlarına rağmen başta Viyana olmak üzere birçok eyalet savcısı konuya ilişkin soruşturma başlatmış, kimi bölge mahkemeleri gayri resmi bir belgeye dayanarak bazı Türk kökenli Avusturya vatandaşlarının vatandaşlıktan çıkartılması yönünde karar almıştı.
Çifte vatandaşlık konusunda mağduriyet yaşayan kişiler, alınan kararlara bir üst mahkemelere başvurarak, itiraz ederken, Avusturyalı yetkililer, Türkiye kökenli birçok Avusturya vatandaşından, çifte vatandaş olup olmadığının ispatını istiyor.
İsrail, Yunanistan ve ABD vatandaşlarına çifte vatandaşlık hakkı tanınan Avusturya’da özellikle aşırı sağcı hükümetin, İtalya’nın Güney Tirol bölgesinde yaşayan ve Almanca konuşan kişilere çifte vatandaşlık verilmesi yönünde yasa tasarısı hazırladığı bir süreçte, Türk vatandaşlarına yönelik bu tutumu tepkilere neden oluyor.