Güncelleme Tarihi:
ALMANYA Türk avına çıkan ve sekizi Türk 10 kişiyi başlarına kurşun sıkarak öldüren neonazi terör örgütü NSU davası, Münih Yüksek Eyalet Mahkemesi’nde 5 yıl sürdü. Elebaşı Beate Zschaepe ve dört sanığın yargılandığı dava, iki yıl önce sona erdi. Mahkeme, Beate Zschaepe’yi tüm cinayetler ve bombalı saldırıların suç ortağı olmaktan ömür boyu hapse mahkûm etti. Diğer sanıklar ise düşük cezalarla kurtuldu. Dava sonucu, kurban aileleri ve avukatları tarafından düş kırıklığıyla karşılandı. Davadan iki yıl sonra Münih Yüksek Eyalet Mahkemesi gerekçeli kararı tamamladı. 3 bin 205 sayfalık gerekçeli kararı, NSU kurbanlarının ailelerinin yarasına yeniden tuz biber ekti ve NSU’nun toplumda açtığı yaranın halen kapanmadığını gösterdi. NSU davasının 19 müdahil avukatı ortak bir yazı kaleme alarak gerekçeli kararı ağır bir dille eleştirdi.
Müdahil avukatlar ortak açıklamada dava yargıçlarını kurban ailelerine karşı ‘çirkin bir duyarsızlıkla’ suçladı ve kararı ‘hukuk devletinin iflası’ olarak niteledi. Açıklamada, “Hukuk devleti, NSU terör kurbanlarını ortada bıraktı” denildi ve karar ‘biçimsel, tarih dışı, soğuk, mahkemenin NSU kurbanlarına karşı saygısızlığının bir güncellenmesi ve kurban ailelerini yıllarca suçlu gibi gören hukuk devletinin iflasının bir abidesi’ olarak nitelendirildi. Müdahil avukatlar, mahkemenin gerekçeli kararının NSU hakkındaki gerçeklerin ortaya çıkarılmasına hiçbir katkıda bulunmamasını eleştirdi.
Kararda, polis ve istihbaratın rolünün tamamen ‘örtbas’ edildiği vurgulanan açıklamada şöyle denildi: “Karar, tanık ifadeleri ve kanıtların olayı ne kadar aydınlığa kavuşturduğunu hiç yansıtmıyor. 5 yıllık dava sürecinde tanık ifadeleri ve kanıtların sonuçları tanınmayacak kadar kısaltılmış ve küstahça es geçilmiş. Cinayet yerinde olan bir istihbarat elemanının adı kararda hiçbir yerde geçmiyor. Bunun yanında NSU’yu oluşturan neonazi örgüt ve ağlar hiç dikkate bile alınmamış.”
Açıklamada, NSU elebaşlarının yetiştiği neonazi ‘Blood&Honour’ örgütünün kararda adının bile geçmediğine dikkat çekilirken, cinayetlerdeki kilit rolü karanlıkta kalan, mahkemede defalarca tanık olarak dinlenen Hessen Eyaleti istihbarat sorumlusu Andreas Temme’nin hiç adına yer verilmediğine işaret ediliyor.
Gerekçeli kararda NSU kurbanlarının sadece isimlerinin yazılması, hayattan koparılan bu insanlara bir sıfat verilmemesi ve bireyselleştirilmemesi eleştiriliyor. Sadece isim ve yaşlarının yazıldığı belirtiliyor. 3 bin 205 sayfalık gerekçeli kararda kurban ailelerinin mahkemede ne zorluk ve çabalarla söyledikleri sözlerden tek bir cümle bile geçmemesi saygısızlık olarak nitelendiriliyor.
AVUKATLARIN İKİ TALEBİ
‘Hukuk devleti iflasının bir abidesi’ başlığını taşıyan açıklamada, Münih Yüksek Eyalet Mahkemesi kararının NSU terör ağının boyutlarını inkâr ettiği belirtiliyor. “Hukuk devleti NSU terörü kurbanlarını ortada bırakmıştır” denilen açıklamada, kararın savcı ve güvenlik birimlerinin NSU’nun sadece üç kişiden ibaret olduğu iddiasına dayandığına dikkat çekiliyor. Müdahil avukatlar kurban aileleri adına iki talepte bulunuyor: Karar, NSU davasının kesin sona erdiği anlamına gelemez. NSU üzerine tüm mahkeme dosyaları, federal savcılığın soruşturma dosyaları ve meclis araştırma komisyonlarının dosyaları federal arşive konulmalı. Arşiv başvuru yoluyla hukukçulara, gazetecilere ve bilim insanlarına açık tutulmalı.