Güncelleme Tarihi:
Essen de faliyetlerini sürdüren Ruhr Veliler Birliği ile Ruhr öğretmenler derneği de değişik sivil toplum kuruluşlarının ve 20 ye yakın ilkokulun desteğiyle ve iki bine yakın misafirin katılımıyla coşkulu bir kutlamayı geride bıraktı. Buradan desteği geçen tüm arkadaşlara candan teşekkür ediyorum.
Peki, bu kutlamaların gayesi nedir, hiç düşündük mü?
Gayemiz sadece 90 yıl geçmişi olan Türkiye Büyük millet meclisinin açılışını kutlamak mı olmalı? Pekala Atatürk bu günü neden özellikle Türk çocuklarına armağan etti? cevabı aslında çok kısa ve basit. Çünkü, çocuklar gelecek demektir. Geleceğin anahtarı ise eğitimdir. Bu nedenle 23 Nisan kutlamalarıyla gayemiz sadece kuru bir eğlence olmamalı. Kutlamalar halk konseri ya da pop konserine benzer bir programla yapılmamalı. Gayemiz, her şeyden önce kültürümüzün birer parçası olan böyle anlamlı günlerin önemini gelecek nesillere aktarmak ve kutlama programları o bağlamda olmalıdır. Yaşadığımız toplumda değişik ülke vatandaşlarıyla birlikte yaşamanın ve eğlenmenin önemini vurgulamak olmalıdır. Çok dilliliğin ve çok kültürlülüğün yaşadığımız toplumun geleceği açısından bir zenginlik olduğunu kanıtlamak olmadır. Geleceğin büyükleri olan çocuklarımıza eğitimin önemini anlatmak olmalıdır.
Bu nedenle yaşadığımız topluma, anne-babalara ve çocuklara bu kutlama ile vermek istediğimiz mesajları iyi belirlemeliyiz. Göçmen Türk kökenli toplum olarak çocuklarımızın yaşadığı sorunlar diz boyuyken, böyle bir günü fırsat bilip velilerimizin oturup eğitim konusunda, çocuklarının geleceği konusunda düşünmesi ve çocuklarının eğitimine daha aktif bir şekilde katkıda bulunmalarını sağlamalıyız.
Yaşadığımız toplumdaki okullarda çocuklarımızın kültürlerinin eşitliği gözardı edilirken, anadilini desteklemek bir yana, bu dili konuşma özgürlüğü ellerinden alınmaya çalışılırken, eğitimde fırsat eşitliğinin göçmen çocuklara tanınmadığı eleyici eğitim sistemlerinde ısrar edilirken, 23 Nisan Çocuk Bayramı'nı gönül rahatlığı ile kutlamak ne kadar mümkündür?
Almanya çapında sayıları oldukça kıt olan veli derneğimiz yıllardır gönüllü ve özverili bir çalışma örneği gösteriyor. Kısıtlı olanakları ile velileri bilgilendirme toplantıları, okullarda veli çalışmaları, ders yardımları, 23 Nisan kutlamaları gibi bir çok gönüllü hizmeti sunuyorlar. Bu çalışmaların gelecekte de başarılı hatta daha verimli bir şekilde devam edebilmesi için, elbette toplum olarak çok daha fazla eğitim konularında duyarlı olmalıyız.
Keşke diyorum, cami derneklerine ve yöresel derneklere verilen desteğin yarısı kadar da insanlarımız eğitimle uğraşan veli derneklerine madden ve manen katkıda bulunarak destek olsalar? Bugün Almanya’da bile neredeyse her mahallede, bayramlar dışında boş kalan bir camii inşaa ediyoruz. Sahi çevrenizde faal olan veli derneği tanıyormusunuz? Veya hiç onların çalışmalarına katıldınız mı? Oysa her fırsatta devlet büyüklerimiz “geleceğin altın anahtarı eğitim” derler fakat bunun gerçekleşmesi için ne yapılır; biz ne yapıyoruz? Türkiye’de olduğu gibi burada da durmadan dine yatırım yapıyor, neredeyse altın yaldızlı camiiler inşaa ediyoruz. Ve ihtişam konusunda adeta yarış ediyoruz. Elbette ihtiyaç var ise yapalım ve yaptıralım. Fakat israftan kaçınalım, gösteriş için, ihtişam için altın yaldızlı camiilerden vazgeçelim. Din konusunda ne kadar alçak gönüllü olursak eğitim konusunda o kadar çaba sarfedelim ve toplumumuzu çok daha yoğun bir şekilde eğitime yönlendirelim.
Türk toplumunun eğitim zafiyeti sadece Almanya’da değil, gelmiş olduğumuz ülkede de maalesef aynı manzara. Seksen milyonluk Almanya’da 16 binin üzerinde kutüphane olduğu ve buna karşılık aşağı yukarı aynı nüfusa sahip Türkiye’de sadece 1600 kutüphane bulunduğu söyleniyor. Biraz da eğitim kurumlarına destek olsak, kutüphane açsak, eğitim vakıfları oluştursak ve böylece insanlarımızı batılı toplumlar ile çağdaş değerlerde buluştursak daha iyi değil midir? Kendilerinde Türk toplumunu temsil yetkisinde görenler bu değerler adına bu güne kadar ne yaptılar ve yapıyorlar ve daha ne yapmayı planlıyorlar acaba?
Artık Avrupa’da yaşayan Türk toplumunun çağdaş kültür, akıl ve bilimle buluşma zamanı gelmiştir. Her mahallede olmasa da her şehirde eğitim sorunlarıyla uğraşan veli derneklerini kurarak veya kurulmasına maddi veya manevi destek olarak sayılarını artırmak, eğitim adına, çağdaşlık adına, bilim ve akıl adına Türk toplumunun olmazsa olmazlarından olmalıdır. Bunun dışında her büyük şehirde Türkiye Cumhuriyeti’nin de desteğiyle siyaseten bağımsız özerk yapıya sahip Türk kültür merkezlerinin kurulması artık şarttır.
Fakat tüm bunları gerçekleştirebilmek için Türk toplumu olarak gönüllü çalışmaya çok daha yakın ve hazır olmalıyız. Toplumumuzu eğitime yönlendirebilmek için önce kendimizi eğitime ve gönüllü çalışmaya yönlendirebilmeliyiz. Bir çok çağdaş değerlerde olduğu gibi maalesef bu konuda da çok gerilerdeyiz. Örneğin Amerika Birleşik Devletlerinde insanların yaklaşık üçte ikisi (69%), İsveç’lilerin 56% sı, Hollanda’lıların 50% si gönüllü çalışmalara katılıyormuş. Gelişmiş ülkelerde durum oldukça iyi iken, gelişmekte olan ülkeler arasında bile Türkiye çok gerilerde olduğu görülmektedir; Bosnalılar (21%), Kırgızistan’lılar (16%), Ukrayna’lılar (13%), Türk’ler sadece 2%.
Bu nedenle bu yazıyı okuduktan sonra her okurumdan bir ricam olacak. Lütfen yazının son cümlesini okuduktan sonra kendinize şu soruyu sorun. Çocuklarım için, çevremdeki çocuklar için, bu toplum adına şimdiye kadar BEN gönüllü olarak ne yaptım? Sorunun cevabını da samimice kendiniz verin. Olumlu yanıtlar alabileceğimiz ve çocuklarımız ile birlikte gönül rahatlığı ile kutlayabileceğimiz nice 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramları diliyorum.