Avrupa yorgunluğu herkes için risk

GEÇEN yıl Polonya’nın başkenti Varşova’da otomobiline bindiğim taksi şoförü, "Avrupalı olduğumuzda ülkeye yatırım akacaktı. Evet geldiler, yabancılar geldi ama ne için? Birer ofis açmak için geldiler" diyordu. Avrupalı olmuş ama beklediğini bulamamıştı.

Avrupa Birliği’nin yeni üyeleri halktaki bu hayal kırıklığının bedelini, Avrupa karşıtı hareketlerin güçlenmesi ile ödüyor.

Polonya’da idam cezasını geri getirmeye kalkıp Brüksel’in yüreğini hoplatan popülist bir hükümet var.

Slovakya’da da aşırı sağcılar iktidarda. Macar azınlığın ülkeden atılması gerektiğini savunacak kadar işleri ileri götürüyorlar.

Macaristan’ın başı dertteki Başbakanı Gyurcsany, Cuma günü Berlin’de Avrupa Birliği’nin bütün üyelerine yaptığı konuşmada Avrupa’nın büyüklerinin dikkatini, halkın hayal kırıklığına çekti.

"Avrupa üyeliğinin halkın beklentilerini karşılamadığını" söylerken önemli bir uyarıda da bulundu: "Sıradan insanlar, kendilerine güveni kaybettiler. Önlem alınmazsa bu durum popülizmin ve aşırı milliyetçiliğin daha da güçlenmesine yol açacak."

Genişleme sonrası yorgunluk, iki yıl içinde kendini gösterdi.

Brüksel böyle bir gelişmeye hazır mıydı? Hayır.

Avrupa’nın eski üyeleri, yeni üyelere kırmızı çizgileri aşmamaları konusunda nasihat vermekten başka bir şey yapamıyorlar.

Ama başka hiçbir kolaylık göstermiyor, "Yol haritamızda birlikte yürüyeceğiz. Herkes kendi nefesinden sorumlu" deniyor.

***

YENİ
AB üyelerinde, eski sistem ve Avrupa Birliği üyeliği dışında bir üçüncü yol arayışları var. Avrupa karşıtlığı, Brüksel kararlarına isyana dönüşüyor. Avrupa Birliği bu gelişmeye gerekli önemi vermiyor.

Gözlemciler, altı yıl önce Avusturya’da ırkçı Haider iktidara geldiğinde gösterilen tepkiyi anımsatıyor ve bu refleksin kaybolduğunu söylüyorlar.

Bu gelişme Avrupa’da genişleme karşıtlarının işine geliyor tabii ki. Alman Başbakanı Merkel, önümüzdeki yıl başında AB dönem başkanlığına hazırlanırken genişlemenin bir süre dondurulacağı işaretini veriyor.

Balkan ülkelerine yakın bir gelecekte AB üyeliği vaadi verilmemesi gerektiğine inandığını söylüyor.

Ya Türkiye? Neyse ki Türkiye için bahane çok. O nedenle Türkiye’ye kapıyı kapattık demiyor. Ama güvensizlik hem Avrupa hem de Türkiye’de güçleniyor.

Almanya Başbakanı Merkel, dönem başkanlığında kültürler arası diyalog konusuna ağırlık vereceğini söylüyor.

Verilen sözlerin tutulmadığı, ahde vefanın bile sağlanamadığı Türkiye örneği ortadayken kültürler arası diyalog nasıl başarılı olacak?

Avrupa, eski ve yenisi ile genişleme yorgunu ve bu yorgunluk bölge açısından ciddi riskler taşıyor.

***

ESKİ
doğu bloku ülkelerindeki gelişmeleri izlerken, olayların arkasına iyi bakmak gerekiyor.

Kafkas ve Rus doğal gazının Avrupa pazarlarına yönelik rekabetinde iki tarafa da eşit mesafede duran Macaristan Başbakanı’nın, 18 Eylül günü Sochi’de Putin ile görüştüğü sırada olaylara neden olan bandın yayınlanması sadece bir tesadüf müydü acaba? Mutlaka bir yanıtı vardır. Araştıracağız.
Yazarın Tüm Yazıları