Avrupa, Türkiye için kararını veriyor

IRAK savaşı, Washington'un yeni strateji belgesinde ortaya attığı ‘‘Amerikan enternasyonalizmi’’ hedefinde kararlı olduğunu ve bunu gerçekleştirebileceğini kanıtlaması Avrupa'yı, Türkiye konusunu gözden geçirmeye zorluyor.

Avrupa'nın ABD karşısındaki gücü ve yeni denge hesaplarının yapıldığı bu günlerde Türkiye'nin üyeliği konusunda ilk kez ciddi bir tartışma başladığı gözleniyor Avrupa kulislerinde.

Avrupa Birliği'nin genişlemeden sorumlu komiseri Günter Verheugen'in, Türkiye AB Ortaklık Konseyi toplantısında tam üyelik tarihinden söz etmesi önemli bir işarettir.

Verheugen'in 14 Nisan toplantısında, 2004 yılı sonuna kadar Kopenhag kriterlerinin yerine getirilmesi ve Kıbrıs sorununda ilerleme kaydedilmesi halinde Türkiye ile 2005'in ikinci yarısında görüşmelere başlanacağını ve 2011-2012'de tam üyeliğin gerçekleşebileceğini söylemesi tesadüf değil.

Her şeyden önce, Verheugen'in açıklaması kişisel bir değerlendirme değil. Brüksel'in görüşünü yansıtıyor. Kopenhag Zirvesi'nde Türkiye'nin ısrarına rağmen tarih vermeyen Brüksel ilk kez, Türkiye'nin tam üyeliği konusunda bir tarih telaffuz ediyor.

Bu bir garanti değil tabii ama bir niyet beyanı.

Türkiye'li bir Avrupa konusunda ciddiyetle durulmaya başlandığını fark ettiriyor bu açıklama.

Bunu daha iyi anlayabilmek için AB Komisyonu Başkanı Romano Prodi'nin bir ay içindeki iki konuşmasını hatırlamakta yarar var.

* * *

PRODİ 18 Mart'ta, Avrupa Birliği'nin komşuları stratejisini tartışmaya açtı ve Avrupa'nın sonsuza kadar genişleyemeyeceğini, ‘‘komşular’’ projesini hayata geçirmesi gerektiğini söyledi.

Genişlemenin sınırlarını belirtirken Prodi, on yeni üyeyi izleyecek ülkeleri de sıraladı. ‘‘Ve bu sürece katılacak olan yeni ülkeler Batı Balkan ülkeleri olacak’’ dedi. Bu cümleyi izleyen sözler ise şunlardı:

‘‘Tabii ki bu süreç sonsuza kadar devam etmeyecek. Eğer Avrupa Birliği ortak demokratik ve ekonomik değerleri paylaşan tüm ülkelere kapısını açacak olursa Birliğin sınırları Yeni Zelanda'ya dayanır.’’

Prodi
'nin konuşmasında Avrupa'nın sınırı Batı Balkanlar'ın doğusunda sona eriyor ve Türkiye'nin adı geçmiyordu.

* * *

BU açıklamadan tam bir ay sonra, 19 Nisan'da, AB Komisyon Başkanı Romano Prodi, İtalyan La Repubblica Gazetesi ile yaptığı söyleşide, ‘‘Sadece büyük ve birleşmiş Avrupa, Amerika'nın gücü karşısında denge oluşturabilir’’ diyor ve Avrupa'nın gelecekteki üyelerini sıralarken bu kez Türkiye'yi de sayıyordu. ‘‘Şimdi Bulgaristan ve Romanya 2007'de tam üyelik randevusuna yetişmek için hızla ilerliyorlar. Birliğin kapıları Türkiye, eski Yugoslavya cumhuriyetleri ve Arnavutluk için de açılabilir. Ondan sonra, en azından görülebilir bir gelecek için, tamam.’’

* * *

AVRUPA, Irak savaşıyla birlikte Türkiye'nin tam üyeliğine daha ciddi yaklaşmaya başladı. Ama Türkiye kararlı adımlar atmadan bir sonuç almak mümkün değil, bu gerçeği de görmek gerekiyor. Verheugen'in sözünü ettiği gibi 2012'de tam üyeliğin gerçekleşmesi için en geç önümüzdeki yıl sonunda müzakere kararının verilmesi şart.

Ama işler pek bu yolda gitmiyor. Bir gün bile kaybetmeden düzenlemelerin yapılması, Türkiye'nin Kopenhag kriterlerini hayata geçirmesi gerekirken, Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki teknik ilişkileri sürdüren AB Genel Sekreterliği kaldırılmak isteniyor. Yine yetişmiş kadrolar heba ediliyor, birikim havaya savruluyor.
Yazarın Tüm Yazıları