Avrupa silikleşirken

3 EKİM’de AB ile müzakerelere başlama kararının alınmasından sonra ilk kez bilgilendirildik.

Avrupa Komisyonu’nun Türkiye ile ilgili sorumluları, önce Ankara sonra da İstanbul’a gelerek önümüzdeki sürecin teknik özellikleri, yol haritası ve Türkiye’nin durumu ile ilgili sivil toplum, medya ve meslek kuruluşlarını bilgilendirdiler.

Polonyalı bir gazeteci de tam üyelik sürecinde yaşananları, deneyimlerini aktardı.

Üzerinden iki buçuk ay geçtikten sonra ilk bilgilendirme toplantısının Brüksel’den örgütlenmesinde bir tuhaflık yok mu sizce?

Brüksel burada, hükümet nerede?

Tarama aşamasından katılım anlamasına kadar Türkiye’yi bekleyen sürecin ayrıntılarını aktaran Avrupa Komisyonu yetkilileri, gerek Brüksel gerek Ankara açısından tam üyeliğe giden sürecin şeffaf olması gerektiğini vurgularken, ‘kamuoyunun bilgilendirilmesi’nin önemi üzerinde durdular.

Polonya Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Dış Projeler Direktörü gazeteci Krzysztof Bobinski’nin, ülkesindeki katılım sürecinden verdiği örnek çok ilginçti.

Müzakereler boyunca, Polonya’da bakanlar kurulu toplantılarının ilk maddesi tam üyeliğe kadar Avrupa Birliği imiş. Toplantı başlar başlamaz Başbakan, bakanlara teker teker müzakerelerle ilgili o sırada neler yapıldığını sorar ve onları dinlermiş.

Hükümet, Avrupa Birliği hakkında halkı bilgilendirmek için kampanyalar örgütlemiş, özellikle çocuk ve gençleri hedef alan köklü bir tanıtım stratejisi hazırlamış. ‘Hükümetin kararlılığı olmasaydı müzakereleri başarıyla bitirmemiz mümkün değildi’ dedi Bobynski.

* * *

3 EKİM’
den sonra hiçbir şey yapılmıyor değil. Ama kamuoyunun bilgilendirilmesini amaçlayan herhangi bir mekanizma yok. Baş müzakerecimiz Babacan, göreve başladığı gün yaptığı açıklamada, ‘esnek örgütlenme yöntemi’ni benimsediklerini söylemiş, hantal örgütlenmeye karşı olduklarını açıklamıştı. Merkezi bir koordinasyon birimine gerek duyulmadı. Hatta Avrupa Genel Sekreterliği’nin güçlendirilmesiyle ilgili bir taslak vardı, o da sümen altı edildi. Oysa Avrupa Komisyonu Genişleme Genel Müdürlüğü, aday ülkeler direktörü Pierre Mirel, önceki gün İstanbul’daki bilgilendirme toplantısında, ‘Müzakereler sırasındaki ev ödevlerinin nasıl yapılacağını her ülke kendi koşullarına göre belirler. Genel geçerliliği olan bir model yok. Ama bu süreci denetleyen güçlü bir koordinasyon fevkalade önemlidir’ dedi.

Bilgilendirme gerçekten de aslında AB’ye entegrasyon süreci olan müzakereler döneminde hayati önemde. Çünkü parlamento ve kamuoyu bu sürecin başlıca aktörlerinden. Avrupa müktesebatının yasalaşması parlamentoda gerçekleşecek. Bundan sonra tartışılacak her yasanın AB müktesebatına uygun olup olmadığı orada sorgulanacak.

Bu nedenle bilgilendirme çok önemli. Hükümetin Brüksel’de ne olup bittiği, işlerin nasıl yürüdüğü konusunda sadece Parlamentoyu bilgilendirmesi de yeterli değil.

‘Müzakere süreci, aday ülke için bir uzlaşma sürecidir ‘diyor Mirel, ‘Siyasi aktörler ve toplumsal aktörler arasında uzlaşma şart. Bunun için de şeffaflık ve kamuoyunun sürekli bilgilendirilmesi gerekiyor.’

* * *

AVRUPA
Birliği, son genişlemenin en krizli döneminden geçiyor. Bu yıl hem Anayasa referandumlarındaki başarısızlık, hem bütçe tartışmaları derinleştirdi. Ama unutmayalım biz de bu tartışmanın bir parçasıyız. Avrupa Birliği ile Türkiye’nin işi 3 Ekim’e kadar, yani müzakere tarihi alana kadar değildi. Hükümetin tavrına bakılırsa, insan öyle zannediyor.
Yazarın Tüm Yazıları