Atsız’dan Erdoğan’a Kürt dayanışması

DOĞU mitingleri o yazıdan sonra hız kazanıyor. Ünlü milliyetçi ve hatta kafatasçı Nihal Atsız’ın Ötüken Dergisinde yazdığı yazıdan sonra. Atsız şunu yazıyor:

"Kürtler Birleşmiş Milletlere gitsin, Afrika’da toprak istesin, yani onları uzak yerlere yerleştirelim."

Buna paralel, Kürtleri küçük düşüren sözler ve yazılar. Atsız’dan ya da aynı görüşteki başka imzalardan.

Bir, üç, beş derken, bu tür yazı ve sözlere tepki, 60’lı yıllarda Doğu mitingleri alıp başını gidiyor. Kürt uyanışını depreştiren mitingler. Fizik kuralı yine çalışıyor. Etki ve tepki meselesi.

YA SEV YA TERK ET

Tıpkı, bugün gibi. Kürtler, Nihal Atsız’ın unutamadıkları o sözüyle, Tayyip Erdoğan’ın Hakkari’de söylediği bir cümleyi karşılaştırıyor.

"Beğenmeyen çeksin gitsin." Ya sev, ya terk et mantığı.

Erdoğan daha sonra, o anlamda konuşmadığını anlatmaya çalışsa da, ok bir kez yaydan fırlıyor. O cümle Kürtlerin yüreğine fena oturuyor.

Bu, Erdoğan’ın Kürtlere karşı büyük hatası. Kürtleri sadece kızdırmakla kalmıyor, aynı zamanda onları birleştiriyor.

Ve devamında, Güneydoğu’da AKP’nin oylarını geriletiyor, bazı illerde belediye başkanlıklarını, AKP açısından tehlikeye atıyor.

DOMİNO ETKİSİ

Diyarbakır DTP’nin çantasında. Güneydoğu’da DTP’nin kazanabileceği iller arasında Siirt, Batman, Urfa, Hakkari var.

Bu ihtimal, Erdoğan’ın o cümlesinden sonraki süreçte ortaya çıkıyor. Kırk yıl önceki Doğu mitingleri gibi. Birleştiren domino etkisi.

Erdoğan’ın yürek dağlayan o sözü, "dünyanın bütün işçileri birleşiniz" mantığı yerine geçiyor. Bir farkla, "Türkiye’nin bütün Kürtleri birleşiniz." Onlar da, birleşiyor.

2007 Temmuz seçimlerine göre, AKP Güneydoğu’daki oy oranında gerilerse, bu saatten sonra sürpriz değil.

Erdoğan seçim için Diyarbakır’a gittiğinde, taşkınlık ya da tatsız bir olay, bu nedenle yaşanmıyor. Çünkü, Kürtler o söz üzerine karar veriyor ve birleşiyor.

O söz üzerine, DTP’de daha sık saf tutuyorlar.

İstanbul’da iki DSP adayı

AYIP ediyorlar, CHP’liler Sarıyer’de durmadan korna çalıyor, "ekmeğinizi bölün, oylarınızı bölmeyin" diyerek anons yapıyorlar. Tam DSP seçim bürosu önünde.

Sarıyer’de DSP adayı Dr. Cengiz Alp. SODEP’in kuruluş sürecinde yer alan, SHP ve CHP’de çeşitli görevler üstlenen Cengiz Alp, Sarıyer’de AKP ve MHP ile yarışıyor. AKP yeni bir aday getiriyor, DSP’li Cengiz Alp’e gün doğuyor. Ama, Alp’e en büyük saldırı CHP’den geliyor.

Tıpkı Beylikdüzü’nde olduğu gibi. Oradaki DSP adayı emekli jandarma binbaşı Zeki Bingöl. CHP’liler Bingöl’ü "eski JİTEM’ci" diye yıpratmaya çalışıyor. Oysa Bingöl’ün görevde iken yaşadıklarını ve Genelkurmay’a yaptığı başvuruları dinleseler, dudakları uçuklar.

CHP ve DSP, düşman kardeşler. Her fırsatta ve her yerde düşmanlık.

Erdoğan’ın acıtan sözü

"SEÇİMDEN AKP birinci parti çıkmazsa, ben siyaseti bırakırım. Sayın Baykal, Sayın Bahçeli kaybedersen sen de bırakır mısın?"

AKP lideri Tayyip Erdoğan bunu sık sık söylüyor. Kendine güveniyor. Ayrıca, yine kendisinin dile getirdiği gibi, siyasetin gereğinin bu olduğunu belirtiyor. Ne yaparsınız ki, doğru ve haklı.

Ömründe tek seçim kazanamayan, ara sıra baraj altında kalarak, Meclise giremeyen, ama dönüp dolaşıp yine siyaset sahnesinde yer alan Baykal ve Bahçeli, Erdoğan’ın meydan okumasına yanıt veremiyor. O güç ve hál yok. Çık, sen de ona, aynı şekilde meydan okusana. Ne gezer. Sadece laf salatası.

Erdoğan, mitinglerde bu ikiliyi tuşa getiriyor. Cevap veremediği için, bu ikili bir kaç puan daha kaybediyor.
Yazarın Tüm Yazıları