'AŞK'LIK GREVİ!

O gün… Diğer günlerden farkı olmayacak.

Haberin Devamı

Her zamanki gibi uyanacağım.
 
Çok şık değil, her zamanki gibi güzel bir şekilde giyineceğim.
 
İşlerime, yazıya, röportaja, okumaya vereceğim kendimi.
 
Arada nefes almak için, tenime değmesi için pencereyi açıp güneşe gülümseyeceğim.
 
Ha ama güneş yoksa ve hava soğuksa o zaman sıcak çikolatamı içeceğim.
 
Aydınlanacak yüzüm ve ısınacak içim.
 
Ve yüzüme yaka çiçeği olacak gülümseyişim.
 
Sonra…
 
Gün devam edecek; yazılarla, okumalarla, araştırmalarla, verilen molalarla…
 
Telefon açıp özel cümleler söylemeyeceğim.
 
Cümlelerimi süslü kelimelerle belemeyeceğim.
 
O gün saçlarımı rüzgârla savurmayacağım.
 
Saatimi inceliklere kurmayacağım.
 
Hoş sürprizler de yapmayacağım.
 
Akşam olacak.
 
En şık, en göz alıcı, en tutkulu, en kırmızı kıyafetimi giymeyeceğim.
 
En özel parfümümden ‘fıs fıs' da yapmayacağım.
 
Mumlar yakmayacağım, kalbimin ışığı gözlerimden yansıyarak ortamı aydınlatacak.
 
Fonda klasik müzik de olmayacak.
 
En şık restoranda yer ayırtmayacağım.
 
En özel yemeği de ısmarlamayacağım.
 
Peki, aç mı kalacağım?
 
Hayır!
 
Kendim uğraşarak, zaman ayırarak, yeni bir lezzet yaratarak yemeğimi yapacağım.
 
Yapacağım o yemek ki, sadece karnımı değil ruhumu da doyuracak.
 
O gün keyfime göre rakı ya da şarap da açmayacağım.

Haberin Devamı

E, dolayısıyla kadeh de kaldırmayacağım.
 
Radyoyu açıp, sıradaki şarkıyı tutmayacağım.

Şarkılar yerine rüzgarın, kalbimin köşesinden kaldırarak hoş tınıları andıran fısıltısı, armoni olarak yankılanacak kulağımda.
 
Gülümsememin en masumu, daha da kırmızılaştırarak gelip konacak dudağıma.
 
Şiir dizelerinin arasında kaybolmayacağım kendimden geçercesine.
 
Ha kırmızı gülü unutmadım.
 
Gül koklamayacağım, tutkuyla içime çekercesine; ama dikenini batıracağım gülü alıp elime.
 
Kayahan'ın bir şarkısında dediği gibi…

Kanım aksın ki…
 
O gün sevgiliye, “Seni Seviyorum” diye fısıldamayacağım.
 
Kulağından ısırmayacağım.
 
Dokunmayacağım.
 
Dokundurtmayacağım.
 
Sevmeyeceğim.
 
Sevişmeyeceğim.
 
Ben deli miyim?
 
İnsan değil miyim?
 
Bende duygu yok mu, kalp yok mu, ruh yok mu?
 
Var, var.
 
Hem de âlâsı…
 
En tutkulusu…
 
En coşkulusu…
 
Akan nehirler gibi…
 
Çözülmez sihirler gibi…
 
Koşan çocuklar gibi…
 
Uçan martılar gibi…
 
Ölümsüz şarkılar gibi…
 
Yağan yağmurlar gibi…
 
Esen rüzgârlar gibi…
 
Soruyorsunuzdur şimdi, “E, o hâlde ne bu hâlin, yukarıdaki dediklerin?” diye…
 
Haklısınız.
 
Diyorum.
 
Ve yukarıdaki dediklerimin hepsini yapacağım.
 
En azından o gün…
 
Çünkü yukarıda saydıklarımın hepsinin tersini yılın 364 gün yapıyorum zaten!
 
Bir günlüğüne…
 
14 Şubat'ta…
 
‘AŞK'lık grevindeyim!

Yazarın Tüm Yazıları