Asker-sivil çatışmasının geride kaldığının kanıtıdır

BELKİ tatildesiniz, belki de tatil hayalleri ile gevşeme ‘‘mood’’una kendinizi yavaş yavaş bırakmaktasınız. Bu yüzden yedinci uyum paketinin Meclis'ten geçmesinin anlamını ıskalamış olabilirsiniz. Ama ben size söyleyeyim. Bu, Türkiye Cumhuriyet tarihinin en köklü adımlarından biri. Askerin siyasete müdahale döneminin geride kaldığının tescili.Soğuk savaş zihniyetinden bir türlü kurtulamayan ve kendilerine uymayan her durumda askeri siyasete müdahale etmeye çağıran darbe meraklılarının uğraşlarına rağmen asker-sivil gerginliği yaşanmadı, çatışma çıkmadı. Paket olgun biçimde tartışıldı. Türkiye'nin çıkarları konusunda ortak nokta bulundu. Sanılanın aksine, Türkiye'nin asker-sivil farklılaşmasını aştığı ortaya çıktı.Zaman içinde, demokrasinin kuralları ve şeffaflık zorunluluğu daha da yaygınlaşacak. Bu bir gecede mi oldu? Hayır. Türkiye'nin ilk ulusal programının, Katılım Ortaklığı Belgesi esas alınarak yazılmasını anımsayın.O çalışmayı gerçekleştiren bürokratlar, ‘‘vatan haini’’ damgasını yemekten zor kurtulmuşlar, program derhal değiştirilmişti. Ama o gün kabul etmeye zorlandığımız değişimi, bugün sindirebilecek düzeye ulaştı Türkiye'nin toplumsal bilinci. Artık düşüncelerinin doğruluğunu kabul ettirmek için askeri referans silahı olarak kullananlar, kabul edilebilir fikir üretmekten başka silahları olmadığını anlamak zorunda kalacaklar. Ülkenin fikir hayatına ne büyük katkı, düşünsenize. * * * ŞİMDİ Türkiye'nin diğer adaylar, hatta Avrupa Birliği'nin yeni üyeleri arasında en demokratik ülke haline geldiğini söylemek yanlış olmaz. Tabii kağıt üzerinde. İşte artık, kağıt üzerindeki bu değişiklikleri hayata geçirmenin zamanı geldi. Yoksa, 2004 sonunda Avrupa ile müzakerelerin başlaması mümkün değil. Birçoğumuz, ‘‘Daha ne isteniyor, Kopenhag kriterlerine uyun dediler uyduk’’ diyebilir. Hayır uymadık. Kağıt üzerindeki değişiklikleri hayata geçirecek zihniyet değişimini yaygınlaştırmadıkça da uymuş olmayacağız. Bunun için önümüzdeki dönemde, Avrupa Birliği'nin mali yardımı çerçevesinde Türkiye'ye ayırdığı 250 milyon Euro ile geniş kapsamlı bir eğitim programı başlatılacak.Zihniyet değişimi dönemini ateşleyecek olan bu süreçten sadece yasa uygulayıcıları değil vatandaşlar da geçecek. Türkiye, cumhuriyetin değerlerini de köklü bir eğitim reformu ile yaygınlaştırmıştı, işte şimdi ikinci büyük değişimi kavrama dönemi. Ama bitmedi. Bu değişim projesinin önemli bir üçüncü ayağı var. O da ekonomi. Kopenhag kriterleri sadece siyasi kriterlerden oluşmuyor. Ekonomik kriterler, bölgeler arasındaki farklılığın ortadan kaldırılması gibi zor bir hedef başta olmak üzere, Türkiye'nin Avrupa Birliği pazarları ile rekabet edebilecek düzeye gelmesini gerektiriyor. Ekonomik çıkarlar, geleceğe bakışta öncelik kazanıyor.
Yazarın Tüm Yazıları