Aşk var mı aşk?

Masaya oturur oturmaz sorduğu ilk şeylerden biri buydu: “Aşk var mı aşk?”

Haberin Devamı

“Naber? Nasıl gidiyor?” sorusunu bile bazen uzun uzun düşünüp yanıtlamak istediğimden olsa gerek, şöyle bir durdum, zihnin pause’una bastım.
Sonra da “Aşk mı? O da ne?” deyiverdim.
Hakikaten neydi ki aşk?
Akademisyen-yazar Nuran Yıldız’ın “Aşk var mı?” sorusunu sorması tesadüf değildi elbet.
İnceleme kitabı Aşk Yüzyılı Bitti raflardaki yerini henüz almıştı ve haliyle buluşmanın ilk sorusunun damardan olması kaçınılmazdı:
“Aşk var mı aşk?”
Korkarım bu soru, bir dönemin TV karakteri Reha Muhtar’ın “Acı var mı acı”sı gibi bir klişeye dönüşmek üzere.
Çünkü birkaç yerde daha duydum. “Akşama ne yapıyorsun?” der gibi, insanlar birbirine “Aşk var mı?” diye soruyor, yani “Sevgilin/ilişkin/flörtün var mı?” manasında...
Hepsine kısaca aşk deniyor işte. Toptan tanım. Kısa yol...
Nuran’ın “Aşk var mı?” sorusunun içeriği daha farklıydı tabii: Şimdilerde aşkın olup olmadığıyla ilgili o.
Ya da aşk zannederek yaşadığımız şeyin ne kadar aşk olduğuyla...
Ve şimdiki zaman aşkının nasıl bir dönüşüm geçirdiğiyle...
Hepsini kitabında uzun uzun, gerekçeleriyle anlatıyor.
Üstelik hayatın diğer alanlarından bağımsız bir şekilde değil.
Kitaptaki en sevdiğim yerleri alıntılayıp “Aşk var mı?” diye hallenmeye devam etmek istiyorum izninizle...

Haberin Devamı

TUTUNMACI AŞK!

-“Bugünkü tutunmacı aşk ticari yaşanır.
En küçük bir sarsıntıda tutunma gevşeyebilir ve iki taraftan biri akıntıya kapılıp gidebilir. Tutunmak için öneri varken, çok da sıkı tutunmak manasızdır.”

TEMAS!

-“Yeni tür ilişki biçimlerini daha çok ‘temas’ olarak adlandırmak yeni aşk olgusunu anlamayı kolaylaştırabilir.”

SADECE SEKS VE ARKADAŞLIK!

-“Robert Musil’in 100 yıl önce dile getirdiği gibi, aşk yoktur, yalnızca cinsellik ve arkadaşlık vardır.”

UNUT GİTSİN!

-“Bugünün ‘bağsız’ bireyi anılarından, zincirlerinden kopuktur. Hız ve değişim hepsini reddeder. Her yerden aynı sözcükler, tembihler duyulur: Unut gitsin! Unutmak iyidir! Önüne bak!”

Hangi defile neden görülmeli

Yarın İstanbul Moda Haftası, resmi adıyla Mercedes-Benz Fashion Week başlıyor.
Peki moda haftası mönüsünde hangi defile neden görülmeli?
Sıralayayım:
-Sünnet koleksiyonundan beri çizgisi/seçtiği temalar merak edildiği için Niyazi Erdoğan.
-Finalde Ajda Pekkan’ın podyuma çıkacak olması vesilesiyle Vanessa-Raisa Sason.
-Çoğunluğu dizi şöhreti olan popülerleri bir araya toplamayı başarması nedeniyle Özgür Masur.
-“Viyana’dan bu kez kimler gelmiş” diye bir bakınmak için Atıl Kutoğlu.
-“Bu kez ne yapmışlar?” diye görmek adına Zeynep Tosun, Özlem Kaya ve Gül Ağış’ın Lug Von Siga markası...

Haberin Devamı

Pazarlık ‘en’ler

-EN KARARSIZ KALINAN...
Zorlu Beymen. Kimi büyüklüğünü sevmiş kimi türlü gerekçelerle sevememiş. Misal, yıllardır Beymen müşterisi olan bir zarif hanımefendi geçenlerde bana dert yanıyordu:
“Zorlu’daki Beymen’i sevemedim, bir şey almazsan sanki dövecek gibilerdi.”
-EN BERBAT KLİŞE... “Tüketicilere deneyim yaşatmaya odaklanıyoruz” diyen kurumsal ağız...
-EN SINEAD ’CONNOR’LIK...
Rihanna’nın sallanan poposu ve neredeyse çıplak hallerinden ibaret yeni klibi “Pour it up”.
Malum, Sinead O’Connor geçenlerde Miley Cyrus’a ayar vermişti, “Endüstrinin seni bir fahişe yapmasına izin verme çocuğum” diye...
-EN SÜRPRİZ YENİLİK... Emre Ergani’nin sürpriz bir şekilde Park Şamdan’la anlaşması ve mekânda The Bar diye bir konsept yaratacak olması.

Yazarın Tüm Yazıları