Arkadaşlar, Kürtler gidiyor sanki

TALİMAT İmralı’dan geliyor:

Haberin Devamı

“Yaşadığımız coğrafyada kötü şeyler görüyoruz. Halkın sağlığı ve güvenliği ile ilgili önlemler almamız gerekiyor.”

Talimat kısa sürede yerine getiriliyor. Kürtler, Demokratik Toplum Kongresi dedikleri platformda tartışıyor, ardından somut açıklamalar:

“Sivil alanda örgütleneceğiz. Fuhuş, v.s. gibi kötülüklerden halkımızı korumak için komiteler kuracağız. Güvenlik alanında güç oluşturacağız.”

Kendi savunmasını kendi yapacak olan komiteler, “Öz Savunma Gücü” denilen birimler böyle sunuluyor.

Tıpkı, PKK terörünün zirveye ulaştığı 90’lardaki gibi. O yıllarda da, PKK halkın sorunlarını çözecek komiteler oluşturuyor. Tarla anlaşmazlığından boşanmalara, alacak verecek hesaplarına kadar halkın her türlü sorununu çözüyor, kendi hukukunu oluşturuyor.

O tarihte ülkenin bir köşesinde fiilen paralel bir devlet kuruluyor.

TABANDAN KOPUK


Şimdi öngörülen yine öyle paralel bir yönetim. İki temel ayağı var. Biri, özerk yönetimler, diğeri öz savuma gücü denilen milis kuvvetleri.

Özerk yönetimler kendi göbeğini kendi kesmek üzere, Türkiye Cumhuriyeti ve onun kurumlarına başvurmadan, her türlü sorunu kendi içinde çözecek.

Güvenlik güçleri yerine de, milis kuvvetler. Herhalde PKK destekli.

BDP’nin tabelası Ankara’da ama, genel merkezi fiilen Diyarbakır’da. Her şey uygun ve tamam gibi.

Bir eksik var, bu iş tabandan kopuk ve proje üzerinde çalışanların kafası karışık.

ARTIK KÜRDİSTAN


Bununla birlikte, proje tamam. Vali ve kaymakamları halkın seçmesinden kendini  korumaya kadar paralel devletin unsurları kağıda dökülüyor. Bayrakları da olduğuna göre, sadece para basmak yok.

Bu artık Kürt Sorunu olmaktan çıkıyor, bu artık Kürdistan yolculuğu.

Biz öğrenci olayları, protestolar, demokratik haklarla haşır neşir olurken, Güneydoğuda bunlar konuşuluyor.

Arkadaşlar, iş çok ciddi farkında mısınız bilmiyorum, ama Kürtler gidiyor sanki.

Her şey proje olarak tasarı halinde. İlk kez bu kadar açık konuşuluyor.

Terör, yoğun savaş, ardından ateşkes, sükunet, o sükunet içinde sorunun çözümü için tek bir adım atılmıyor, hiç bir şey yokmuş gibi günler geçiyor ve bir dönem sonra aynı döngü yeniden işliyor.

Kürtler bundan bıkmış vaziyette. Onun için kendi projelerini kendileri hayata geçirmek çabasında. Paralel devlet teziyle.

Arkadaşlar iş çok ciddi, farkında mısınız bilmiyorum, ama Kürtler gidiyor sanki.

Haberin Devamı

Atma hocam din kardeşiyiz

Haberin Devamı

YUMURTA yağmuruna tutulan Anayasa Hukuku profesörü Burhan Kuzu bugünlerde değişik kanallarda boy gösteriyor. Geçen akşam bunlardan birinde:
“Ben üniversitede çok sevilen bir hocaydım.”

Kuzu’nun da yer aldığı İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde o tarihte iki anayasa hukuku kürsüsü var. O kürsülerde iki hoca öğrenciler tarafından gerçekten çok seviliyor. Bir aramızdan çok erken ayrılan Prof. Dr. Bülent Tanör, diğeri sonradan YÖK Başkanlığı yapan Prof. Dr. Erdoğan Teziç.
Tanör ve Teziç’in bulunduğu yerde, Burhan Kuzu’nun adı bile geçmiyor.

Pardon, şöyle geçiyor, “Kuzu nasıl profesör oldu” sorusuyla geçiyor. Orası ayrı bir öykü. Bugün ayrıntısına girmeyelim, Kuzu’yu üzmeyelim, ayıp olur.
Ayıp olmayacak olan, şunu söylemek. Burhan Kuzu en sevilen hocalardan filan değil, bu kendi yazdığı hikayeden ibaret.

Haberin Devamı

Ah Obama vah Obama

ÇİN Halk Cumhuriyeti bir kaç ay önce İnternet erişimine güçlük çıkartıyor.

ABD Başkanı Obama şiddetle itiraz ediyor ve “Internet özgür olmalıdır” diye demeçler patlatıyor.

Aynı Obama şimdi Amerika’nın iç çamaşırlarını piyasaya döken WikiLeaks İnternet sitesiyle ilgili olarak önlemler düşünüyor, yöneticisinin tutuklanmasında ciddi pay sahibi oluyor.

İki gün önce bir Hollanda kanalı Obama’nın iki tavrını hatırlatıyor ve ekliyor:
“Politikacı her yerde aynı, işine geldiğinde demokrat, gelmediğinde yasakçı ve despot.”

Her gün yeni protesto tohumları

NE zamandı, Dünya Basketbol Şampiyonası Türkiye’de düzenlenmişti, ne zamandı? Birkaç ay önce.

Türk Basket Milli Takımı şampiyonada finale kalıyor, rakip Amerika. Final maçını izlemeye Başbakan Erdoğan da geliyor. Bazı seyirciler Erdoğan’ı protesto ediyor.

Şimdi öğreniyoruz ki, protesto eden seyirciler kameralardan belirleniyor ve haklarında soruşturma başlatılıyor.

İleri demokrasi ülkesinde halkın tepkisini gösterme hakkı asla yok ve olamaz. Olduğu anda, başına en hafifinden adli soruşturma geliyor, cezası artık belli değil.
Toplumu sürekli geren, insanların her davranışında onlara sopa atmaya kalkan bir anlayış, her gün yeni protesto tohumları ekiyor. Stadyumlardan, spor salonlarından üniversitelere ve her türlü toplantı alanlarına kadar.

Motor fena halde su kaynatıyor.

Yazarın Tüm Yazıları