Ankara fethedildi

Mustafa Denizli maçları 11 kişiyle değil de kadrodaki tüm futbolcuları ile oynayacak. Eğer bunu başarırsa takımına Avrupai bir norm kazandıracak. Fakat ligin boyunun kısaldığı şu günlerde galip takımın kadrosu ile biraz daha az oynanması gerektiğini düşünüyoruz.

 

Ankaragücü maalesef ligin başarısız ekiplerinden. Ligdeki yeri, güçlü kadrosu ile doğru orantılı değil ve düşme potasında. Tüm umutlarını İgleisas'ın atacağı gollere ve kendisine asist yapacak olan Ceyhun'a bağlamış. Ceyhun bir dönem formasını giydiği F.Bahçe formasının ağırlığını taşıyamamış ve dünya yıldızı Ortega'yı “alkolik” yapmıştı.! Bu maçta da sürekli itirazları ile hakemi bunalıma sokmasının neticesinde zorla sarı kart gördü. Oyundan atılacakken de direkten döndü.

İ.Toraman ne 4-3-3, ne de 4-4-2'de sağ bekde oynayabilir. Takım 3-5-2 oynuyorsa geri üçlünün sağında, 4'lü defans uygulanıyorsa ve ekürisi de futbolu bilen biri ise stoper mevkiinde görev alabilir. Hatta çok da başarılı olur. Fakat kesinlikle ve kesinlikle sağ kanatda Ekrem kadar bile başarılı olamaz. Bu kadar tantanayı niye yaptığımı soracak olursanız, tüm ilk yarı boyunca ne gerektiği kadar hücumlara katılabildi, ne de önünde oynayan futbolcuya duvar olabildi. O yüzden Beşiktaş'ın sağ kanadı bal yapmayan arı gibiydi. Fakat İ.Toraman tercihinde bu kez Mustafa Denizli'ye hak veriyorum. İgleisas-Mehmet Yılmaz gibi kulelerin, hava hakimiyeti daha iyi İ.Toraman ile durdurulabileceği düşüncesine hak vermiyor değilim. İgleisas oyundan çıkıp, rakip takımın boyu kısalır kısalmaz da bu mevkiinin gerçek sahibi Ekrem'i oyuna aldı. Fakat sağda değil solda oynattı.!

Şimdi bu bilgiler ışığında Ankaragücü karşısındaki Beşiktaş'a bakalım:

Kupa maçı sarhoşu ve yorgunu bir kadro.

Ekrem'in yokluğunda İ.Toraman ile ofansif olarak işlemeyen bir sağ kanat.

Daha önce yüzüne bakılmayan Zapotocny ile kapatılmaya çalışılan göbek.

Sivok'un yokluğunda eksik kalan bir defans ve orta saha.

Yine de atılan 3 gol ve kaçırılan yüzde yüzlük pozisyonlar.

Belki kızacak ama “Şanslı adam şu Denizli”.

Daha önce dediğimiz gibi Ernst futbolumuza yeni bir soluk getirdi. Bir futbolcu takımına ancak bu kadar yararlı olabilir. Büyük bir ciddiyet ve disiplinle sürekli pres yapıp top çalıyor. Rakip atakları engelliyor ve arta kalan zamanlarında da gol atıyor. İşin tuhaf yanı Ernst Almanya'da iken bu kadar ofansif oynamıyordu. İki lig arasındaki kalite farkından olsa gerek, burada yakında “paşa” bile olur.

Herkesin bildiği gibi Beşiktaş çift ön libero ile oynuyor. Her ne kadar Cisse ile Ernst iyi bir ikili olarak görülse de olası Şampiyonlar Ligi için yeterli değiller. Çünkü her iki futbolcu da oyunu defansif oynayabiliyor. Kabul etmek gerekir ki Ernst bir kademe daha başarılı oynuyor. Bizden uyarması, gerisi transfer komitesinin işi.

İşimiz eleştirmek. En çok da Denizli nasibini alıyor bizden. Hazır halı sahayı bulmuşken Delgado'yu oyuna alsaydı yıldızını parlatmış olurdu. Yok eğer G.Saray maçında oynatmaya kalkarsa kendi elleriyle Sivas'a verir şampiyonluğu.!

Gerçekten ilginç adam şu Denizli. Rakip takımların teknik direktörlerine acıyorum doğrusu. Kimin nerde oynadığını anlayabilen varsa beri gelsin. Nasıl ki askerin işine akıl sır ermezse Mustafa Denizli'ninkisi de aynı hesap. Yusuf çıktı, yerine sağ bek Ekrem girdi. Elma çıktı armut girdi de denilebilir. Daha sonra Tello çıktı, U.İnceman girdi. Tabii bizler de Beşiktaş'ın 2-1' yatacağını düşündük. Fakat o ne? Ekrem Yusuf'un yapamadığını yapıp mükemmel bir orta yaptı ve son haftaların formda ismi Bobo'ya mükemmel bir gol attırdı. Ne yapsın şimdi bu durumda Hikmet Karaman?